Sühey Batum'un 12 Eylül sevinci!

Sühey Batum'un 12 Eylül sevinci!
Cumhuriyet'in yeni yazarı ulusalcı Süheyl Batum, YSK'nın referandum tarihi olarak 12 Eylül'ü belirlemesine sevindi. Bakın neden?

Süheyl Batum'un 'sivil darbe' vurgulu Cumhuriyet'teki yazısı:

Bir 12 Eylül’den Bir Diğerine

Yüksek Seçim Kurulu, anayasa değişikliğine ilişkin halkoylamasının 120 gün sonra yapılmasına karar verdi. Ve böylece halkoylaması 12 Eylül günü yapılacak. Bence iyi oldu.

Çünkü 30 yıl önce 12 Eylül’de bir askeri darbe ile bir süreç başlamıştı. Bu süreç, Türkiye’yi bugünkü sivil darbe dönemine getirdi. Evet hatırlıyorsunuz. 12 Eylül, siyaseti yeniden “design etmek” (biçimlendirmek) iddiası ile yola çıkmıştı. Tabii sözüm ona... Kenan Evren ne diyordu? “Öyle bir demokrasi, öyle kurumlar getireceğiz ki, bir daha bozulmayacak”. Evet 1982 Anayasası yapıldı. Yasaların tümü değiştirildi. Siyasal partiler, seçim yasaları dahil. Dedikleri gibi “siyaseti yeniden design ediyorlardı”. Çoğumuz o dönem “siyasetin yeniden design edilmesinin” ne demek olduğunu tam anlamadı. Gerçekten de yeniden biçimlendirildi. Atlantik ötesi dostlarımızın, müttefiklerimizin de istediği biçimde.

Öyle ki, Kenan Evren ve arkadaşlarının yeni Meclis’e girecek herkesi veto etme yetkileri vardı. Ve bu yetkiyi kullandılar da. Önceden siyasete girmiş, milletvekili olmuş, aday olmuş herkesi veto ettiler. Bırakın siyasete girmeyi, partilerin önünden fazla geçenleri bile veto ettiler. İnönü’nün oğlunu bile ettiler. Ama nasıl olduysa bir tek kişiyi unutuverdiler(!) 1980 öncesinde Milli Selamet Partisi’nden İzmir adayı olmuş ve ilk banker faciasının sorumlularından Turgut Özal’ı ... Dedim ya, siyaset yeniden biçimlendiriliyordu.

Sadece siyaset mi? Her şey yeniden biçimlendirildi. Yeni dönemin modası İngilizce terimler kullanmaktı ya; her şey yeniden design edildi. Ekonomi, piyasalar, tarım... her şey. Tabii ki gazeteciler de. Hatırlayın, eski gazeteciler yerine yenileri moda oldu. Hani “Saat gece yarısı 2, evde oturuyordum, telefon çaldı, arayan Başbakan’mış, o sordu, ben anlattım” diye tüm yazılarına başlayan türde gazeteciler. Her şeyi bilen gazeteciler. Siyasetin de ekonominin de hukukun da anayasanın da yeni halinden çok memnun olan gazeteciler. Siyasetçilerin yanağından makas alan, darbecilere evlerinde davet veren gazeteciler.

İşte tüm bu “yeniden design” süreci, bir 12 Eylül günü başladı. Sonra 1990’lı yıllar geldi. Yani küresel sermayenin yeni isteklerinin ve ihtiyaçlarının ortaya çıktığı yıllar. Yine ekonomi değişti, borçlanma arttı, siyaset değişti, siyasetçiler değişti, her şey değişti.

Ve 2001’de bir gün nasıl olduysa, kimler(!) yaptıysa, hangi bankalar aracı olduysa, bir gecede piyasadan 5 milyar dolardan fazla para çekildi. Piyasalar allak bullak oldu. Alınan borçların ödenmemesi olasılığı ortaya çıktı. Ve siyaset tümü ile yeniden değişti. Yeni bir parti kuruldu. Atlantik ötesi dostlar çok sevindiler, çok destek verdiler. Ve yine her şey değişti.

Seçimler oldu. Sonra Siirt seçimleri yenilendi. Ama bir farkla; bir önceki seçimde oyların yüzde 32’sini alan DEHAP seçime sokulmadı. Ve Sayın Erdoğan Başbakan oldu. Dedim ya, siyaset yeniden design ediliyordu. Sonra tarım bitti, tekstil bitti, üretim bitti, buğday bitti, tütün bitti, pamuk bitti, fındık bitti, hayvancılık bitti. Bankalar elden çıktı, devletin malları elden çıktı. Ama borçlar iki katına çıktı. Dedim ya “her şey yeniden design edildi”.

Ama artık bu yeniden design hareketinin biçim değiştirmesi zorunluydu. “Telefon dinleyecek kurumun başkanı, tek başına başbakan tarafından atanır” diye yasa değişikliği yapıldı. Herkesin telefonları dinlendi. Yargıçların tümünün seçilmesi, Adalet Bakanı’nın 5 bürokratına bırakıldı. Askerler içeri atıldı, rektörler atıldı, aydınlar atıldı. Boyun eğmeyen tüm kurumlar, yargıç ve savcılar üzerinde yoğun baskılar başlatıldı. En son sıra “yargıya tamamen el koymaya geldi”. İşte 12 Eylül 2010 günü, yine bir 12 Eylül’de askeri darbe ile başlayan ve bugünkü sivil darbeyi doğuran bu süreçten, bir halkoylaması ile çıkacağız.

Ve soru çok basit; 30 yıl önce giydiğimiz ve yeni siyasal, ekonomik koşullara göre design edilmiş bu elbiseyi giymeye devam edecek miyiz? Yoksa çıkartıp atacak mıyız?

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.