AHC eğri oturup doğru konuştu
Kasetle ilgili önce “görmeyelim” diyen ardından ise “ezip geçen soruyu” hatırlayarak, Deniz Baykal’ı istifaya çağıran Ahmet Hakan Coşkun, bugün de “Siyaset yapanların özel hayatlarına dikkat etmeleri gerekmez mi?” sorusunu aklına getirdi. Ve daha neler neler yazdı. Vatan’dan Mustafa Mutlu da, “Bu parti, ’halk partisi’ mi ’delege partisi’ mi?” sorusunu gündeme getirdi.
Eğri oturdum, doğru yazdım
TAMAM, “ahlak bekçiliği” kınanacak bir davranıştır.
Ama söyleyin bakalım:
Siyaset yapanların özel hayatlarına dikkat etmeleri gerekmez mi?
Ne yani? Bir siyasetçinin, bir rock şarkıcısı gibi davranma lüksü olabilir mi?
Hadi isim verelim:
“Rock’çı Teoman” ile “Siyasetçi Deniz” arasında yaşam tarzı bakımından bir fark olmayacak mı?
İşin aslı şudur: En liberal toplumlarda bile sıradan insanlara mubah görülen bir davranış, siyasetçi söz konusu olduğunda dikkat çeker, “skandal” olarak yorumlanır.
* * *
Ama durum böyle diye her skandalın üzerine de sorgusuz sualsiz balıklama atlanmaz.
“Alçakça bir yöntem siyasette yol olmasın” denir.
“Mahremiyete el uzatılmasın” denir.
“Çirkin bir ahlak tartışmasının başlamasına izin vermeyelim” denir.
“Yatak odaları siyaset meydanına dönmesin” denir.
“Leke büyümesin” denir.
“Gizli kameralar eliyle pusular kurulmasın” denir.
* * *
“Baykal vakası”nda bunların hepsi fazlasıyla dendi.
Ve fakat...
Son zamanlarda ipin ucu da kaçtı.
Bazıları neredeyse “kaset olayı”ndan bir büyük kahramanlık destanı çıkaracak noktaya geldi.
Olay “ilkeli ve dikkatli davranmak” noktasını aştı, neredeyse “Türkiye seninle gurur duyuyor” noktasına geldi dayandı.
* * *
Başbakan Erdoğan’ın “Eşini aldatana mağdur diyemeyiz” diyerek konuya dalmasında, bu savruluşun payı olsa gerek.
Ama hangi gerekçeyle olursa olsun, Başbakan’ın bu topa girmemesi gerekirdi.
Çünkü Başbakan bu topa girerek...
“Bundan yararlanmaya çalışıyor...” diyenleri...
“Alçaklığı yapanları bulup ortaya çıkarmak yerine alçakların sunduğu malzemeyle rakibini vurmaya çalışıyor” diyenleri...
“Baykal’ın iktidarı suçlamasına haklılık kazandırıyor” diyenleri...
Hafiften haklı çıkarmış oldu.
VATAN YAZARI MUSTAFA MUTLU
Mutlu’nun yazısı da şöyle:
Ankaralı okurum Behiye Taşçı telefonda çaresizliğini haykırıyor:
“Ben bir ev kadınıyım. Günlerdir CHP Genel Merkezi’ne telefon ediyorum, santrali aşamıyorum. Deniz Baykal dönmemeli. Biz sesimizi kime, nasıl duyuracağız?”
Sonra devam ediyor:
“Televizyonlara çıkan CHP yöneticileri, delegelerin Baykal’ın geri dönmesini istediğini söylüyor. İyi de partileri ayakta tutan halk değil midir? Halkın ne düşündüğü neden kimsenin umurunda değil? Bu parti, ’halk partisi’mi ’delege partisi’mi? Böylesine tarihi bir konuda halkın tepkisinin hiç önemi olmayacaksa, partinin adını Cumhuriyet Delege Partisi olarak (CDP) değiştirmek daha doğru olmaz mı?”
***
Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin, Baykal’ın istifa ettiği gün yanına 10-15 partili genci alarak Ankara’ya gitti ve Baykal’ın evinin önünde çadır kurdu.
Sonra hep birlikte açlık grevine başladılar, adını da “aydınlık grevi” koydular. Sandık ki; on binlerce kişi bu eyleme destek verecek ve bir iki gün içinde Baykal’ın evinin önü mahşer yerine dönecek...
Ama olmadı.
İyi de; neden?
Neden olacak; yüz binlerce kişinin katıldığı anketler gösterdi ki CHP’li seçmenin yüzde 90’ı Baykal’ın gitmesini istiyor... O yüzden de bu tür eylemlere destek vermiyor.
Sadece seçmen mi?
Hayır... Parti yöneticilerinin her fırsatta “Onlar dönmesini istiyor” dediği CHP teşkilatı da bana göre aynı fikirde...
Öyle olmasaydı; bırakın diğer illeri, sadece Ankara’daki il ve ilçe örgütleri Baykal’ın evinin önünü çadır kente çevirmez miydi?
Ama yapmadılar; üç beş kilometre mesafedeki bu eyleme katılmadılar...
***
Peki; bu eylemi yapan Maltepe Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin’in derdi ne o zaman?
Neden işini gücünü bırakıp bir haftasını Ankara’da geçiriyor?
Neden o kadar gencin hayatını tehlikeye atıyor?
Bilmiyorsanız söyleyeyim:
Kendisi, Deniz Baykal’ın oğlu Prof. Dr. Ataç Baykal’ın bacanağı...
Yani; “akraba kontenjanı” ndan belediye başkanı...
2007’deki milletvekili genel seçimlerinde İstanbul Birinci Bölge’den dokuzuncu sıraya yerleştirildi ama seçilemedi... Geçen yıl ise bacanağının babası sayesinde Maltepe Belediye Başkanı oldu. Baykal sevdasının asıl nedeni bu!
Sonra Ankaralı Behiye Hanım bana telefon edip soruyor:
“Biz sesimizi kime, nasıl duyuracağız?”
İçimden, “Gidin Baykal’ın evinin önüne, bir çadır da siz kurun” demek geliyor, diyemiyorum!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.