Hadi Altan, döktürme zamanı!

Bir yazar isyan etti, gitti. İki yazar isyan etti gitti. 

Yönetimden biri, "İdarede artık yokum. Sadece köşemi yazacağım" dedi.

"Ahlaksızca hazırlanan haberlerin sorumluluğunu, artık kaldıramıyorum" demeye getirdi.

Şimdi durumu kurtarmak için, tam zamanıdır..

Geç bakalım bilgisayarın başına, general torunu, Altan efendi..

Boğazı al karşına.. Döktür kelimeleri..

Yaz şöyle, bizim saf dindarların aklını başından alıp uçuracak bir yazı..

Konuştur romancılığını..

Anlat bir hikaye.

"Önce Fırıncı Abi geldi" diye söze gir..

"Sonra Çantacı Abi" diye devam et..

İyi bilirsin sen, bu işleri..

Bu istismarları..

Sen bir profesyonelsin..

Hem ateistliğinden vazgeçmeyen..

Hem de dindarların hoşuna gidecek lafları eden..

Çaktırmadan dini değerleri hafife alan..

Ama zora düştüğünde de, nemalanmak için, halkın inançlarına şirinlik yapan..

Dün şirretlik zamanı idi.

Teröristin övüldüğü, devletin güvenlik görevlisine kurşun sıkmanın mazur gösterildiği zamandı..

Bunu yaptın..

Dün de devam ettin küfürlerine..

Şehitlere hakaretlere.. 

"Antep'teki PKK saldırısında ölenler için topluca saf tutan devlet erkanı dünkü cenazelere ilgi göstermedi. On askerden altısını birer bakan yardımcısı, ikisini de birer bakan uğurladı" diye, halkı kışkırtmaya çalıştın.

"Bakın; siviller ölünce, bakanlar cenazeye geliyor. Ama askerler ölünce, sahip çıkan yok" demeye getirdin.

Dahası, askerlere, "Boşuna ölüyorsunuz. cenazenize bile gelmiyorlar" tahriki yaptın..

Ama..

Görüyorsun ki, tüm atraksiyonların, aleyhine işliyor..

Halk görüyor gerçekleri..

Oynanan oyunu..

Öyle ise?..

Öyle ise, şimdi kaybedilen itibarın tekrar kazanılma zamanı..

Şimdi tam zamanı..

Dindar kardeşleri tavlamak için, "Ey Allah'ım. Ben bir ateistim. Ama seni yok sayarken bile, biliyorum, sen varsın" türünden yazıların kaleme alınmasının, tam zamanı. 

Bu tür ifadeler, çok hoşuna gider bizim dindarların.

Sen de bilirsin bunu..

"Aaaa bak, ateist adam bile, ne güzel yazmış, okudun mu" diye ağızları açık seyrederler seni.

Kullanırsın bunu.

Yılın belli günlerine, ustaca serpiştirirsin bu yazıları..

Her gün yazarsan, irticacı olursun sonra..

Kıvamında kalmak gerek..

"Ben her meyvenin bir mucize olduğunu biliyorum ama bunu 'odundan meyve' diye tarif edince mucize gözümde daha iyi canlanıyor" diyerek, dindarları mest ediyorsun..

Sonra; sırf dini hassasiyetlere saygılı bir bakan olduğu için, İçişleri Bakanı'nın resmi yerine, "odun"u koyuyorsun..

Hınzırca.. Tam profesyonelce..

İstismarı yapıyor, sonra saldırıdan da geri durmuyorsun..

Kardeşlik için Hakkari'ye giden bakanı, provokasyon yapmakla suçluyorsun..

Vicdansızca..

Sanki "Fırıncı Abi" sana hiç gelmemiş.

Sanki, "Fırıncı Abi"den sonra, "Çantacı Abi" gelmemiş..

Gelmemişçesine; elin gavurunun, dedikodu olsun diye yazdığı iftiraları, bu ülkenin başbakanı aleyhine, manşetten veriyorsun..

Ama oyun bozuluyor..

İlişki ağı çözülmeye başlıyor..

Kim kimle neyi pişiriyor, ortaya çıkıyor..

"Fırıncı Abi geldi" yazıları da kaybettiğin itibarı artık kazandıramaz sana..

"Çantacı Abi" de, çalmayacak artık kapını..

Herkes tarafını seçecek.