Muhalefet Mitinginde Yaşansaydı Ne Olurdu?
Nihal Bengisu Karaca, AK Parti lideri Başbakan Davutoğlu’nun Ağrı mitinginde “başörtülü bir kadının korumalar tarafından yaka paça alan dışına götürülmesi”yle ilgili “Bu resim herhangi bir muhalefet partisinin mitinginde gerçekleşseydi ne olurdu?” diye sordu.
Karaca’nın Habertürk’te yayınlanan dünkü yazısı şöyle:
“Pembe başörtülü kadın
AĞRI AK Parti mitinginden bir sahne. Youtube’a yüklenen ve bir süre sosyal medyada dolaşan videodan görebildiğimiz tablo gayet kötü. Manzara şu: Başörtülü bir kadın, önce etrafında bulunan katılımcılarla bir tartışma içine giriyor . Sonra sivil polis olduğunu anlayabileceğimiz kişiler tarafından ite kaka, kargatulumba miting alanı dışına çıkarılıyor. Kadına karşı epey haşin bir tavır sergileyen gözlüklü, düzgün kıyafetli, “başı açık” bir kadının verdiği resmi dondurup uzun uzun düşünüyorum. Bu resim herhangi bir muhalefet partisinin mitinginde gerçekleşseydi ne olurdu?
Radikal Gazetesi’ne yapılan açıklamadan anladığımız kadarıyla kadının ismi Aygül Nayci. Çantasındaki göz kalemi nedeniyle miting alanına girmesini engellemek istemiş güvenlik görevlileri. Epey uğraşmış, sonunda girmiş. Ama üst aramasını protesto etmek için zafer işareti yapınca şimşekleri üzerine çekmiş.
Gördüğümüz arbedenin çıkış noktası, basit bir göz kaleminin bile güvenlik-tehdit denklemine dahil edilebiliyor olması yani.
“Amaan sen de. Hakikatli, basiretli bir kadın olsaydı protesto etmek için başörtülü kadınların önündeki engelleri kaldıran bir partiyi seçmezdi” diyenler olabilir. “O kadın oraya ahaliyi provoke etmeye gelmiş, tespit edilmiş ve çıkarmışlar, ne var bunda?” diyenler olabilir.
Bu ülkede yıllarca yok sayılan, derslere alınmayan, işe alınmayan, bazen tedaviye bile alınmayan, rejim tarafından şeytanlaştırılan başörtülü kadınların mağduriyetine son veren parti, AK Parti oldu. Bu ülkenin başörtülü kadınları “vatandaşlık haklarını” Erdoğan ve AK Parti sayesinde kazandı. Doğru. Fakat durumun böyle olması, “Makbul başörtülü, hükümete sesini yükseltmeyendir” gibi bir kural ihdas edilmesini gerektirmiyor.
“Göz kalemi silah mıdır, zafer işareti yapmak bir kadının provokatör olacağının delili midir?” soruları önemli sorular. Ama en önemlisi ilk sorduğum: “Ağrı mitinginde kötü muameleye maruz kalan kadın; CHP, MHP ya da HDP mitinginde protesto gerçekleştirmeye çalışan AK Partili bir başörtülü olsaydı ne olurdu?”
Cevap zor değil: “Başörtülü dövüyorlar” derdik. “Bunlar din düşmanı” derdik. “Hiç değişmediler” derdik. Sesimizi yükseltirdik.
Ama şimdi kimse bunu yapmıyor. Başı açık bir kadın, başörtülü bir kadını tartaklıyor, ama kimse ses çıkarmıyor. Çünkü “Başörtülü ama bakalım kimin başörtülüsü?” sorusunun cevabı, yaşanan mağduriyetin önüne geçiyor.
Demek ki artık “Onların başörtülüsü, bizim başörtülümüz” diye bir ayrım var. Bu ayrım kimin mağduriyetine ne ölçüde ses verileceğini belirliyor.
Bana gelince, ne başı örtülü ne başı açık, kimsenin miting alanlarından o şekilde çıkarılmasını “insan onuru” kavramıyla bağdaştıramıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.