"Yatacak yerleri yok"
Deniz Feneri sözkonusu ise, hazırlık aşamasındaki iddiaların yargı kararı gibi sunulmasına, Yalçın beyin olumlu desteği var. Şikecilere sıra gelince, Emniyet’in bu yöndeki açıklamasına, Yalçın beyin çok sert eleştirisi var. Bu gazetecilik midir?
Yeni Akit'in Hukukçu Yazarı Ali İhsan Karahasanoğlu'nun bu dikkat çeken yazısının tamamı şöyle:
"“Şu kartel gazetecilerinin yatacakları yer yok” desek yanlış mı söylemiş oluruz.
Somut örnekleri aktaralım, kararı siz verin..
Hürriyet’te Yalçın Doğan..
“Almancılardan on yılda 900 milyon Euro” başlığını atmış yazısına.
Hemen anladığınız gibi, Deniz Feneri soruşturmasını yazıyor. Yazarken, hazırlık aşamasındaki dosya için, hiç tereddüt etmiyor. Adeta kesin kararını vermiş, mahkemenin de aynı yönde karar vermesi gerektiğini dikte ediyor..
Deniz Feneri’nde, hazırlık aşamasındaki iddialar Yalçın beye göre, sanıkları suçlamak için, yeterli sebeb.
Olabilir, “Yalçın beyin hukuk anlayışı böyledir. Tüm ceza soruşturmalarına bakış açısı budur” diyeceğim..
Ama diyemiyorum.
Çünkü aynı günkü yazısının hemen altında, bir başka başlık: “Emniyet’in açıklaması yargı kararı gibi!”
Bu başlık da, Fenerbahçeli yöneticiler ekseninde gerçekleşen şike operasyonu ile ilgili..
Deniz Feneri sözkonusu ise, hazırlık aşamasındaki iddiaların yargı kararı gibi sunulmasına, Yalçın beyin olumlu desteği var.
Şikecilere sıra gelince, Emniyet’in bu yöndeki açıklamasına, Yalçın beyin çok sert eleştirisi var.
Bu gazetecilik midir?
Bunun basın ahlakında yeri olabilir mi?
Bu hastalık, sadece Yalçın Doğan’da olsa, “Evlilik dışı ilişkisinin, resmi nikahlı ilişki gibi, her yerde geçerli addedilmesini isteyen bir adam” der, es geçersiniz.
Ama devamında, M. Yakup Yılmaz da aynı ikircikli tavrın yolcusu..
Şöyle yazmış Yılmaz efendi: “Zahid Akman Ankara’daki evinde saat 8’de gözaltına alınmış. Demek ki insanların evlerine sabahın köründe baskın yapmak gerekmiyormuş!”
Bu kafaya ne dersiniz şimdi?
Deniz Feneri soruşturması ile Ergenekon gibi hükümet deviren, TBMM’ye kilit vurmayı planlayan zanlıların soruşturmasını, benzer gösterecek, aklı sıra..
“Ömür boyu hapis cezası gerektiren” bir suçla, yurtdışında işlenmiş, iddialar ispatlansa bile “2-3 yıl hapis cezası gerektiren” eylemleri, aynı seviyede gösterecek aklı sıra..
Bu akıllı kartelciye, şimdi sormanın tam zamanı: “Patronun Aydın Doğan, kamuoyunda kağıt üçkağıdı diye bilinen davada, gözaltına bile alınmadı. Sen de bu olayı hatırlatıp, ‘Benim patron hiç gözaltına alınmadan dava açıldı, dava bitti. Zahid Akman’ı, sabahın 8’inde niye evinden alıyorsunuz? Gözaltına ne gerek var? Davayı açın, yargılansın. Mahkeme ne karar verirse, herkes katlansın’ diye yazsana!”
Olur mu?
Patronun durumunu böyle kötü bir haberle anmak hiç olur mu?
Kapının önüne konulur sonra..
Demek ki ne imiş?
Soruşturmaların çeşidine, iddiaların ağırlığına, önemine, delillerin durumuna ve daha birçok etkene bağlı olarak, kimi davada sabahın 5’inde gözaltılar olurmuş (Ergenekon gibi, TBMM’yi iskat suçunun sanıkları, orgenerallerle teşrik-i mesai içinde olanlar gibi).. Kimi davada sabahın 8’inde gözaltılar olurmuş. (İddialar önemli olmasa da, kartelin baskısı ile, zoraki bir soruşturma açıldı ise.. Ortada karartılacak bir delil ve arkası güçlü bir sanık profili yok ise..) Kimi davada da, gözaltı bile olmazmış. (Büyük para sahibi işadamlarına yönelik suçlamalarda.. Medya gücü olan gazeteci patronlarda olduğu gibi..)
Şimdi anladın mı, Yılmaz efendi?..
Sen bu işleri, bizim anlatmamıza ihtiyaç kalmadan bilirsin de..
Bilmezlikten geliyorsun işte..
Yılmaz efendinin, saçmaladığı konu, bir değil, iki değil.
Yine dünkü yazısında, Deniz Feneri davasının yandaş (!) basında aldığı yeri, tek tek ölçüp, okuyucuya aktarmış!
Aklı sıra, “Yandaş basın Deniz Feneri davasını görmezden geliyor” diyecek..
Oysa, Yılmaz’ın yandaşlıkla suçladığı gazetelerden birisi olarak ismimizi andığı için cevap vereyim: “Biz haberi verdik. Soruşturma bitmeden şüphelileri aklamadık. Ama bizi yandaşlıkla suçlayan sizler, Ergenekoncuların haberlerini görmezden geldiniz. Hatta görmezden gelmek bir yana, kimi zaman tam sayfa savunmalarını bile yaptınız!”
Değil mi Yılmaz efendi?..
Çetin Doğan’ın savunmalarını, çocukları bile güldüren türden beyanatlarını, gazetenizde sayfa sayfa kullandınız, değil mi?
İddiaları vermeden, sanıkların savunmalarını yazdınız, değil mi?
Başkalarını “yandaşlık”la suçlayanlar, önce kendi durumlarına bakmalı.. Arşivlerini açıp, kendi yazdıklarını, gazetelerinin attığı manşetleri bir incelemeli.
Başkalarına laf etmeden, kendi altlarındaki pislikleri görmeli.."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.