'Şemdinli de buharlaşmak üzere'

İşte Ali Karahasanoğlu'nun "Şemdinli dosyası da buharlaşmak üzere" başlıklı yazısı:

Van’daki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi hakimi, tutuklanmalarına karar vermişti. İtiraz üzerine, Ağır Ceza Mahkemesi’nin üç hakimi dosyaya bakmış, onlar da tutuklamayı doğru bulmuşlardı.

Sonra yargılama başladı. Özel Yetkili Van 3.Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklamayı sürdürdü, hatta sonrasında 39 yıl 10 ay hapis cezasına hükmetti.

Temyiz üzerine dosya Yargıtay’a gitti. Orada da 9. Ceza Dairesi’nin 5 üyesi ve 1. Ceza Dairesi’nin beş üyesi ayrı ayrı dosyayı incelediler. ‘Şu bakmalı, bu bakmalı’ tartışması yaşandı ama, hiç kimse “Tutuklama gerektiren bir durum yok burada” demedi.

Sonuçta dosya, Yargıtay’dan bozularak geldi, ama tutuklama sürecek şekilde.

Dosyanın geri geldiği Van3. Ağır Ceza Mahkemesi, tekrar dosyayı ele alıp, tutuklamaların sürmesine karar verdi..

Ancak usuli işlemler sürdürülürken, HSYKverilecek kararın yine aleyhe olacağını tahmin etmiş olmalı ki, bu mahkemenin üyelerini değişik illere gönderiverdi..

Yeni hakimlerle toplanan Van3. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti de, tutuklamaların sürmesine karar verdi. Ancak “HSYK gerçeği”ni de dikkate alarak, görevsizlik kararı verip, dosyadan elini çekti..

Dosya geldi askeri mahkemeye..

Dikkat buyrun, o tarihe kadar hazırlık aşamasında 4 değişik hakim, yargılama sırasında 3 hakim, Yargıtay aşamasında 10 hakim, bozmadan sonra da 6 hakim dosyayı inceledi.. Sonuçta tutuklamanın sürmesine karar verildi hep...

Askeri mahkemeye gelir gelmez ise, oybirliği ile tahliye kararı çıkıverdi.

“İyi çocuk” böylece özgürlüğüne kavuştu..

Peki o bombalama olayı ne olacak? Arabanın bagajındaki silahlar.. El bombaları.. Yalan beyanlar.. Görevlendirme olmadan Şemdinli’ye gelindiğini gösteren resmi belgeler.. vs. vs.

Bunlar ne olacak?

Askeri mahkeme bu delilleri nasıl bertaraf edecek de, bu tahliyeleri gerekçelendirecek?

Tahliye için gerekçeye lüzum yok ki..

Tahliye edersiniz, olur biter.

“Mevcut delil durumuna göre, sanıkların ikametgah sahibi olmasına göre..” dediniz mi, yeterlidir.

Sonrası; verilecek kararın arkasından dosyanın gideceği Askeri Yargıtay’da incelenecek artık..

Oraya gitmesi de, yıllar alır..

Göreceksiniz, tek duruşmada tahliye kararı veren mahkeme, yıllarca bu dosyanın nihai kararını vermeyecek, veremeyecek.

Maksat olayın küllenmesi..

Olay küllendikten sonra da, artık ne karar verseler, kimse itiraz etmeyecektir!

İşte böyle sayın seyirciler..

Hatırlarsanız, bir rektör vardı.. YücelAşkın idi adı. O da Van’daki özel yetkili ağır ceza mahkemesinde yargılanıyordu.. O davada da HSYK’nın benzer müdahaleleri yaşanmıştı. Sonuçta dosyadaki suçlar, aynı taktikle mahkemenin yetki alanından çıkarılıp, YÖK’e tevdi edilmişti. YÖK’e tevdi edildikten sonra, hemen hemen bir yılı doldurduk, atılan tek bir adım yok.

Burada da aynı uygulama.. Yetkili ağır ceza mahkemesinden alıp, askeri mahkemeye gönderdiler dosyayı.. Bundan sonra artık, o dosyada olup bitecekleri hiç merak etmeyin. Aylarca sonrasına duruşmalar verilecek, yavaş yavaş unutturulacak olaylar..

“Hukuk devleti” isteyenler, “yargı bağımsızlığı”ndan bahsedenler, “Yargımıza dokunmayın” diyenler mi?

Onlar yine aynı söylemle, televizyon ekranlarından atıp tutmaya devam edecekler.. Mütedeyyin insanlara saldıracaklar. Hakaret edecekler.

Ama, onlarca yıl hapis cezası istemi ile yargılanan 100. Yıl Üniversitesi Rektörü’nün davasının, nasıl olup da yetkili mahkemenin elinden alınıp buharlaştırıldığını hiç soramayacaklar. Hatta buharlaşmayı, bizzat kendi elleri ile gizlemeye çalışacaklar.

39 yıl 10’ar ay hapis cezası alan Şemdinli sanıklarının dosyasının nasıl buharlaştırıldığını, HSYK’nın bu olaydaki rolünü soramayacaklar..

“Hakim alımını AdaletBakanlığı değil, HSYKyapsın” diyecekler.

Açık açık, “Çeteler serbest olsun. Bombacılar özgür olsun.. Üniversiteleri çetecilikle yönetenler hür olsun” diyemeyecekler ama, rektörü hiç tutuklamayacak, Şemdinli sanıklarını hiç sorgulamayacak hakimlerin alımı için zemin hazırlayacaklar!

Verilen mücadele, işte bunun mücadelesi!