Bip'li yazıyla karşılık verdi
Dönmez, 27 Eylül tarihli yazısında, aralarında Akşam'dan Özlem Akarsu Çelik’in de bulunduğu bir grup yazarın Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı BDP’li Baydemir’in daveti üzerine kente gidip, ağırlanmaları ve ardından da “izlenim” adı altında bu parti ve terör örgütünün lehine yazılar kaleme almalarını eleştirmişti.
Çelik’in Diyarbakır gezisinden geldikten sonra “Bırakın seçilmişleri ha bire cezaevine atmayı, 4 bin BDP’liyi tutuklamayı” şeklinde bir yazı kaleme aldığını hatırlatan Dönmez, burada aktarılan bilgilerin yanlışlığını ortaya koymuştu.
Akşam Yazarı Çelik’ten Akit Yazarı Dönmez’e cevap geldi.
Ama ne cevap!!!
Dönmez’in “gerçekler ise öyle değil” diyerek, ortaya koyduğu bilgilerle ilgili en ufak bir yorum yok.
Çelik’in yazısıyla ilgili sorular yönelttiğimiz Yener Dönmez, Akşam Yazarı’nın cevabını “laf salatası” olarak yorumladı. Dönmez’e yönelttiğimiz sorular ve aldığımız cevaplar şöyle:
-Osman Baydemir’in davetiyle Diyarbakır’a giden gazetecilerle ilgili yazınızdan sonra tepkiler yükselmeye başladı. İlk tepki Akşam yazarı Özlem Akarsu Çelik’ten oldu. ‘Gazetecilik yaptığım için beni suçlamış’ diyor…
Y.D.: Özlem Hanımı ve o gezidekileri eleştiri noktam da tam burası. Yani o gezide gazetecilik yapmamaları. Baydemir, bunları götürmüş, Güneydoğu’nun o zengin ağırlama yöntemleriyle yedirmiş içirmiş, gezdirmiş. Bir belediye başkanı şehrini tanıtmak için bu tip PR faaliyetleri yapabilir. Ama Baydemir’in gezisi siyasi içerikli. Özlem hanım ve diğerleri, bu gezide gerçek gazeteci gibi sorular sormalı, sorgulamalı ve köşelerine aktarmalıydılar. Oysa köşelerini reklam kuşağına çevirdiler. Herkes gördü.
-Yazınızı fantastik hatta fantırofostik olarak nitelemiş…
Y.D.: Aslında bu Demirel taktiği. Sorular zor gelince konuyu yandan geçerek, sulandırmak. Bir insana köşe verilmişse orada fikirlerini aktarır. Ve bu fikirlerin eleştirilme hakkı vardır. Ben de bu hakkımı kullanırım. Özlem hanım, benim kendisine eleştiri getirdiğim unsurların hiçbirine cevap vermeyip, ne dediği de tam anlaşılmayan bir laf salatası yapmış.
-Neydi sizin kendisini eleştirdiğiniz noktalar?
Y.D.: Yazısında “Bırakın seçilmişleri ha bire cezaevine atmayı, 4 bin BDP’liyi tutuklamayı” diyordu. Ben de bunun kocaman bir yalan olduğunu ortaya koydum.
Birincisi; 4 bin tutuklu rakamı doğru değil. Bu PKK’nın propaganda için kullandığı rakam. KCK’nın ilk davasında tutuklu sayısı 248 kişiyken, Öcalan avukat notlarında 2500 tutuklu diyordu. Birçok köşe yazarı da Öcalan’ın laflarından bu rakamı alıp kullandı, yargıyı eleştirdi. Özlem hanımın köşesinden verdiği rakamda referans olarak PKK’yı seçmesini eleştirdim. Buna hakkım var. Buna cevap vermek yerine Demirel taktiğiyle yandan dolaşıp laf salatası yapmış.
İkincisi ise; KCK operasyonlarını yazısında ‘seçilmişleri ha bire cezaevine atma’ olarak nitelemesi. KCK iddianamelerini yazarların çoğu gibi Özlem hanım da okumadan ahkam kesmiş. Okusaydı, tutuklananların bazı bombalı saldırıları, silahlı eylemleri organize ettiğinin net delillerini, İller Bankası’ndan gelen parayı dağa gönderen belediye yetkililerinin isimlerini, Diyarbakır Belediyesi’ni Osman Baydemir’in değil KCK adına bir görevlinin yönettiğini, Baydemir’in bu isme hesap verirken ses kaydının bulunduğunu görürdü.
Bunun dışında da net tespit edilmiş onlarca olay var. Özlem hanım bunları yapanları canlı bomba emri verenleri yargı önüne çıkarma işini “seçilmişleri ha bire cezaevine atma, 4 bin BDP’liyi tutuklama” olarak görüyorsa, yolu açık olsun…
Köşesinden KCK operasyonlarını böylesine kolay karalarken bugün kendi gazetesi Akşam, hem de Kürt yazar Muhsin Kızılkaya'nın ağzından KCK operasyonlarını veciz biçimde özetlemiş. Onu okusun.
-Ne demiş Kızılkaya?
Y.D.: Aynen şöyle diyor; "Devlet yasadışı faaliyetler içinde olan kadroların büyük kısmını tutukladı, bir kısmını yargıladı. PKK'nın alışık olmadığı bu durum ezberini bozdu, pusulayı şaşırdı. Zücaciye dükkanına giren fil misali kendi yurttaşlarını öldürmeye başladılar. Hesaba katmadıkları 90'lı yıllarda hangi yöntemler sürüyorsa 2011'de aynı yöntemlerin sürebileceğini varsaymaktır." Süper tespitler bunlar. KCK operasyonları "seçilmişleri ha bire içeri tıkmak" değil, Muhsin Kızılkaya'nın dediği üzre, yasa dışı faaliyette olan kadroların yasal yollarla yargılanmasıdır.
-Yazısında bir de “bip”li bir bölümden bahsetmiş.
Y.D.: Kendisinin argo hatta küfürlü konuştuğunu herkes söylüyor zaten. Ama bu sefer küfürleri anne ve babasının söylediğini aktarmış. İnsanın üslubu kendisini yansıtır. Üslubumuz önemli. Köşe yazısı fikir eseridir ve eleştirilebilir. Buna küfürle karşılık vermek, hanımefendinin kendisinin ve anne babasının seviyesini gösterir.
Ayrıca “cevap vermeyecektim de muhafazakar arkadaşlarım, Ak Partili dostlarım, bürokrat çevrem çok ısrar edince cevap verdim” şeklindeki sözleri de tıfıl yazar taktiği. Cevap vereceksen mertçe ver, vermeyeceksen verme. Laf salatasının anlamı yok.
Habervaktim.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.