Yayın Yönetmeni 'hav'lar mı?
Biz, Fatih Altaylı'nın alışık olduğu 'haysiyetten girip şereften çıkan' tarzı gazetecilikle pek bağdaştıramadığımız için Altaylı'ya gazetecilik sınırları içinde yanıt vereceğiz.
Niye alındı Altaylı bu kadar, niye meseleyi haysiyet, şeref boyutuna çekti anlamak zor. O ki koskaca bir yayın yönetmeni. Üç-beş sitede, gazetecilerin gözlemlerinden yola çıkarak kaleme aldığı yorum ona neden bu kadar dokundu onu da anlamak imkansız.
Hatırlarsınız ki Altaylı, Habertürk TV'yi Balyoz darbe planında adı geçen paşalara açtı; hem ne açma. Kanal bir anda Paşa TV'ye döndü. Paşaların masaya inen yumrukları, Doğan Paşa'nın kanalın koridorlarında Yiğit Bulut'u kovalaması vs.. bunları herhalde üç-beş medya sitesi uydurmadı. Kamuoyu gözü önünde cereyan etti herşey.
Altaylı'nın bu 'paşaseverliği'nin ardından, İlker Başbuğ röportajının patlatılması doğal olarak 'Fatih Altaylı ektiğini biçti, paşaları ağırlamasının karşılığı' olarak yorumlandı.
Olay tesadüfler zinciri olarak görülebilir ancak gazetecilik gözüyle iyi bir organizasyondur. Yani, Altaylı ve ekibinin 'paşa stratejisi'nin tutmasıdır. Yoksa paşaların Habertürk işgali başka türlü açıklanamaz. Yoksa Altaylı, Hürriyet'in bile önüne geçip 5 saat karargahta nasıl kalabilirdi ki... Çünkü Altaylı o bilinen 'Paşasının gazeteci'lerinden olmadığı için böylesi bir 5 saat jestini 'paşa harekatına' bağlamak da gayet normal.
Altaylı, çok ses çıkarıp, gürültü yaparak suç bastırmaya çalışmak yerine, "Evet, iyi bir strateji izledik röportajı kaptık" yazsa daha gazeteci gibi davranmış olur; bize de 'Helal olsun iyi taktik' demek düşerdi. Ama olmadı, Altaylı beceremedi o olgunluğu. Saldırma geleneğini sürdürdü ve hav'layarak yanıt verdi.
Ne diyelim iyi havlamalar...
aktifhaber
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.