Ankara'da esrarengiz bir görüşme!
KEMALİSTLERİN AĞABABASI SİYONİZM'İN İLK CASUSU ÇIKTI-TIKLAYINIZ
BİZ BUNA ÇOK ŞAŞIRDIK
Hani hiç ummadığınız bir yerde hiç ummadığınız biriyle karşılaşırsınız da, şaşırıp kalırsınız ya; biz de öyle olduk.
Soner Yalçın’ın Oda TV’sinde, bizim Ülker’i görünce şaştık kaldık.
Neden mi?
Bir ara Soner Yalçın “Ülker”e kafayı fena takmıştı.
O zamanlar Uğur Mumcu ve Abdi İpekçi’den mülhem; Uğur İpekçi takma adıyla Habertürk’te yazıyordu. Bir yazısında, “40 yıllık Kani, olur mu Yani” dememiş ve Ülker ailesinin “Kökeni”ne ilişkin ilginç tezler atmıştı ortaya!
Sonra, Soner Yalçın adıyla yazdığı “Beyaz Müslümanların Büyük Sırrı!”nda da bu iddiasını yinelemişti.
Özetle şöyle:
“Ülker ailesinin en büyüğü İslam Efendi, Kırım göçmeniydi.
Kırım’da, Kırımçak ve Karay Yahudileri vardı.
Bunlar ticarette başarılıydılar…
Kırım göçmeni İslam Efendi, 1934’de Soyadı Kanunu çıkınca “Berksan” soyadını almıştı.
Berg Almanca kökenliydi. Rosenberg’ler gibi daha çok Yahudiliğe işaret ediyordu. Türkçe’ye ise "berk" olarak geçmişti. Aşkenazi Yahudilerinin dili olan Yidiş bir sözcük olarak Yahudilerde en çok taşınan soyadlarından birisiydi.
Ancak 1953 yılında İslam Efendi’nin oğlu Sabri; nedense "Berksan" soyadını bırakıp, “Ülker” soyadını almıştı. Türkçe Sözlük'e göre, “Ülker", Boğa burcunda yedi yıldızdan oluşan takımın adıydı ve Tevrat'ın Eyüp Babı’nda geçiyordu.”
Soner Yalçın’a göre Ülker Grubu’nun İstişare Konseyi üyeleri de ilginçti.
Mesela; “Yahudilerin Osmanlı'ya gelişlerinin 500. Yılı anısına kurulan "500. Yıl Vakfı" nın kurucusu Alev Coşkun ile Yahudi cemaati eski başkanı Rifat Hassan, Ülker İstişare Konseyi üyesiydi.”
Yine Yalçın’a göre; “Dinci(!) bilinen Ülker kardeşlerin önünü hep laik askeri darbeler açmıştı”
***
Bu iddiaların tamamı, Soner Yalçın’a ait, bize değil.
Bu durumda Soner Yalçın’ın ‘odatv’sinde Ülker’in kocaman bir reklamını görünce siz olsanız şaşırmaz mısınız!
Acaba bu reklamı Soner Yalçın mı aldı, yoksa Ülker mi verdi?
Öyle demeyin önemli bir soru.
***
ESRARENGİZ ZİYARETÇİ
Sessizce geldi..
Öyle ki kimsenin ruhu bile duymadı.
Ankara’ya 17 Mart Çarşamba akşamı indi. Doğrudan oteline gitti.
Çünkü ertesi gün yoğun bir görüşme trafiği O’nu bekliyordu.
Randevu defterinde çok önemli isimler vardı:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül…
Başbakan Tayyip Erdoğan …
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu..
İlk günü iktidar ve iktidara yakın isimlere ayırmıştı..
***
İkinci günü ise muhalefe...
Randevu defteri yine kalabalıktı:
Saat 15:00 MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşme…
16:00 CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile görüşme…
Saat 17:00 BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile görüşme…
Saat 18:00 Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile görüşme..
***
Türkiye’de tam 5 gün kaldı.
22 mart Pazartesi akşamı geldiği gibi sessizce gitti.
Amerika’ya geri döndü.
Peki kimdi bu esrarengiz ziyaretçi?
Morton İsaac Abramowitz.
ABD Haberalma Dairesi’ndeyken, 1989 yılında büyükelçi olarak Türkiye’ye gönderildi. 1991 yılında emekli oldu. Ama Türkiye’ye olan ilgisini hiç bırakmadı. 1997-1998 yıllarında: İnternational Crisis Group (Uluslararası Kriz Grubu) Başkanlığında bulundu. Halen Amerika’nın en etkin kuruluşu CFR’nin kıdemli üyesi!
İleri görüşlü bir adam: “Kravatlı, daha şehirli görünen Tayyip Erdoğan’ı, Erbakan’a tercih ederiz” dediğinde daha yıl 1994’tü!
Neyse konu bu değil. Abramowitz gitti ama arkada bir çok soru bıraktı?
Bu esrarengiz ziyaretin nedeni neydi? Hem iktidar hem muhalefet hem de Genel Kurmay ile ne görüştü? Bu ilginç ziyaret neden bu kadar gizli tutuldu?
En önemli soru?
Kozmik odalara kadar girebilen medyamız, nasıl oldu da Abramowitz’i atladı?
Pardon! Öyle ya onlar tam da o günlerde Fadime Şahin’in peşine düşmüşlerdi!
Ne kadar ilginç değil mi…
MUSTAFA YILMAZ-MUSTAFA KURDAŞ-MİLLİ GAZETE
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.