Cemaat değil Siyonist odak!

Cemaat değil Siyonist odak!
Sürekli, “devletimize bağlıyız, kendi halimizde yaşayıp gidiyoruz” imajı vermeye çalışan Türkiye’deki Yahudi Cemaati, sonunda baklayı ağzından çıkardı: Siyonist eğitim almış olan birçok genç Türk Yahudisi, İsrail’in kuruluşunu Yahudi vatanı rüyasının gerç

Kamu oyunda “kendi halinde bir topluluk” algısı oluşturmak için özel bir gayret sarf eden Türkiye’deki Yahudi Cemaati, İsrail’le irtibatında gerçek niyetini fütursuzca açıkladı.

İsrail’deki Yeruşalayim Kamu İşleri Araştırma Merkezi için bir rapor hazırlayan İstanbullu Yahudi araştırmacı yazar Rifat Bali, Siyonist eğitim almak istediklerini ancak Türkiye’de buna yeterince imkan bulamadıklarını ifade etti. Rapor, İsrail’e yerleşen Türkiye doğumlu Yahudiler’in kurduğu “hasturktv” isim listesi de yayınlandı.

ÖNCE İTİRAF: TÜRKİYE'YE BİR KATKIMIZ YOK

Bali, Yeruşalayim Kamu İşleri Araştırma Merkezi için kaleme aldığı, “Türkiye Yahudi Cemaatinin Yokolması” başlıklı raporunda öncelikle Türkiye’deki Yahudi cemaatinin genel durumunu anlattı. Türk Yahudi cemaatinin dünyada Müslüman çoğunluğu olan bir ülkedeki ender Yahudi cemaatlerinden birisi olduğunu dile getiren Rifat Bali, cemaatin toplumun geneline fazla bir katkısının olmadığını kaydetti. Bali, “Canlı ve dinamik görüntüsüne karşılık, uzun vadede var olacağı şüphelidir. Cemaatin Türkiye’deki kültürel, politik veya entelektüel hayata fazla bir katkısı yoktur. Bunda da öte, cemaat son zamanlarda İslâmî ve milliyetçi kesimlerin düşmanca hislerinin hedefi olmuştur” ifadesini kullandı.

YETERİNCE SİYONİST EĞİTİM VEREMİYORUZ

Raporunda, kimlik sorunu yaşadıklarını da kaydeden Rifat Bali, bu alanda büyük sorunlar yaşadıklarını belirterek, şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye’de genç kuşağın asimilasyonunu önlemek için ‘Siyonist eğitim’, yani gerek Yahudilik gerekse İsrail’e olan bağlara önem veren eğitim verilir. Bu eğitimin temel inancı, bir yandan Yahudi geleneklerine, diğer yandan İsrail’e bağlılıktır. Siyonist eğitim almış olan birçok genç Türk Yahudisi İsrail’in kuruluşunu Yahudi vatanı rüyasının gerçekleşmesi olarak görmekte. Fakat bu eğitime devam etmek günümüz Türkiyesi’ndeki şartlarda çok zordur. Yahudi anne ve babalar çocuklarına kolyelerindeki  altı köşeli yıldızın çok görünmemesine gayret etmeleri ve İsrail’e yapılan genellikle nefret dolu, karalayıcı tenkitleri duymamazlıktan gelerek tercihen sessiz kalmalarını tavsiye ediyorlar. Mavi Marmara olayı Türkiye için bir imtihan niteliği taşıyordu. Türk halkının olayı, Müslüman Türkler’in Yahudi ordusu tarafından kasten öldürülmesi olarak algılamaları çok büyük sürpriz olmadı ve Müslüman Türkler, Türk Yahudileri’ne kimin tarafını tuttuklarını sormaya başladılar. Bu hadise aynı zamanda basında ve ülkenin ileri gelenleri tarafından komplo teorileri yaratılması ve bir Yahudi karşıtı – antisemit hareket başlattı. Türk Yahudi cemaatinin ileri gelenleri bu konularda bir açıklama yapamayacak durumda kaldılar.”

MECBUREN “TÜRK’ÜZ” DİYORUZ

Raporunda, Türk Yahudi cemaatinin İsrail’le olan ilişkilerinin durumunu da analiz eden Bali, “Bu ilişkilerin doğasından ötürü tam olarak tanımlanmazlar ve çok hassastırlar. Amerika ve İsrail karşıtlığının açık açık antisemitizm, anti Siyonizm ve İsrail’i şeytanlaştırmaya dönüştüğü günümüz Türkiyesi’nde bir Türk Yahudisi’nin açık açığa İsrail’e sempati duyduğunu belirtmesi beklenemez. Bunun sonucu olarak cemaat liderleri demeçlerinde ‘Türklük’lerini öne çıkartırken, gerek şahsi gerekse cemaatin İsrail’le ilişkilerini gözden uzak ve Türk basınında yankı olmayacak şekilde yürütüyorlar” dedi.

TÜRKİYE LİBERALLEŞİRSE RAHATLARIZ

Şikayetçi oldukları şartların değişmesi için “tavsiyeler”de de bulunan Rifat Bali, “Durumun değişmesi için Türk toplumunun şimdiki İslâmî ve dar görüşlü milliyetçi atmosferden daha liberal, demokratik ve çok kültürlülüğe doğru dönebilmesi lazımdır. Ancak o zaman Türkiye geçmişindeki karanlık sayfalarla yüzleşip, daha iyi bir gelecek için çaba sarf edebilir. Günümüz Türkiyesi’nde böyle bir değişimin olacağını düşünmek pek de kolay değil” ifadelerini kullandı.

NÜFUSUMUZ DA ERİYOR

Rifat Bali, İsrail devleti için hazırladığı raporunda, demografik yapıdan da şikayetçi oldu. Bali, bu durumu, “En nihayet, Türk Yahudi cemaatinin demografisi de iyimserliğe pek yer bırakmıyor. 1927 de, T.C.’nin birinci nüfus sayımında ülkedeki Yahudi vatandaşların nüfusu 81,872 idi. Seksen sene sonra bu nüfus bu sayının dörtte biri ile beşte biri arasında. İsrail’in kurulması Türk Yahudilerinin demografisinde bir tarih oldu. 1945’te Türkiye daha demokratik, çok partili bir yönetim şekline geçmek üzereydi. Fakat buna rağmen 1948 de, Türk Yahudilerinin yarıya yakın kadarı  ülkeyi terk edip yeni kurulan Yahudi devletine göç ettiler. 1945’te Türkiye’de 76,965 olan Yahudi nüfusu, 1948 de neredeyse yarı yarıya azalarak, 49,995 e geldi” düşüncesini dile getirdi.

Habervaktim.com ÖZEL

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum