Kim bu gazeteci?
O gazeteci kim?
Bir Türk gazeteci, Amerikan Dışişleri’nde Hillary Clinton başkanlığında yapılan “Türkiye nereye gidiyor” konulu Obama direktifli toplantıda bulunmuş.
Hemen, “Gazeteci olarak mı” diye sordum ama “Amerikan yönetiminin, Başkan direktifiyle yaptığı önemli bir politika oluşturma toplantısına bir yabancı gazeteci neden alınsın ki, böyle bir şey hiç mümkün mü” diye düşününce bu sorumdan vazgeçtim.
Benim gözümde “Watergate” olayındaki “derin gırtlak” a benzemeye başlayan “bir bilen”, hangi gerekçeyle davet edildiğini söylemiyor o gazetecinin. Ne kadar bastırsam da adını vermedi, “Onu da sen bul” diyor, oyun oynuyor benimle. Sadece o gazetecinin kadın olduğunu söylemekle yetindi.
Ben, “Olabilir, belki de Türkiye’de neler olduğunu bir Türk gazeteciden dinlemek istemişlerdir o da sadece toplantıya girebilmek için bunu kabul etmiş olamaz mı?” diye sordum. “Bir bilen” sadece müstehzi bir şekilde güldü ve “Tabii olabilir, bu da bir yorum” demekle yetindi. “Bir şey mi ima ediyorsun” dedim. “Hayır hayır, imalarla filan uğraşacak vaktim yok, sadece o toplantıda bulunması için neden direkt olarak onun seçildiğini merak ettim. Üstelik gazetecinin çalıştığı gazetenin ait olduğu grubun Türkiye’deki konumuna ve durumuna bakınca merakım daha da artıyor” demesin mi bir bilen. İşte o noktada hem çok heyecanlandım hem de kafam son derece karıştı. İpuçlarından gazetecinin ismini çıkarmaya çalıştım ama söylediğim her isme hayır dedi, birine dahi yorum yok demedi. YOKSA MALUM GRUPTAN MI?
Ben etraftan dolaşarak ipucu bulmayı sürdürdüm, “Yoksa bu gazeteci, son dönemde hükümetle sorunlar yaşamış olan ve bu sorunları aşmak için grubunun en büyük gazetesindeki yayın yönetmenini yazar yapmak zorunda kalmış gruptan bir gazeteci olabilir mi” diye sordum.
“Vallahi bu isim ve gazete işine hiç girmeye niyetli değilim. Benim için önemli olan, yönetimin ‘Türkiye’de neler oluyor’ sorusunu her yönden, her kaynaktan soruşturduğunu ortaya koymaktı” dedi. Benim bu soruma vermiş olduğu cevap ve konuştuğu zamanki surat ifadesi, grupla ilgili tahminimin doğru olması ihtimalini gösterdi bana. İşi bu yönde kurcalamayı not ettim.
Çünkü durum eğer tahmin ettiğim gibiyse, Amerikan yönetiminin Erdoğan meselesini Türkiye meselesinden ayırıp işin üzerine gitmeye çalıştığı bir dönemde, derin amacı bu olan bir dizi toplantının en önemlisinde bir Türk gazetecinin bulunmasını, onun orada bulunma amacı ne olursa olsun bunu Başbakan’ın nasıl yorumlayacağını ve nasıl reaksiyon verebileceğini düşünebiliyor musunuz?
Bunu anlattım “bir bilen” e, o Amerikan elitlerine özgü müstehzi bir tavırla gülümsemekle yetindi.
Bir bilen, Harvard’da okuyan çocuğunun bir profesörü ile yemekte buluşmak için Boston’daydı. Tesadüfen görüştük yani, şimdi Washington’a döndü ve ayrılmadan önce pazar gecesi telefonlaşacağımızı hatırlattı. Beni şimdilik cevapsız ve son derece merak içinde bıraktı.
Serdar Turgut - Gazete Habertürk
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.