Açılım da açılım
Dağı, "İsrail'e ne yapalım" başlıklı yazısında, İsrail'e yaptırımları "bedel ödetici dış politika yönelişleri" olarak değerlendirirken, bunun "sıkıntılı olduğunu" savundu ve "milli çıkar" kavramını ti'ye aldı.
Zaman Yazarı'na göre, Hükümet, İsrail'e yaptırımı bırakıp, "açılım"a bakmalı.
Dağı "Devletin sivil hayata müdahalesini artırması, müdahale için gerekçe ve meşruiyet üretmesi. Böyle bir hava içinde birdenbire iki ülke arasındaki yaklaşık dört milyar dolarlık ticaret, bunun yarattığı refah, istihdam ve gelir görülmez olur. Devlet, yurttaşlarının bu 'özel' durumuna bakmaz, istediği gibi onları bu imkânlardan 'mahrum' edebileceğini düşünür. Çünkü 'milli çıkarlar' bunu gerektiriyordur. Kimse de sormaz, bu işten hakikaten 'kaybedenler' millet denilen ve çıkarları savunulduğu iddia edilen topluluktan başka bir şey midir diye" diye yazdı.
"İSRAİL'İ BIRAK, AÇILIM'A BAK"
Ardından "Oysa, geçenlerde yazdım; şu sıralar Türkiye'nin en çok ihtiyacı olan şey, barış ve istikrar" diyen Dağı, konuyu "açılım"a getirerek şöyle yazdı: "Daha 'iç'te yapılacak çok önemli projeler var; başta 'yeni, sivil ve demokratik anayasa', ardından da Kürt sorununun çözümü. Enerjisini bölgesel çatışma ve gerginliklerle harcayan bir Türkiye'nin bu projeleri gerçekleştirmesi söz konusu bile olmaz."
İhsan Dağı, yazısına şöyle devam etti: "O yüzden AK Parti'nin baştan beri desteklediğim açılımlarının başında komşularla gerginlikleri asgariye indiren 'sıfır problem' politikası gelir. Etrafımızı düşmanlarla değil, işbirliği yapılabilecek ortaklarla çevrili gören bu yeni anlayışı dış politikada bir devrim, bir 'paradigma değişimi' olarak gördüm.
Çünkü bu perspektifle dış politika içeriyi otoriterleştirici değil, aksine işbirliği vurgusuyla 'demokratikleştirici' bir işlev görmeye başlamıştı. 'Çatışma ve güvenlik odaklı' bir dış politikadan 'barış ve işbirliği' odaklı bir anlayışa geçilerek demokratikleşme sürecine destek verilmişti. Cumhuriyet tarihinde bütün Dışişleri bakanlarının toplamından daha fazla 'işbirliği' sözü etti mevcut Bakan Ahmet Davutoğlu.
Şimdi bundan dönüş olmaz. Dış politika hamaset yapmaya çok müsait bir alandır, doğru. Ama AK Parti bundan kaçındı, hâlâ da kaçınabilir."
MERT DE AYNI KAFADA
MİLLİYET'ten Nuray Mert de, güçlü delilleri olan "terör örgütü ile İsrail arasındaki dirsek teması"nı çürütme çabasına girişti ve bu sorunun İsrail'le ilişkilendirilemeyeceğini savundu:
"Bu propaganda dili iki açıdan son derece tehlikeli. Birincisi, Kürt meselesi gibi devasa bir iç sorunu PKK sorununa ve onu da dış dengeler çerçevesine sıkıştırmak gibi, sorunu çözmekten uzağa düşen bir mantığa oturtulması tehlikesi. İkincisi, Türkiye’nin diğer tüm otoriter Ortadoğu ülkeleri gibi her sorunu ‘İsrail karşıtlığı’ parantezine sıkıştırma yoluna girmesi tehlikesi."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.