Yıldırım Bayazıt'ın Torunları Nijer'de

Yıldırım Bayazıt'ın Torunları Nijer'de
Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri olan Nijer’in Agadez bölgesinde yaşayanlar kendilerini Osmanlı torunu kabul ediyor.

İSTANBULEWALI OLMAK AYRICALIK

Şimdiki Agadez İstanbulewa Sultanı İbrahim Oumarou, yaklaşık 6 yüzyıl önce Agadez’e atanan Beyazıt’ın oğlu Yunus Sultan’ın soyundan geliyor. İstanbulewalı olmak, Nijer’de ve bölge ülkelerde bir ayrıcalık.

Nijer’in mevcut Cumhurbaşkanı ve Devlet Başkanı Mahamadou Issoufou ve Nijer Ankara Büyükelçisi de her fırsatta İstanbulewalı olduklarına vurgu yapıyor. İstanbulewa bölgesinde bulunan Sultan, her cuma Osmanlı padişahları adına hutbe okutuyor. Osmanlı dönemine ait bir hukuki kurum olan kadılık makamı da halen aktif.

FRANSIZ ARŞİVLERİNDE YER ALDI

İki yıl önce başkent Niamey’e büyükelçi olarak atanan Dr. Hasan Ulusoy, Agadezler’le ilgili bilimsel bir çalışma başlatmış. Nijer ve bölgedeki tarihçileri makamında ağırlayan ve resmi kayıtlardaki Agadezler’e ait bilgileri arşivleyen Ulusoy, akademik olarak da Agadezler’in Osmanlı ile buluşmalarından bugüne geliş sürecini kronolojik bir şekilde kitaplaştıracak.

Agadezler’in dönemin padişahı Yıldırım Beyazıt’ın siyahi cariyelerinden olan oğlu Yunus’un himayesine girmesi ve günümüze kadar geçen sürecin bazı detaylarının Fransız arşivlerinde de yer aldığı öğrenildi.

TÜRK OKULLARI NİJER’DE

Osmanlı Türkleri’nin ve günümüzdeki Türkler’in bölgeye hep pozitif yaklaşması Afrikalılar’daki Türk sempatisini yüksek tutmuş. Alışveriş yaptığımız bir esnaf, 80 dolar tutan ürünleri yanımızda para olma-dığı için ‘Yarın getirirsiniz’ diyerek veresiye verdi.

Bu güvenin arkasında ise Nijer’de bulunan Bedir Türk Okulları yatıyor. Okul ve eğitmenleri ülkede çok seviliyor. 2003’te Nijer’de hizmete başlayan Bedir Eğitim Kurumları kısa sürede ülkenin bir numaralı okulu olmuş.

Fransız ve Amerikan okullarıyla yarışan okul, uluslararası bilim olimpiyatlarında birinciliği kimseye bırakmıyor. Sosyal sorumluluk projelerinde de aktif olan Türk okulları, halkta ilk olarak güveni canlandırıyor. Niamey’de Türk olduğu-muzu fark edenler bize “Ekol Bedir” diye sesleniyor.

Ambulanslar Türkiye’den

Ocak 2012’de açılan Niamey Büyükelçiliği ile Türkiye Nijer’de devletler kademesinde de kendisini göstermeye başladı. Osmanlı devletinin yıkılmasıyla beraber Afrika’dan silinen Türk izleri gerek Türk okullarıyla gerekse de resmi elçiliklerle yeniden canlandı.

İlk atanan ve halen görevde bulunan Niamey Büyükelçisi Dr. Hasan Ulusoy, birçok projeyle Nijer halkına hizmet için kolları sıvamış. Ülkenin en büyük eksikliği olan yetişmiş kalifiye elman ihtiyacı için kurslar ve atölyeler açılmış.

Ülkede ambulansın olmadığını fark eden Ulusoy girişimlerde bulunarak ülkeye iki ambulans kazandırmış. Yeterli ve donanımlı sağlık personeli olmayan Nijer’de sağlık kliniği ve cerrahi merkezi açmak için girişimlere başlayan elçilik Nijerli sağlık personeli yetiştirecek.

Ülke altın ve petrol içinde yüzüyor

Türkiye’nin Niamey Büyükelçisi Hasan Ulusoy, ülkenin baraj, alt yapı, yol ve hizmet sektörü alanında yatırımcılara ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Ulusoy, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın çeşitli projeleriyle Nijer’in kalkınması için girişime başladığını belirtti.

Ülkenin yer altı zenginliklerine de işaret eden Büyükelçi Ulusoy özellikle altın, uranyum, fosfat ve demir madenleri ile ilgilenen Türk girişimci ve yatırımcıları ülkeye davet etti. Ulusoy söz konusu alanların bakir olduğuna dikkat çekerek ülkenin kalkınma projesinde Türk iş adamlarının buraya gelip söz sahibi olmalarını tavsiye etti.

Kimse Yok Mu’ya hayır duası okuyorlar

Afrika’daki birçok ülke gibi Nijer’in de en büyük ihtiyacı içilebilir su. Yardımseverlerin açtırdıkları kuyularla içme suyuna kavuşan Nijerliler, aksi halde bütün ülkenin her türlü pisliğinin aktığı Nijer nehrinde hem çamaşırlarını hem de kendilerini yıkıyorlar. Aynı zamanda bu suyu da içmek zorundalar.

Ülkede sondajla su çıkarmanın maliyeti diğer Afrika ülkelerine göre hayli yüksek. Çünkü en düşük kuyu bedeli 8500 dolar. Kimse Yok Mu Derneği, Türk hayırseverlerin yardımıyla 200’ün üzerinde kuyu açılmasına öncülük etmiş.

Ziyaret ettiğimiz kuyuların başındaki yerli halk kuyuyu açanlara sürekli dua ettiklerini dile getiriyor. Ülkedeki yaklaşık 12 bin köyün sadece 4 bininde kuyu bulunuyor. Geri kalan 8 bin köy halkı hastalıklı sulardan içmek ya da 15 km’lik bir yoldan her gün içme suyu taşımak zorunda.

BUGÜN

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum