Hürriyet yazarı 'evet' diyecek
Türkiye'nin daha demokratik ufuklara doğru ilerlemesini istediğini belirten Uluengin, "Değişikliği, başta TSK ve Yüksek Yargı olmak üzere, mevcut statükoyu hâlâ dayatan organlar tarafından tıkanmış solunum sistemimin nispeten ferahlaması için destekliyorum. Ancak hemen ekleyeyim ki, hayır diyecek olanlardan önemli bir bölümünün aynı özlemi paylaştığı konusunda kuşku beslemiyorum. Aksini iddia etmek ne haddime! Ayrıştığımız temel noktayı, benim bir anayasa tasarısı için sandığa gidecek olmam, onların ise referandumu iktidara karşı bir güven oylaması olarak algılaması oluşturuyor.
Ben AKP'yi değil, yukarıdaki yolu açtığına inandığım bir projeyi onaylayacağım. Onlar ise bu belirleyici özü geri plana atarak, söz konusu partiye hayır demek refleksiyle hareket edecekler." Diyor.
Yarın onaylanacak veya reddedilecek paketin halen mevcut Anayasa'yı esas itibariyle iyileştirdiğini ifade eden Uluengin, şöyle devam ediyor:
"Ve söz konusu iyileştirmeye üzerinde zaten uzlaşılan 24 madde dışında, polemiklere odak oluşturan Anayasa Mahkemesi ve HSYK'ya ilişkin değişikleri de dâhil ediyorum. HATTA bilhassa ve öncelikle dâhil ediyorum, çünkü bugün Türkiye'de mevcut Yüksek Yargı ne bağımsız, ne de tarafsızdır! Evrensel demokrasi ilkeleriyle de çelişkilidir.
Zira 12 Eylül Anayasa'sının dayattığı mekanizmadan dolayı, aynı Yüksek Yargı'nın önemli bölümü "milli eğilimler" içinde marjinal bir yer tutan ideolojiye bağımlı ve taraftır. Dikkat milli irade değil milli eğilimler diyerek çok geniş bir yelpazeyi kastettim. ÖYLE, çünkü fotoğraf kareleri hâlâ sonsuz net duruyor, 28 Şubat generallerini ayakta alkışlamış hâkimlerden ne denli bir bağımsızlık beklenebilir? Emekli olduğu an Ordu göreve ve Kürt bakkala gitme diyen bir dergiye yazar (!) kesilen ve halen de sürdüren bir eski Anayasa Mahkemesi başkanının ve aynı ideolojideki diğerlerinin, görevdeyken tarafsız davrandıkları iddiası kimi inandırabilir? 1985'de özelleştirme Anayasaya uygundur hükmüne varan, 1994 ise bunu değildir diye değiştiren ve her halükarda da yasamaya ilişkin konularda yetki hakkına sahip olmak lüksüyle donatılan bir Yüksek Yargı'nın demokrasilerdeki kuvvetler ayrılığı ilkesini nalıncı keseriyle hep kendine yontuğu gerçeği hangi mazeret arkasında gizlenebilir?"
Uluengin yazısını "Öyle uzun boylu vicdani falan bile değil, yarınki referandumun özü yukarıdaki sorulara verilecek mantıki cevaplardadır ki, ben kendi yanıtlarımdan dolayı evet diyeceğim." Şeklinde yazısını bitiriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.