Serdar Arseven

Serdar Arseven

Saadet Partisi, Numan Kurtulmuş ve önümüzdeki yerel seçimler

Saadet Partisi, Numan Kurtulmuş ve önümüzdeki yerel seçimler

“Hayli zamandır Saadet’in başına geçmesi için destek verdiğin Numan Kurtulmuş sence parlak bir başlangıç yapabildi mi?”
“Numan Kurtulmuş nasıl başladı?” sorularına çokça muhatap oluyoruz.
Hemen ifade edeyim;
‘Start’ verdiği Bursa’daki programından ve katıldığı diğer etkinliklerden yansıyanlar, Kurtulmuş döneminin heyecanla karşılandığını gösteriyor.
Teşkilât heyecanlı;
Kurtulmuş’u şehrin girişinde karşılayan konvoyun büyüklüğünden ziyade, “yüksek tempo” ve “duygu yoğunluğunu” dikkate aldığımda, özlenen havanın -bir ölçüde- yakalandığını söyleyebiliyorum.
Ayrıntılar önemlidir;
Tâkip edemediğim Bursa programının görüntülerini izlerken, Kurtulmuş’un “ceket çıkartması”nın bile yüksek tempoyla alkışlandığını fark ettim.
Ceketi çıkartırken, “koşmaya hazır, genç ve dinamik genel başkan” mesajını verir gibiydi, o esnadaki alkış yoğunluğu da mesajın alındığını gösteriyordu sanki.
Kurtulmuş’un “Futbolcular tarafından imzalanmış Bursaspor atkısıyla” konuşmasını da bir yerlere not ettim.
Bu da “koşmaya hazır, genç ve dinamik genel başkan” mesajına ilave.
Bursa-Saadet’in önemli isimleriyle konuştum,
Kurtulmuş’un salon konuşmasından önce “hayli endişeli olduklarını” söylediler.
“Hoca çok üst perdeden konuşuyor, akademisyen yönü de ağır basıyor. Acaba, salonu heyecanlandırabilir mi?” diye düşünüp durmuşlar da...
Konuşma başlar başlamaz, ortadan kalkmış bu endişeleri...
Milli Görüş camiasını “dışarıdan bir göz” olarak tâkip eden
Bursa Olay gazetesi yazarı Ahmet Emin Yılmaz da, Kurtulmuş’un hem rahat hem de tempolu bir konuşma yaptığı kanaatinde.
Ben de tempoyu iyi buldum.
Salonla diyalogunu biraz daha arttırması ve “alkışa-tezahürata” daha fazla kulak verip, vatandaşın temposunu konuşmasına katması halinde daha da iyi olabilir.
Kurtulmuş’un Ankara’daki programlarını da izlemeye gayret ediyorum.
“Hayırlı olsun” ziyaretleriyle geçen bu ilk dönemde yaptığı önemli uyarılar var.
Örneğin;
Özelleştirme İdaresi tarafından satışa çıkarılarak, bu ayın 27’sinde teklifleri alınacak olan Kars, Erciş, Ağrı, Muş ve Erzurum şeker fabrikalarına yönelik satış kararından bir an önce vazgeçilmesine dair “uyarısı” dikkat çekiciydi.
Ülkeye neler kaybettirdiği ortada olan, ne kazandırdığı ise bilinmeyen “özelleştirme”lere, güçlü bir tonla “yeter” diyen bir siyasi hareket güç kazanır.
Kurtulmuş, kamuoyu desteğinin yanı sıra müktesebatına da yaslanarak, “geçmişin” özelleştirmelerini sorgulayabilir, geleceğin “yanlışlarına” engel olabilir.
Yeni Genel Başkan’ın “bazı hassas konulara” girmekte ziyadesiyle “çekingen” davrandığını düşünenler de var...
Büyük bir bölümü “din-laiklik tartışmaları” alanına giren bu hassas konuların, daha güçlü ve “doğal tabanın” beklentileriyle uyumlu bir “ton” ve “netlik”le ifade edilmesi isteniyor...
Bu görüşe büyük ölçüde katılmakla birlikte, Genel Başkan’ın “yeni”liği, bunun büyük bir eksiklik olduğu yönündeki tespitlerin etkisini azaltmakta.
Biraz zaman geçsin, taşlar yerli yerine otursun, “teşrifat” işleri geride bırakılsın.
“Tabanın bu yöndeki beklentileri” de karşılanır, herhalde.
Hani, “biraz zaman geçsin” dedik de...
Sayın Kurtulmuş’un “görev aldığı” dönem de “zaman”la yarışmasını gerektirmekte.
Yerel seçimlere, şöyle böyle dört ay kaldı.
Bayram, yılbaşı derken “seçim atmosferine” girmiş olacağız.
Bu seçimlerin, Saadet Partisi ve tabii Genel Başkanı için ne kadar önemli olduğu ortada...
“Milletvekilliği Genel Seçimleri” için, “baraj endişesini” büyük ölçüde ortadan kaldırabilecek bir sonuca imza atması “şart”, Yeni Genel Başkan’ın.
Peki...
Sayın Kurtulmuş, hangi oranı yakalarsa başarılı olmuş sayılır?
Dönüp, Saadet’in 28 Mart 2004 Genel Mahalli Seçimleri’nden hangi sonuçlarla çıktığına baktım...
İl Genel Meclisi’nde, yüzde 4.022,
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda, yüzde 4.041,
Belediye Başkanlığı’nda, yüzde 4.772
Bunları ortalamaya vuracak olursak;
Aşağı yukarı yüzde 4.5’luk bir rakam çıkıyor karşımıza....
Bu yeni dönemde Saadet’in bütün birimlerinin heyecanlandığını, canlandığını göz önünde bulundurduğumuzda, bunun en azından “ikiye” katlanabileceğini düşünebiliriz.
Her Saadet’li 1 oy getirse mesela, yüzde 9 eder.
Yüzde 9’luk sonuç; “Genel Seçimde baraj endişesi yok” havasını getirirse, bambaşka bir noktaya taşınabilir işler.
Dün, Arifan Radyo’dan Mehmet Emin Genç kardeşimin programında da ifade ettim;
Saadet Partisi gibi, “sağlam geleneği”, “milli duruşu” ve “sağlıklı projeleri” olan bir partinin güç kazanması, Türkiye’nin yararınadır.
Politik arena, ziyadesiyle can sıkıcı hale gelmiş durumda.
Koca Anamuhalefet Partisinin doğru dürüst politikası yok.
Son zamanlarda bir Önder Sav çuvallaması ile, bir de üç beş çarşaflıya rozet takmakla gelebildiler gündeme!..
MHP’nin de ne yaptığı belirsiz; barajı aşamamış haliyle, Meclis’teki hali arasında pek fark yok.
DTP, “PKK’nın siyasi uzantısı” olmaktan öteye geçemiyor, geçemez.
Türkiye, öncelikle Anamuhalefet Partisi’ne ihtiyaç duymakta.
Bu boşluğu, şu haliyle bile Saadet Partisi doldurabilir.
Hele, yerel seçimlerden “oylarını katlamış bir parti” olarak çıkabilirse, Anamuhalefeti fiilen “Saadet Partisi” temsil etmiş olur.
Bu da tekrar etmiş olalım Türkiye’nin yararınadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi