Bulaç: Hükümet Baskı Altında

Bulaç: Hükümet Baskı Altında
"Kadın ve aileye ilişkin takip edilen politikalarda olduğu gibi bu konuda da hükümet baskı altında. "

Nefret suçu nedir?

Hükümetin açıkladığı “Demokratikleşme Paketi”nde “nefret saikiyle işlenmiş suçlar” da yer alıyor.

Nefret suçları kamuoyunun gündemine yeni giren suç türü. Konuyla yakın mesafeden ilgilenenlerin dışında kimsenin etraflı bilgilere sahip olduğu söylenemez. Konu kamuoyunda yeterince tartışılmış, müzakeresi de yapılmış değil. Batı-merkezli gelişen bu suç kavramı bir yandan “reformlara devam edildiği”nin göstergesi olarak gündeme alınıyor, diğer yandan konuyu kendilerine asli mesele haline getirmiş örgütlü, organize çevre, kuruluş ve toplulukların hükümeti etki altına alması sonucu yasalara dâhil oluyor.

Suçun tarifi doğru dürüst yapılmamış; muhtevası bu ülkenin tarihi, geleneksel kodlarıyla sağlıklı zeminde ilişkilendirilmemiştir. Batı’da yol açtığı sorunlar ile bizde sorun üretme potansiyeli üzerinde aydınlatıcı araştırmalardan yoksun bir suç kavramının hukuka dâhil edilmesi kendisinden beklenenin aksine yeni sorunlara yol açma potansiyeli taşımaktadır.

Kadın ve aileye ilişkin takip edilen politikalarda olduğu gibi bu konuda da hükümet baskı altında.

Açıkça telaffuz edilmese de kadın politikalarının yol açtığı tahribatlar ortada, önümüzdeki dönemde daha vahim boyutlarda sorunlara yol açacağını söylemek kehanet değil. Benzer sorunlar “nefret suçu”yla ilgili de baş gösterebilir. Hükümeti, bu konuyu gündeme almaya sevk eden diğer sebep Batı’da giderek artan İslamofobia’ya karşı tedbirler almak, İslam ve Müslümanlara karşı sistemli bir biçimde geliştirilen nefreti ve bunun sonucu işlenen fiilleri suç kapsamı içine almak. Bu bize pek makul gibi görünse de, İslamofobia’ya karşılık yeterince üzerinde imal-i fikr edilmemiş söylem ve eylemleri “nefret suçu” diye ceza kanununa dahil etmek başka sorunlara sebebiyet verebilir, bunun üzerinde ayrıca duracağız.

İlk defa 1980’lerde Amerika’da, sonra da Avrupa’da bazı fiiller nefret suçu kabul edilmiştir. Söz konusu suç fiilleri ırkçı nefreti, yabancı düşmanlığı, göçmenlere yönelik saldırılar, ayrımcılık, dini hoşgörüsüzlüğü içerir. Yahudi soykırımını reddetmek veya kabul edilmiş verileri tartışmak suç kapsamına girer. Zamanla suçun kapsamı eşcinsellere karşı geliştirilen söylem ve eylemleri de içine alacak şekilde genişletilmiştir. Suç, kişi veya gruba karşı önyargı kaynaklı eylemin veya önyargı oluşturucu nitelikli fiilin işlenmesiyle teşekkül eder. Her ne kadar başlangıçta tanımda ırk, din, dil, cinsiyet ve cinsel yönelimle ilgili şiddet içeren eylemler şeklinde yer almışsa da buna yol açan söylemler de suç fiiline dâhil edilmiştir. Söylemi de suça dâhil etmenin gerekçesi şudur: Her saldırı öncesinde söylem var, söylemden sonra eylem gelir.

Ana hatlarını çizmeye çalıştığımız çerçeveye rağmen yine de genel kabul görmüş bir tanımdan söz etmek güç. Ancak ırk, etnik köken, ulusal kimlik, din, dil, renk, cinsiyet, yaş, fiziksel engel, cinsel yönelime ilişkin önyargılar sonucu işlenen suçlar -ki bunlar kişilerin veya grupların fiziksel varlıklarına, mallarına karşı işlenebilir- bu çerçeveye girer. Fiilin suç sayılabilmesi için kanuni düzenleme, fiilin tanımlanması ve önyargı saikinin teşekkülü gerekir; bu yüzden suçun düzenlenip hukuki mevzuat içine dâhil edilmesine çalışılmaktadır.

Nefretin motive ettiği fiilin yöneldiği maksatları, hedef seçilen kişi veya grubu sıkıntıya sokmak, ona güvende olmadığı hissini vermek, tasvip edilmeyen tutum ve davranışından, yaşama tarzından vazgeçmesini sağlamak; korkutmak; bulunduğu yerden kaçmaya, yaşadığı yeri terk etmeye mecbur etmek; kendince cezalandırmak şeklinde sıralamak mümkün. Bu amaçla geliştirilen çok sayıda taktik veya yöntem sıralamak mümkün: Saldırı, şiddet, mala-mülke zarar vermek, ev veya işyerini kundaklamak, tehdit, aşağılayıcı lakap takmak, yakıştırmalarda bulunmak, nefret, sövgü ve tehdit içerikli e postalar göndermek vs. Bunların her biri nefret suçuna girebilir, pratikte gözlediğimiz üzere giriyor da.

Bu yeni suç kavramı üç ana noktadan eleştiriye ve ciddi manada tashihe muhtaçtır.

Bunlar da a) Suç teşkil eden fiilin bizatihi kendisinin suistimali; b) Söz ve ifade özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalar, c) Sabit ahlaki normlar ile dinlerin değişmez hükümlerinin cürüm (suç ve günah) saydığı fiillerin iptal edici nitelikte tanımlanıp hukuki himaye altına alınması.

 

Ali Bulaç / Zaman

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum