3 Milyon Euro'luk Bugatti İstanbul Trafiğine çıkarsa(MİZAH)
2009'da sadece 300 tane üretilecek olan üç milyon euro'luk Bugatti'ye ülkemizden şimdiden yedi müşteri çıktığını hayretle belirten Duman, bu araba İstanbul trafiğine çıktığında başına gelebilecekleri ise şöyle tahmin etti.
"Efendim.. Yüz kilometre hıza iki buçuk saniyede ulaşıyormuş.. (İstanbul trafiğinde bu marifet ne işe yarayacaksa?)
Çok güzel.. İftara yetişirsin..
Veya Barbaros Bulvarı'ndan tam gaz inerken bir direğe çarptığında araban yüz bin euro'luk ucuz arabalar gibi buruşup kalmaz..
Araba ulaştığı hız sayesinde ortadan bölüneceğinden iki adet Bugatti'n olur."
Duman'ın sözkonusu yazısının tamamı şöyle;
Gel bakalım üç milyon euro'luk Bugatti Veyron
Gel de İstanbul'un geçit vermez trafiğinde havanı görelim.. Yüz kilometre hıza iki buçuk saniyede çıkıyormuşsun.. Sahil yolunda Zeytinburnu minibüslerinden birini geçemezsen asaletimize bir faydan olmaz..
Oturduğum yerden "Asalettir.. Soyluluktur.. Mavi kandır.." diye diye kaptırmış giderken bir haber okudum..
Nerede mi? Bizim gazetenin ekonomi sayfalarından birinde.. Haber şöyleydi:
"Doğuş Otomotiv dünyanın en pahalı otomobili olan Bugatti'yi Türk müşterilerinin beğenisine sundu.."
"Allah razı olsun.."
Haberi okuduğumda ilk tepkim bu olmuştu..
Dünyanın en pahalı otomobiliyse dünyanın en iyi otomobilidir de.. Eh! Bizim insanımız da dünyanın en iyilerine layıktır..
İnsanımız niye Bugatti'ye binmesin ki? Hele ki parasını denkleştirdikten sonra..
***
Mübarek Ramazan ayının tam ortasındayken memleket insanına takdim edilen bu Bugatti Veyron 16.4 modeli dünyada sınırlı sayıda üretilecekmiş..
Sayısı da belli.. Üç yüz adet..
Eeee! Parası da ona göre.. Kısmet olursa tanesi üç milyon euro'dan satılacak.. Bakkal hesabına çevirelim..
Üç milyon euro yaklaşık beş milyon dört yüz bin lira.. (Eski hesapla beş trilyon dört yüz milyar lira..)
Ohaaaaa! (Takdir anlamında..)
Bu bilgileri alan okur içinden "Kim alır böyle bir arabayı?" diye geçiriyordur..
Böyle düşünen okurları kendi vizyonsuzlukları ile baş başa bırakıp bilgi vermeye devam ediyorum..
Üç milyon euro'luk Bugatti'ye şimdiden yedi müşteri çıkmış..
Ohaaaaa! (Takdir anlamında..)
KONUŞMA BALONU
"Nedir bu fiyat kardeşim? O Bugatti hem karada hem denizde mi gidiyor? Misafir geldiğinde kapıyı mı açıyor?" demeyin..
Bunlar statü arabası..
İnsanların (Tabii ki çok parası olan) kendilerini daha iyi hissetmeleri için üretiliyor..
Efendim.. Yüz kilometre hıza iki buçuk saniyede ulaşıyormuş.. (İstanbul trafiğinde bu marifet ne işe yarayacaksa?)
Çok güzel.. İftara yetişirsin..
Veya Barbaros Bulvarı'ndan tam gaz inerken bir direğe çarptığında araban yüz bin euro'luk ucuz arabalar gibi buruşup kalmaz..
Araba ulaştığı hız sayesinde ortadan bölüneceğinden iki adet Bugatti'n olur..
Son arabamı ayda yedi yüz on lira taksitle aldığımı bilen okurlarım (Hava atmak için yazmıştım..) işin burasında biraz duygusallaştığımı düşünebilirler..
Bu satırlar kesinlikle haset alameti değildir..
Tam tersine "Asalet merakımıza" dair yazdıklarımı doğrulayan verilerden biridir, belki de birincisidir..
Bugatti'nin 2009 için üreteceği üç yüz otomobilden yarısına talip olsaydık bile şaşırmazdım..
***
Çünkü asalet ihtiyacımız ne yaparsak yapalım karşılanamıyor bu da bünyede tahribata yol açıp "pişikolocimizi" bozuyor..
Bunlardan biri "Aha işte bizim kızın durumu.." diye düşünüyordur..
Altı aylık bebeyken ayağına "Nike" patik giydirdik..
Kıçına sardığımız kağıttan bebek bezini bile çöpe atarken Mark & Spencer'in naylon poşetine koyduk.. Bir şey değişmedi..
Ergenlik çağına geldiğinde kaşları Erol Taş'ın bıyığı gibiydi hem de onun bitişiği..
Ben şimdi evimize iç güveyi girecek okumuş bir Homo Sapiens'i nereden bulayım?
Altıma bir Bugatti çekmeden bu kızı kimlere kakalayayım?
(Selahattin Duman)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.