İnşa Süreci Derken?

İnşa Süreci Derken?
Çocuk pornosu edinme hakkını savunmasıyla bilinen yazar Gülay Göktürk, AK Parti ile Kürtler arasındaki ittifakın 2015’ten sonra süreceğini ve bir inşa süreci yaşanacağını söyledi.

Özellikle “açılım” konularında Hükümet’i desteklemesiyle bilinen liberal yazar Göktürk, Sabah’a verdiği röportajda aynen şu ifadeleri kullandı: “Ben bu ittifakı sadece bir seçim ittifakı olarak görmüyorum. 2015′ten sonraki dönemde bir inşa süreci yaşayacağız.”

Liberal Türkiye Grubu Eşbaşkanı da olan yazarın açıklamaları şöyle:

-Türkiye seçim gündeminin yanısıra çözüm sürecini de yürütüyor. Sürecin gidişini nasıl görüyorsunuz?

Türkiye’de çözüm sürecinin başından bu yana, uzun vadeli bir siyasi ittifaka dönüşmeye başlayan AK Parti ile Kürt siyasi hareketinin ittifakına şahit oluyoruz. Bunun da çok köklü bir siyasi ve sosyolojik temeli var. Bu iki parti de önemli temsil kabiliyetine sahip partiler. İki parti de Kemalist rejimin dışladığı ve mağdur ettiği iki büyük kesimi temsil ediyor. Eski rejim tasfiye olurken doğal olan bu iki kesimin ittifak yapmasıydı. Bugün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eğer seçim ikinci tura kalırsa bu ittifak çok daha açık bir şekilde ortaya çıkacak. Bugün bu kadar reformdan sonra herhalde Kürtlerin başka bir partiye oy vermesi artık olağandışı bir şey olur. Ben bu ittifakı sadece bir seçim ittifakı olarak görmüyorum. 2015′ten sonraki dönemde bir inşa süreci yaşayacağız. Önümüzdeki orta vadede bu ittifakın derinleşeceğini ve ilerleyeceğini düşünüyorum. 

“AÇILIM”A EVET, DİNE DİYANETE HAYIR DİYEN TAYFADAN

Göktürk de, Taraf’çılar gibi eşcinsel, Kürt ve Ermeni açılımları gibi konularda AK Parti’yi hararetle savunurken; laiklik ve dini konularda ise Hükümet karşıtı kesiliyor; Erdoğan’ı yerden yere vuruyor. Örneğin “Fabrikada dini telkin” başlıklı yazısında, işyerlerinin laik alanlar olduğunu savunurken, Başbakan'ın yurtlarla ilgili yaptığı açıklamalara da "Muhafazakarlığınız burada sökmez..." diye ateş püskürmüş; Erdoğan’ın okuduğu Kanuni fermanından “utandığını” yazmıştı.

VE SÜBYANCILIK MESELESİ

Göktürk’ün çocuk pornosu edinme hakkını savunan zehirli ve hastalıklı görüşleri de unutulmuş değil. Google'a “Gülay Göktür+Çocuk Pornosu” yazdığınızda karşınıza çıkan yazılar, bu kadının kaç kıratlık bir “muhafazakar sever” olduğunu gözler önüne seriyor.

 

Gülay Göktürk Sabah gazetesinin 9 Ocak 2002 tarihli sayısında, “Çocuk pornosu” başlıklı makalesinde şunları söylüyor:

“Benim görebildiğim kadarıyla, çocuk pornografisini lanetleyip yasaklama isteğinin iki farklı kaynağı var. Bunlardan biri sübyancı büyüklerin bir fantezilerinin yasaklanması... "Koskoca adamlar nasıl olur da bacak kadar çocuklara cinsel haz nesnesi olarak bakarlar!" İşte sansürün asıl dürtüsü bu. Asıl bu arzu lanetleniyor, yasaklanmaya ve cezalandırılmaya çalışılıyor. Çünkü mevcut cinsel ahlak çocuk bedeninin arzulanmasını en büyük cinsel suç olarak görüyor.Ben, arzunun bu lanetlenişini haklı bulmuyorum. Yani, insanların çocuklara zarar vermedikleri sürece ‘sübyancı olma hakkı'nı savunuyorum.”

EŞİ DE SÜBYANCI

Eşi Metin Göktürk’ün de “sübyancı” olduğu iddia ediliyor. Metin Göktürk “Sübyancı” başlığını taşıyan bir yazısında (30 Temmuz 2000), Londra'da Soho semtinde dolaşan ve hayali mi yoksa gerçek mi olduğu bilinmeyen bir kişinin çocuk pornosu kaseti arayışını ve kovuluşunu anlatıyor. Daha sonra, yazarın kendisi olduğunu anladığımız bu kişi, aynı şeyi Amsterdam'da da yapıyor ve yine kovuluyor. Arkasından da şunları söylüyor:

“O gün bu gündür nerede sübyan görsem kaçar oldum. Okul önünden geçemiyorum. Komşunun küçük kızı kapı önünde seksek oynuyorsa ben o gün evde hapisim demektir.”

Göktürk, bu satırların ardından, “Koca bir çocukluk ve ilk gençlik boyunca temel açlığa mahkum edilen her insan, yani bütün insanlık açıkça sübyancıdır” diyerek şu satırları yazıyor:

“Kursağımızda düğümlenmiş o ukteyi, o silinmez yoksunluk duygusunu mezara kadar taşırız. Özsaygısı olan bunu hiç değilse kendisine itiraf eder ve yaşam cesareti olanlarımız açığa vurur. Sübyancı, küçük kızı asla yetişkin kadının yerine ikame etmez. O, ister cinsel açlık içinde olsun, ister olmasın sübyanı bir başka açlığın ve hasretin cevabı olarak arzu eder. Ve hatta diyebiliriz ki, sübyancı ajitasyon asıl etkisini doyumun ardından gösterir. Cinsel doyum, bütün öteki doyumlar gibi açlığın acısını bir kez daha hatırlatır, ruhsal açlığa kapı aralar. Kapısından dönülmüş cennet, zehirli bir pembelik olup havayı doldurur.”

Habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum