Minsk Zirvesi Boş Mu Çıktı?
“Normandiya dörtlüsü”nün – Almanya, Fransa, Rusya ve Ukrayna liderlerinin Belarus başkentindeki 17 saatlik görüşmesinden 5 Eylül’de yine Minsk’te imzalanan protokolden ciddi bir farkı olmayan, tek sonucu yeni bir nefeslik – bir ateşkes arası vermek olan, savaşı sonlandırma umudu vermeyen, en iyimser ihtimalle Ukrayna’daki çatışmanın dondurulmasına, Avrupa’nın göbeğinde yeni bir Transdinyester’in ortaya çıkmasına hizmet edebilecek bir anlaşma çıktı.
İmzalar bile kaçış için bir fırsat
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Almanya Başbakanı Angela Merkel, Üçlü Temas Grubu ve Ukraynalı ayrılıkçıların imza attığı belgeyi kendi imzalarıyla değil, ortak bir deklarasyonla desteklemeği tercih etti. Yani 5 Eylül’de imzalanan ve 19 Eylül memorandumu ile desteklenen birinci Minsk protokolünde olduğu gibi, ikinci belgenin altında da yetkisiz isimlerin imzaları bulunuyor. Yine birinci protokolde olduğu gibi herkese dokunan, aslında kimseye dokunmayan, eski sorulara cevap vermeyen, yeni sorular doğuran, hukuki niteliği ve garantisi olmayan, kimsenin sorumluluk üstlenmediği maddeler toplusu söz konusu. İkinci Minsk anlaşmasının altındaki imzalar da yine aynı - AGİT Büyükelçisi Heidi Tagliavini, Ukrayna’nın eski Cumhurbaşkanı Leonid Kuçma, Rusya’nın Ukrayna Büyükelçisi Mihail Zurabov, ayrılıkçıların temsilcileri Aleksandr Zaharçenko ve İgor Plotnitskiy. Tagliavini resmi yetkili, ama taraf değil, hakem, gözlemci. Zurabov da resmi şahıs, ama Rusya, Ukrayna’daki savaşta taraf olduğunu inkar ediyor, bu nedenle Zurabov’un protokole imza atması onu Moskova açısından sorumluluk altına sokmuyor. Kuçma’nın hiçbir resmi unvanı ve Ukrayna adına herhangi anlaşmaya imza atma yetkisi yok, dolayısıyla, belgenin altındaki imza onu da (Kiev’i de) sorumlu kılmıyor. Zaharçenko ve Plotnitskiy’in Minsk anlaşmalarındaki imzasının anlamı ise hiç belli değil. Çünkü Plotnitskiy ve Zaharçenko’nun isimlerinin önünde herhangi bir unvan, sıfat, yok. Kimi, neyi temsil ediyorlar, yetkileri ne, sorumlulukları ne, belli değil. Yani, herhangi iki Ukrayna vatandaşı anlaşmanın altına imza atmış gibi. Dolayısıyla, belgenin altındaki imzalar bile bütün tarafların elde edilen anlaşmadan kaçabilmesi için bir fırsat…
Hiçbir maddenin garantisi yok
Aynı kaçış noktalarına protokolün içeriğinde de bolca rastlamak mümkün. Birinci anlaşmama protokolünde – 5 ve 19 Eylül belgelerinde mevcut olan soruların tamamı geçerliliğini koruyor. Birinci protokolde olduğu gibi, ikinci protokolde de ne silahların ve askerlerin çekilmesine, ne de ağır silahların kullanılmamasına ilişkin garanti var. Ukrayna-Rusya sınırının kontrolü konusu ise başlı-başına bir sorun. Ukrayna, haklı olarak kontrolün kendisinde olmasını isterken, Rusya bunun “gerçekçi olmadığını” bildiriyor. Bu “gerçekçi olmama” durumu anlaşmaya da yansımış…
Anlaşmanın en kritik maddeleri üzerinden gidecek olursak;
Ateşkes neden 15 Şubat’ta başlıyor?
İlk madde Ukrayna’nın Donetsk ve Lugansk vilayetlerinin ayrı-ayrı bölgelerinde ateşin hemen ve tamamen durdurulmasını ve ateşkesin 15 Şubat 2015’da Kiev saatiyle 00:00’da dan itibaren kesin biçimde uygulanmasını öngörüyor. İlk soru şu: neden 13
Şubat, 14 Şubat değil de 15 Şubat?
Cevap Debaltseve olabilir mi? Debaltseve, Donetsk vilayetine bağlı, Ukrayna’nın en büyük demiryolu kavşağı niteliğinde bir şehir. 9 Şubat’ta Donbass’daki Rusya yanlısı ayrılıkçıların Debaltseve’de Ukrayna’ya ait 6 binlik askeri birliği ablukaya aldığı iddia edildi. Rusya devlet kanalları, Debaltseve’de stratejik anayolun üzerinde bulunan Logvinovo köyünün ayrılıkçılar tarafından işgal edildiğine ilişkin görüntüler yayınladı. 10 Şubat’ta Ukrayna Savunma Bakanlığı anayolun ayrılıkçılardan temizlendiğini duyurdu ve askerlerin “kazan”a düştüğü haberini yalanladı. Debaltseve konusu Minsk zirvesine de damgasını vurdu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada ayrılıkçıların Kiev’in saldırılarını püskürterek Debaltseve’de 6-8 bin Ukrayna askerini ablukaya aldığını ve şimdi bu askerlerin direnişe son vererek silahlarını bırakmaları gerektiğini söyledi. Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko ise abluka iddialarını yalanladı. Putin, bu konuyu araştırmak için Rus askeri uzmanları görevlendireceğini vurguladı. Poroşenko’nun açıklamasından kuşku duyduğunu açıkça belli eden Putin, Ukrayna tarafını Debaltseve’deki askeri birliğine teslim olma çağrısı yapmaya veya onların ablukadan çıkmasını organize etmeye çağırdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.