'Çok seviyorsanız ABD'ye gidin'

Uğurlu’nun başını Akşam gazetesinin çektiği malum çevrelere tokat gibi cevap niteliği taşıyan açıklaması şöyle: 

Türk medyasını vicdan muhasebesine çağırıyorum

Geçen cumartesi Vakit Gazetesi’nde yayınlanan ve ABD Konsolosluğu’nda şehit olan ve ağır yaralanan polislerimizin resmi ile ABD İstanbul Başkonsolosu’nun fotoğrafının yer aldığı “Gavur için değer miydi?”şifre sözcüklü bulmacaya medyada yapılan yargısız infazların sonucunu bekledim. Şimdi bu açıklamayı insaf ve izan sahibi kamuoyunun dikkatine sunuyorum.

ABD gözüyle eleştiriyorlar

“Gavurlar için değer miydi?” şifresi ile okuyucuya sunulan bulmacam, adını karanlıklardan alan bir gazete tarafından “kafaya bak” manşetiyle okuyucuya sunuldu ve eleştirildi. Doğru eleştiriye can kurban! Ama art niyetli, ABD gözlüğü ile bakılarak hazırlanmış, Washington Post Gazetesi’nde yayınlansa, ancak hoşgörü ile karşılanabilecek bir bakış açısının ürünü olan eleştiriye Türkiye’den baktığımda sadece üzüldüğümü belirtmek isterim.

Polislerimizi ölüme terkettiler

Saldırının ardından 3 polisimiz şehit olmuş dördüncüsü vurulmuş, ağır yaralı ve elçilik mensupları konsolosluk kapısını açmıyorlar. Yani kendilerini korumak için, vurulan polisi ölüme terk ediyorlar. 

Karanlık gazete Vakit’e saldırırken ABD’lileri nasıl övmüş

Öööl. Nasıl olsa ölecek olan Türk polisi. Can eğer ABD’li bir vatandaşın ise kıymetlidir(!) ve o yaralı polis de, onurlu bir davranışla, utanmadan hastaneye çiçek gönderen ABD’lilere çiçeğini geri göndermiş. Bu karanlık gazete ve adını özgürlüklerden alan bir gazete bir şehit polisinin annesine tuzak kurarak kim bilir yalan yanlış neler söyleyerek konuşturmuşlar ve ortaya ucube bir haber çıkmış. “Şehit anaları Vakit’e ateş püskürdü!” İnsan kendileri için mücadele eden bir adama ateş püskürür mü? Türkiye’de püskürür! Bütün internet sitelerinde yangın var. Şehit anası diyor ki; “O bulmacayı yapanı ayağından asmalı!” Sonradan Vakit muhabirlerine “Ben asla böyle bir şey demedim” diyecekti ya. Saldırının olduğu günlerin o karanlık gazetesine dönüyorum. Bakın haberi nasıl vermiş: 

11 Temmuz: “Kartal Yuvası’nda ölen Türk polisleri anısına bayrak yarıya indi”

12 Temmuz: ABD savunması, silahları olmadığı için karışmadılar

O saatte ABD’lilerin silahları yokmuş. Karanlık gazete bu ABD savunmasına tam yarım sayfa ayırmış. ABD’lilerin böylesine avukatlığına soyunan böyle bir gazeteden tabiî ki alkış bekleyemezsiniz.

Bu kadar seviyorsanız ABD’ye gidin

Bu yalan yanlış haberleri yapan gazeteler ve yöneticileri Allah’tan korkmuyorlar ya kuldan da utanmıyorlar. Kardeşim bu kadar seviyorsanız ABD’ye gidin, valla bu sizi baş tacı eder. Sizden daha iyisini bulacak değil ya. Ben burada doğdum, burada öleceğim. Açsam aç toksam tok! Bugüne kadar yaptığım her bulmacaya da şanla, şerefle inanarak imzamı atarım. Son bulmacamı yaparken de kendimi elçiliği korurken canını ortaya koyan ve vurulup kapısına uzandığında suratına kapatılan kapının ardından onurlu bir davranışla hastaneye gönderilen çelengi geri gönderen polisin yerine koydum. O bulmacayı ağlayarak yaptım. O alçaklığı yapan, o kapıyı kapatan Pakistan büyükelçiliği bile olsa aynı ifadeyi kullanırdım. Orada dini bir niyetim yoktu. ABD’nin nankörlüğünü vurgulamak istedim. Belki yapılan alçaklığın büyüklüğüne dayanamadım ve maksadımı biraz ağır ifade ettim.

Yanlışları teraziye koyun hangisi ağır basacak?

Terazinin bir kefesine benim yanlışımı, diğerine de ABD’nin yanlışını koyun, hatta üzerine acılı bir şehit annesini istismar ederek Vakit Gazetesi’ne düşmanlık yapmayı içine sindirebilen Türk medyasını da koyun. Vicdan terazini de doğru ayarlayın bakalım. Hangi kefe ağır basacak?

Türk medyasını vicdan muhasebesine çağırıyorum.

habervaktim.com