'Sebo' taarruza geçti
“301 bahane, Gül-Erdoğan çekişmesi şahane!” başlığıyla kaleme aldığı yazısında önkibar, Gül-Erdoğan ilişkisini, özal-Yılmaz ve Demirel-çiller ilişkisine de benzetti. İşte basın camiasının ‘Sebo’sunun “Bu kadarına da pes” dedirtecek yazısı:
“AKP’nin öbür yakasında acayip şeyler oluyor.
Kapatılma davası ve ardındaki süreç sonrasında Tayyip Erdoğan’a biat etmiş malum güruh açıktan şunları haykırmaya başladı:
“Abdullah Gül, Tayyip Bey’i tasfiye etmek için yola çıkanlara örtülü destek veriyor.”
Evet, zerre mübalağa etmiyorum. Erdoğan’ın kurşundan askerleri Cumhurbaşkanına sitemin ötesinde hücum etmeye başladı.
Tayyip Bey’in kalelerinden biri olan Star Gazetesi’nde bu durum birinci sayfa toplantısında bile dile gelmiş!
Aslında Erdoğan-Gül rekabeti yeni değil.
Bu öylesine bir yarış ki, hanımlar bile bundan etkilenmiş!.
2002’deki seçimlerden önce de yazdık, Hayrunnisa Hanımın; “Tayyip bey İngilizce bile bilmiyor, Abdullah Bey Başbakan olmalı” şeklindeki sözlerine Emine Hanımın çok çok kızdığı biliniyor. öyle ki, Bayan Erdoğan o kızgınlığının eseri olacak, Cumhurbaşkanı Gül’ün çankaya Köşkü’nde verdiği ilk eşli kabule Tayyip Bey’in ısrarına rağmen katılmadı.
Erdoğan’la Gül arasındaki ikinci çekişme ya da ayrışma Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde görüldü.
Tayyip Bey zafer kazandığı 22 Temmuz akşamında partisinin önünde toplanan kalabalığın arzusuna rağmen Gül’ün adaylığına yeşil ışık yakmadı.
Kimilerinin Dolmabahçe mutabakatı olarak yorumladığı bu duruş daha sonra Abdullah Bey’in ısrarı ve hatta resti ile zorunlu olarak ortadan kalktı.
İşte zaman zaman böylesi gel-gitleri olan Erdoğan-Gül ilişkisi son olarak kapatılma davası süreci ile yine limonileşti.
Cumhurbaşkanının toplumda yükselen tansiyonun düşürülmesi için inisiyatif alması Tayyip Bey yandaşlarını çılgına çevirdi .
öyle ki, TüSİAD ile TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun teşebbüsleri de ona mal edildi.
Dahası bu tutumu, Abdullah Bey’in Tayyip Bey’i feda edip kendini sağlamlaştırma şeklinde yorumlayan da oldu.
Hayır hayır, bunlar asla tevatür değil, bire bir bilgidir.
İşte böyle seyreden Gül Erdoğan ilişkisinde son gelişme 301. madde ile ilgilidir.
TBMM Başkanı Toptan’dan Adalet Bakanı Şahin’e kadar hadiseye sağduyu ile bakan herkes 301 için dava açma emrinin Cumhurbaşkanlığına verilmesini makamın saygınlığı açısından uygun görmüyor.
Cumhurbaşkanı Gül de eşyanın tabiatı gereği bu konuda titizlik gösteriyor.
Derken önceki gün acayip bir gelişme oluyor.
Tarafsız bir konumda olan TBMM Başkanı Toptan’ın, yetki Adalet Bakanlığı’nda olmalı beyanına Başbakan Erdoğan bulunduğu Katar’dan anında şu karşılığı veriyor: “Biz bunun kararını yetkili kurullarımızda verdik. Dava açma yetkisi tarafsız olan Cumhurbaşkanında olacak.”
Peki, bu tablo ya da fotoğraf neyi mi anlatıyor?
Gül ile Erdoğan arasında yaşanan örtülü çekişmeyi...
Eğer öyle olmasaydı, Başbakan Cumhurbaşkanının haklı itirazına bu şekilde meydan okurcasına bir dayatmaya girer miydi?
Peki, bunun bir sonucu olur mu sorusuna gelince?
Hayır, akşamdan sabaha somut bir sonucu olmaz da, söz konusu olan Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında uç veren güven bunalımıdır.
Şuraya yazıyorum, uygun bir konjonktür yakalayan, yani fırsatını bulan elinden geleni yapacaktır...,Gül ile Erdoğan şu gün için karşıtımın karşıtı dostumdur bakışından hareketle bir gibi görünüyorlar ve kol kırılır yen içinde diyorlar ama dediğim gibi konjonktür değişirse Gül ile Erdoğan’ın arası özal’la Yılmaz’ın ya da Demirel’le çiller’in bile ötelerinde açılacaktır...”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.