Dün Çölaşan, bugün Altan!
Akit Yazarı Ali Karahasanoğlu terörist başı Abdullah Öcalan'a aslında kimlerin ne şekilde sahip çıktıklarını deşifre etti.. Karahasanoğlu'nun yazısı şöyle:
Dün Çölaşan hizmet ediyordu, teröristbaşının hakkettiği cezanın uygulanmaması operasyonuna..
Bugün de başkaları..
Ne yapmıştı, PKK aleyhine görüntüde en sert, aslında en istismarcı söylemi tezgahlayan Emin Çölaşan?
Hatırlayın.. Teröristbaşı yakalanmış. İdam edileceği vaadleri ile iki partiye büyük oylar kazandırılıp, hükümet kurdurulmuş. Mahkeme cezayı vermiş. Sıra TBMM’de infaz kararına kalmış.
Ne yazsa beğenirsiniz, Emin Çölaşan?
Aynen şunları yazmış: “Ben bu gibi konulara sadece ve sadece ülkemin çıkarları açısından bakarım... Ve sanırım ‘Apo asılmasın’ diye yazan ilk gazeteci ben oldum. (...) İdamı çoktan hak etmiştir. Ama hassas teraziyi elimize ülke, devlet ve millet çıkarları açısından aldığımızda, Apo’nun ömrünü dört duvar arasında geçirmesi, bence en iyisidir. Devlet bilgileri, devlet raporları da bu doğrultuda.”
“Devlet bilgileri, devlet raporları” denilenin, ne olduğunu tahmin ediyorsunuz sanırım.
O devlet, şimdi Silivri’de yargılanan derin devlet..
Böyle açık açık söylüyor/yazıyorlar işte..
Kimseden çekinmiyorlar..
Çünkü onlar, devlet.. Yani, anladığınız devlet!.
Peki, orda kaldı mı bu operasyon?
Hayır!.. Süreç içinde hep devam etti aynı kurtarma taktikleri..
Gün oldu, Milliyet’teki bir başka devlet görevlisine yazdırıldı: “Canım adam terörist diye, avukatı ile de mi görüştürmeyeceğiz? Ne olur yani, avukatı ile yarım saat görüşse?..”
Hani davası devam eden birisi olur. “Her tutukluya avukatı ile görüşme hakkı tanıyoruz da, buna niye tanımayalım” dersiniz.
Ama adam hakkında ceza verilmiş. Avukatla işi bitmiş.
Avukatla görüşeceği, daha ne kalmış ki?
Olsun.. Allem ettiler, kallem ettiler. Benzer Çölaşan’lara, benzer yazılar yazdırdılar..
Sonunda AİHM’den de bir kararla destek alıp, teröristbaşının, düzenli olarak avukatlarla görüşmesini sağladılar..
Sonrasında bir aşama daha gerekti..
“Adam cezaevinde dört duvar arasında. Sağlam adamın psikolojisi bozulur. Bu adam yıllardır tek başına ne yapıyor orda? Ne olur yani, yanına üç tane daha hükümlüyü yollasanız? Adamla cezaevinde kalma cezası mı verildi, yoksa insani tüm duygularını köreltme cezası mı?”
Bunları Özgür Gündem yazsa.. “Canım biz tanıyoruz onları” diyeceksiniz. Roj tv’de birileri söylese, “Kim dikkate alır ki” diyeceksiniz.
Ama bu sözleri, gün oldu Radikal’de, gün oldu Cumhuriyet’te, gün oldu Akşam’da okudunuz.
Hani bugünlerde bol bol KCK şüphelisi olarak gözaltına alınan, ardından tüm medyanın ağlama krizine girdiği profesörler, gazeteciler var ya.. Onlar savundular, bu tezleri..
Sonunda, teröristbaşının yanına, birkaç hükümlü de yolladılar.. Sonrasında sıra geldi, “ev hapsine geçme”ye..
Onun için de epey bastırdılar.
Başaramayınca, bel altı vuruşlar yaptılar..
Yapmaya da devam ediyorlar..
Ne gibi mesela?
KCK gözaltılarını, sivil insanlara yönelik bir baskı hareketi olarak göstermek gibi..
Teröristbaşına, adım adım kazandırdıkları hakları, sanki devlet durup dururken vermiş de, şimdi yan çiziliyormuş gibi takdim ediyorlar..
Kim yapıyor bunu?
Yapan çok da, Çölaşan gibi en çok dikkat çekeni söyleyeyim: Ahmet Altan..
Ne diyor Altan, birlikte okuyalım: “Dün Apo’nun avukatlarını tutukladılar. Gazetelere yansıyan iddialara göre, Apo’nun savaş ve şiddet emirlerini Kandil’e iletmişler. Siz Apo’yla avukatlarının görüşmelerini dinlemiyor muydunuz, kayıtlara almıyor muydunuz, sizin gözetiminizde yapılan bu görüşmelerden o emirler nasıl çıkar? Çıktıysa siz niye haberdar olmadınız? Olduysanız niye engellemediniz? Suç varsa, siz de suçlusunuz. Suç yoksa bu adamları niye tutukluyorsunuz?”
Ne kadar mantıki gerekçelerle sıkıştırıyor yetkilileri değil mi? Oysa, yazdıklarının temeli yanlış.. Avukatların Apo ile görüşmesinin dinlenmesi diye bir şey söz konusu dahi değil. Sadece güvenlik açısından, duyulmayacak mesafeden gözetleme yapılıyor.. Aksi yapılsa, yine bunlar kıyameti koparırlardı: “Canım dört duvar arasındaki adamdan bu kadar da korkmayın. Adam avukatına, belki özel bir sorununu söyleyecek. Ne kadar da meraklısınız!”
Avukatların çıkarttıkları yazılı talimatlar mı?
Onlar da bu demokrasi(!) hovardalarının işi.. Avukatlar, “Belgeler savunma ile ilgilidir” beyanında bulununca, denetleme falan yok.. Görevli, mektubun verildiğini görse bile, alıp bakma yetkisi yok!
Bilmiyor mu bunu, 50 yılın gazetecisi Ahmet Altan? Bilmiyorsa, soramıyor mu, bir avukat arkadaşına?..
Maksat; “KCK sivil bir örgütlenmedir.. KCK’lıları tutuklamak, korku imparatorluğu kurma niyetinin ispatıdır” propagandası olunca, böyle yazılıyor işte..
Dün Çölaşan, “Apo’yu idam etmeyin” diyerek görevini yapıyordu; bugün de Altan, “KCK’lıları tutuklamayın” diyerek yapıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.