Acı Gerçek Mezarda

Onlar, karanlıkta aydınlık arayan adamlardı... Onlar kara elmasın peşinden hayata tutunan kahramanlardı... Onlar ekmeğini taştan çıkaran insanlardı... Kilometrelerce uzunluktaki tünellere sığmayan yürekleri vardı... Her kazmanın sapında, kömür karasına bulanan ekmekleri asılıydı... Ekmeğin kokusu ise yerin üstündeki canlarının hatırasıydı...

SÖZÜN BİTTİĞİ YERDE...
Her sabah işe giderken de dudaklarından dökülen bir söz vardı: Hakkınızı helal edin... Çünkü her yeni gün onlar için hem umut, hem de ölümün izahıydı... Ve Soma'daki 301 madencinin hayatı Mayıs'ın 13'ündeki o korkunç faciayla sonlandı. Artık her biri cennete kanat açan şehit kahramanlardı. Kimi eş, kimi çocuk, kimi evlattı, kimi de babaydı... Soma'daki maden ocağında yaşanan facia, hem kahramanların hem de Türkiye'nin ocağını yaktı. 77 milyon bir nefes olup Soma'ya aktı. Sıra sıra dizilen mezarlar gözyaşlarıyla ıslandı. Sözün bittiği yerde ise cennete yazılan mektuplar kaldı.

'ARTIK KARDEŞİMSİN...'
Çiçeğe doyan mezarların arasında acıların söze gelmiş hali saklıydı. Her mezarda adresine teslim edilen mektuplar vardı. Onlardan birini de Yağmur adlı bir kız çocuğu yazdı... Yağmur, hiç tanımadığı hiç görmediği madencinin mezarına önce bir çiçek bıraktı. Sonra da şehidin yavrusunu kardeş bilip duygu dolu satırlar yazdı. Sonunda adresi ile şu notu vardı: Artık kardeşimsin.

ÖZEL ZİYARET
Dün Soma Mezarlığı'nda sıra sıra dizilen madencilerin ziyaretçileri vardı... Onlardan biri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile kuvvet komutanlarıydı... Özel ve beraberindekiler önce mezarlıklara karanfil bıraktı. Ardından komutanlar kabristanlığın önünde diz çöküp okunan Kur'an-ı Kerim'i dinledi ve dua etti. Özel, şehit ailelerinin acılarına ortak olup Ankara'ya döndü.