Akit'e yargı kıskacı
Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında gazetemiz çalışanlarına 294 dava açıldı. Gazetemiz çalışanları hakkında Ergenekon soruşturmasının gizliliğini ihlâl ettiği gerekçesiyle (TCK 285/1-3) 168 dava; adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettiği gerekçesiyle 40 dava, kamu görevlisine hakaret ettiği iddiasıyla (TCK 125/3) 50 dava, kurullara hakaret ettiği iddiasıyla (TCK 125/1-2-4) 21 dava, kişisel verileri yayma suçunu işlediği iddiasıyla (TCK 136) 5 dava ve hakaret suçu kapsamında (TCK 125/1-4) 10 dava olmak üzere toplam 294 dava açıldı.
2 HABERE 2 YIL 6 AY HAPİS CEZASI!
Ahmet Can Karahasanoğlu’na 200, İstihbarat Şefi Kenan Kıran’a 40, yargı muhabiri Murat Alan’a ise 29 dava açıldı. Ahmet Can Karahasanoğlu, Ergenekon’un gerçekleştirdiği iddia edilen ve iddianamelerde yer alan Üzeyir Garih cinayeti ve Dağlıca baskını haberlerinden dolayı 2 yıl 6 ay hapis ile cezalandırıldı. Karahasanoğlu’na 3 davadan 10 bin TL para cezası da verildi.
“GENELKURMAY, ADİL YARGILAMAYI ETKİLEMEDİ Mİ?”
Hakkında 40 dava açılan Gazetemiz İstihbarat Şefi Kenan Kıran, Ergenekon ve Balyoz sanıklarının Silivri’de, çeteyi deşifre eden kendisinin ise Bakırköy Adliyesi ve Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde yargılandığını söyledi. Kıran, Genelkurmay Başkanlığı’nın, Balyoz Darbe Planı davası hakkında yaptığı açıklamaya ek olarak, Balyoz davasına bakan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11 sayfalık kararını kendi internet sitesine koyduğunu hatırlatarak, “Hani soruşturma gizliydi? Genelkurmay, mahkemenin kararını internet sitesinde yayınlıyor. Mahkeme kararını ben haberleştirirsem dava açılıyor, Genelkurmay mahkeme kararını açıkladığı zaman inceleme dahi başlatılmıyor. Ben haber yaptığım zaman, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs gerekçesiyle dava açılıyor. Bunun adı çifte standart” dedi.
“BİR GÜNDE 13 DAVADAN İFADE VERDİM”
Açılan davalardan dolayı çalışamaz duruma geldiklerini söyleyen Kenan Kıran, gazetede haber hazırlarken avukatının telefonu üzerine Bakırköy Adliyesi’nin yolunu tuttuklarını ifade etti. Kıran, “İş yapamaz hale geldik. Sabah saatlerinde duruşmalara giriyoruz. Öğleden sonra da duruşmalarımız oluyor, duruşmalarımızı bekliyoruz. Haberlerimizi Bakırköy Adliyesi’nde duruşma aralarında yazıyoruz. Bazen gece yarıları haberlerimizi hazırlayıp, sabahları duruşmalara çıkıyoruz. Sağlığımız bozuldu. İkinci adresimiz Bakırköy Adliyesi oldu. Bir günde 13 davadan ifade verdim” diye konuştu.
ALAN: SAVCILAR BİRBİRİYLE YARIŞIYOR, VAKTİMİZİ ÇALIYOR
Ergenekon davasında tutuklama ve tahliye gibi rutin haberlere dahi süratle dava açıldığını söyleyen yargı muhabirimiz Murat Alan, ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs’, ‘gizliliği ihlal’ gibi suçlamalarla hakkında açılan dava sayısının 29 olduğunu, birleştirilen ve tazminat istemiyle açılan davalarla birlikte bu sayının katlanarak devam ettiğini belirtti.
Hakkında hazırlanan iddianamelerin seri üretim olduğunu belirten Murat Alan, basın savcılarının dava açma konusunda adeta birbirleriyle yarıştığını kaydetti. Alan, “Aynı odada, birbirinden birkaç adım ötede oturan iki savcı, aynı habere, aynı anda, birbirinin kopyası iddianamelerle dava açıyor. Bir haberime iki hatta üç savcıdan dava geliyor. İddianameleri inceliyorum, elle tutulur somut hiçbir delil yok. Maksat yıldırma ve vakit çalma” dedi.
