Fazıl Say'a Nazi teşhisi!

Sabah'tan Alev Derbent'in Haşmet Babaoğlu'yla yaptığı röportajın ilgili bölümü:

Fazıl Say bu hafta da polemik yaratan bir açıklamaya imza attı ve “Türk halkının arabesk yavşaklığından nefret ediyorum” dedi. Konunun muhatabı olarak Orhan Gencebay, bu sözleri Say’a yakıştırmadığını söyledi. Say ise sözlerinin arkasında duruyor. Fazıl Say’ın böyle sert görüşler ortaya atması konunun herkes tarafından tartışılması için zemin sağlıyor mu, yoksa bu Say’ın sadece seçkinci ve snob bir karakter olarak mı algılanmasına yol açıyor?

Önce şunu söyleyeyim.. Hep sanılır ki, iyi ve incelikli müzik insanları derin, anlayışlı ve "iyi" kılar! Bu feci bir hüsnü kuruntudur! Nazi toplama kamplarında subaylar Beethoven, Mozart dinleyerek tutukluları gaz odalarına gönderirlerdi.

Haydi yakın tarihten bir örnek vereyim: Condalizee Rice'ı hatırlar mısınız? Bush'un Dışişleri Bakanı hani... Hem siyahtı hem de piyano virtüözüydü. Brahms icrası CD olarak çıktı. Zamanında ünlü çellist Yo Yo Ma'yla birlikte verdiği konser eleştirmenler tarafından göklere çıkartılmıştı. Ama bu estetik yetenek ve derinlik Rice'ın gaddar ve şahin bir siyasetçi olmasını engellemedi! Fazıl Say'ın da müthiş bir yetenek ve derinlikli bir müzisyen olması onu gönlü temiz, zihni açık bir düşünür yapmaya yetmiyor, yetmez!

FAZIL SAY'IN ASIL DERDİ 

Gelelim güncel tartışmaya... Fazıl epey bir zamandır halktan tiksiniyor! Bakmayın Arabesk'i konu ettiğine! Bekir Coşkun "göbeğini kaşıyan adamlar" diyor halka, Yılmaz Özdil "bidon kafalar" diyor, Fazıl da "yavşaklar" diyor. Fark yok!

Nasılsa bahane bol! Bütün mesele şu; AK Parti'yi iki kez iktidara taşıyan halkı içlerine sindiremiyorlar ve ondan nefret etmek için bahane üzerine bahane arıyorlar. Fazıl'ın lafından kalkarak "arabesk şöyle mi böyle mi" diye tartışmak oyuna gelmektir. Ha, tabii ki bunlar da Fazıl'ın görüşleridir ve görüşlerini dile getirmek sonuna kadar hakkıdır.