Hürriyet'e "bekçi köpeği" şoku

Hürriyet'e "bekçi köpeği" şoku
Takvim Yazarı Emin Pazarcı, BDP'li Yıldız'ın Bodrum'da içkili-kadınlı tatilini ortaya çıkaran haberlerine tepki gösteren Hürriyet yazarlarına demediğini bırakmadı:

Haber her açıdan güzel ve çarpıcıydı. BDP'li Batman Milletvekili Bengi Yıldız, Bodrum'da "Bu ne hal Bengi!" dedirtecek görüntüler verirken yakalanmıştı...

Fotoğrafta, kendisinin "aile dostum", eşinin ise "aile dostumuzsa ben niye tanımıyorum" dediği bikinili bir bayan, önlerinde de bira bardakları vardı. BDP'nin "şahin" milletvekili, Türk uçakları Kandil'i bombalarken, Bodrum'da tatile çıkmış, gününü gün ediyordu.

Birincisi, olay magazin açısından önemliydi.

Bengi Yıldız bir bayanla kaçamak yaparken görüntülenmişti.
İkincisi, "sivil itaatsizlik" eylemleri çerçevesinde "sivil cuma namazları" düzenleyen bir zihniyetin temsilcisi Ramazan ayının ortasında birasını yudumluyordu.

Üçüncüsü, Kandil'de terör yuvaları bombalanır ve birlikte hareket ettiği insanlar çil yavrusu gibi kaçışırken, O Bodrum'un mavi sularında serinliyordu. Kandil'de evlatları bulunan Kürt anneleri "canlı kalkan" olmak için sınıra koşarken, Bengi Yıldız, kendini Bodrum'a atmıştı. Durum bu olunca sert tepkiler de beraberinde geldi...

Batman'da yayınlanan yerel gazeteler Kürtçe "Bu ne hal Bengi" başlıkları attılar.
Kendisine "özür dilemesi" çağrıları yaptılar.

Birileri de Bengi Yıldız'ın avukatlığına soyundu. Hürriyet Gazetesi yazarları, sadece ve sadece gazetecilik yaptığı ve güzel bir habere imza attığı için Takvim'e savaş açtı.

Önce, 28 Şubat sürecinin "üniformalı" gazete yöneticilerinden biri Takvim'i hedef gösterdi. Daha düne kadar demokratik iktidara karşı birlikte hareket ettiği askerlere yüklenip, hiç sıkılmadan Takvim'in haberini "askerin andıçla kurduğu felaket sitelerde" yayınlananlarla eşdeğer tuttu.

Ardından da "hücuuummm" dedi: "Konuyu medyanın ünlü 'Watchdog"larına bırakıyorum." İfade kendisinin. Watchdog'lara, yani "Bekçi Köpekleri"ne!

***

Ne yapar bekçi köpekleri? Kendilerine verilen işi! Hem korurlar, hem de saldırırlar.

Aynen öyle oldu. Talimatı alan gazetenin başka yazarları ertesi gün harekete geçtiler.
BDP'li Bengi Yıldız'ı koruyup, Takvim'e savaş açtılar. Kullandıkları şu ifadeye bakın:

Hiç saklanmayan bir insanın gizli gizli fotoğraflarını çekip, "vaaay" diye gazeteye basmak, paparazzilik değil kepazelikmiş!

Hürriyet'in eki "Kelebek" gazetesinin nüshalarına bir göz attım. Kendi ifadeleri ile "kepazelikle" dolu.
Bakın ne diyorlar: "Henüz yemin etmeyen BDP mi soktu Meclis'i tatile? TBMM 'Çalışıcaz' dedi de, Bengi Yıldız 'Hayır, ben Bodrum'a gidicem' mi dedi?"

Eskilerin değimi ile tamamen mugâlata!
Adamlar, "Biz yemin de etmeyiz, Meclis'e de gitmeyiz" diye direniyorlar. "Diyarbakır'da halkımızla birlikte olacağız" diyorlar. Ardından, adına kavga verdiklerini söylediği insanların kafasına bomba yağarken Bodrum'a gidip kaçamak yapıyorlar.

Bizimki ise, hâlâ onları savunuyor.

Bitmedi, bu kadarla kalsa iyi. Ya şu ifadelere ne demeli: "Tatil yapmayı en çok hak edenler BDP'liler. Mebuslarımızın çoğu kendi silahlı kuvvetlerini rezili rüsva ediyor.
Kendi silahlı kuvvetlerine toz konduruyor mu BDP mebusları?"

Bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir gazeteciliktir; anlayan beri gelsin! Sırf Takvim'in haberini "tu- kaka" edebilmek için eli kanlı terör örgütü mensuplarına "BDP'nin silahlı kuvvetleri" diyebiliyor. BDP'lilerin onlarla ilişkilerine övgüler düzüyor.
Yazık, gerçekten çok yazık!

Doğru, yazarın değimi ile BDP kendi "silahlı kuvvetlerine" toz kondurmuyor.

Sadece bazı milletvekilleri, Türk Ordusu'nun karşısında "silahlı kuvvetler" dediği o teröristler "Yandım Allah" diye kaçışırken, Bodrum'un mavi sularına atlıyor! "Yazar", Takvim'in haberini yerden yere vurmak için BDP'lileri de PKK'lıları da göklere çıkarıyor. Her satırında onlara övgüler düzüyor.

Yazısını da şu ifadelerle bitiriyor: "Bu kafayla Molotof'u sen hak ediyorsun, Majito'yu da o."
Pes vallahi pes!.. Açıkça terör destekçiliği yapıyor. "Gazeteci-köşe yazarı" kimliği altında bir gazeteyi hedef gösteriyor. Belli ki iyi motive olmuş!
Bunların düzdükleri övgülere, yazdıkları yazılara bakılırsa, yanlış yerdeler. Bana göre, gerçekten bu fikirleri savunuyorlarsa o köşelerde değil, Kandil'de olmaları gerekli. Ama sıkar, gidemezler.
Çünkü, menzil dışında kalan o köşelerden "yazar" kimliği ile atış yapmak hem çok kolay, hem de hiç riski yok!

Emin Pazarcı / Takvim

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.