AVUKAT ALİ PACCİ: DAVA SAYISI “SANSÜR” BOYUTUNA ULAŞTI
Avukat Ali Pacci de davalar hakkında şunları söyledi: “2007 yazında Ümraniye’de ele geçirilen el bombaları ile başlatılan Ergenekon soruşturmasında, savcılık ve mahkeme önünde yürüyen sürece toplum ve basının ilgisinin yüksek olması olağandı. Ancak, aradan geçen 4 yılda bu soruşturma ve dava ile ilgili açıklama yapan, bu açıklamaları yayan, yorumlayan ve eleştirenlerin derhal (gecikmesiz) soruşturulduklarına, yargılandıklarına ve hatta mahkûm edildiklerine şahit olduk. Özellikle soruşturma ile ilgili haberlerin gizlilik kapsamında değerlendirmesi ile gazetecilerin gizliliği ihlal ve yargıyı etkileme suçlamalarına maruz bırakıldıkları, soruşturma ve dava sayısının “sansür” olarak nitelenebilecek bir yoğunluğa ulaştığı bilinmektedir.
Öyle ki; davayı gören mahkeme sanıkların masuniyetini(!) koruma adına hak ve yetkisi olmadığı halde basına talimat verebilmiştir. Soruşturma ile ilgili haberlerde, basına “iddia olunan Ergenekon terör örgütü” deme zorunluluğunu getiren bir ara kararı almış ve bunu basına tebliğ ettirmiştir. Mahkemenin talimatlarına uymayanlara, kolluk ve savcılık kullanılarak ceza verilmesi dahi sağlanmıştır. Savcılığın iddiasına göre; toplum ve devlet düzenini hedef alan suç ve failleri ile ilgili haber ve yorumların yapılması, davanın gündemde tutulması, bırakınız yargıyı etkilemeyi tam tersine onu baskılar karşısında bağımsızlığını temin eden bir işleve sahip iken bu soruşturma ile ilgili neredeyse her haberin takibe alınması şaşırtıcıdır. Ergenekon adlı soruşturmaya dâhil olan şüpheli, sanık ve müdafilerin (hatta Genelkurmay’ın da) her aşamada soruşturma ile ilgili açıklama ve yorumları ile kendilerini kamuoyu önünde aklamaya dönük çabalarına yargının sessiz kalışı ise manidardır.”
YAZARLARIMIZ DA YARGILANIYOR
Ergenekon davasını yakından takip edip gelişmeleri kaleme alan yazarlarımız da davalardan nasibini aldı. Akit’in Genel Yayın Koordinatörü ve Yazarı Hasan Karakaya’ya 14, Yazıişleri Müdürü ve Yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu’na 16, Ankara Temsilcisi ve Yazarı Yener Dönmez hakkında ise 13 dava açıldı.
15 bin başvuru AİHM’de karar bekliyor
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'de, 2010 yılı sonu itibariye 139 bin 650 başvuru, karar verilmeyi bekliyor. Türkiye hakkında yapılan ve sonuç bekleyen dosya sayısı 15 bin iken; ilk 10 ülke arasında Türkiye ikinci sırada yer alıyor.
AİHM'in 2010 yılına ilişkin verilerinde dikkat çekici bilgiler bulunuyor. Karar verilmeyi bekleyen toplam başvuru sayılarına göre ilk 10 ülkenin sıralaması şöyle: Rusya 40 bin 300, Türkiye 15 bin 200, Romanya 11 bin 950, Ukrayna 10 bin 450, İtalya 10 bin 200, Polonya 6 bin 450, Moldova 3 bin 850, Sırbistan 3 bin 500, Bulgaristan 3 bin 450, Slovenya 3 bin 450.
Bu verilere göre Rusya ve Türkiye aleyhindeki başvuruların toplamı, tüm başvuruların yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor. Türkiye aleyhine yıl içinde yapılan başvuru sayıları da gittikçe artıyor. Türkiye'den AİHM'e yıllara göre başvuru sayıları ise şöyle: 2005 yılında 2 bin 488, 2006 yılında 2 bin 328, 2007 yılında 2 bin 830, 2008 yılında 3 bin 706, 2009 yılında 4 bin 474, 2010 yılında 5 bin 821. Türkiye 2010 yılında yapılan 5 bin 821 başvuru ile yıl içinde yapılan başvuru sayısı bakımından 47 ülke arasında üçüncü sırada yer alıyor.
Yeni Akit
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.