Ahmet Taşgetiren'den Çok Çarpıcı Açıklamalar

Çatışmasızlık döneminin kanın akmaması açısından önemli olduğunun altını çizen Ahmet Taşgetiren, "Ama bu dönemde örgütün silahlanması, bütün illere yerleşmesinin dikkate alınmaması noktasında ciddi bir problem oluştuğu açık. Şimdi gelinen noktada tehlikenin büyüklüğü görülüyor." dedi. 

İLK VE ANA MADDE SİLAHLI YAPININ TASFİYESİDİR

Terörle mücadelenin yeniden Türkiye'nin gündemine girdiğini belirten Taşgetiren, "Burada çözüm sürecinin ilk ve ana medesinin silahlı yapının tasfiyesi olması gerekiyordu. Bugün de bu zaruret ortada. Bu kararlılıktan asla vazgeçmemek gerek." şeklinde konuştu. 

Bir ülkede devletin meşru gücü dışında hiçbir silahlı yapının varlığının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Ahmet  Taşgetiren, "Öyle bir silahlı yapı mevcutsa, ki mevcuttur, devletin en öncelikli görevi o silahlı yapıyı tasfiye etmektir. O islahlı yapı hangi alanlarda mevcutsa asıl o alandaki sivil insanlar için tehdit niteliğindedir. Şimdi silahlı yapı en çok Doğu ve Güneydoğu'da mevcutsa en çok o bölgedeki insanları tehdit etmektedir. Yani silahlı yapının en büyük tehditi Kürtleredir.

Her ne kadar 'Kürtler için savaşıyorum' diyorsa da bu örgüt en çok Kürtlere zarar veriyor. Çocuklarını ellerinden alıyor, beyinlerini yıkıyor." ifadelerini kullandı.

TERÖR ÖRGÜTÜYLE SONUNA KADAR MÜCADELE EDİLMELİ

Terör örgütünün iradesi çözülünceye kadar ve silahlar bırakılıncaya kadar mücadelenin sürdürülmesinin şart olduğunu söyleyen Taşgetiren, "Ancak bu mücadele sürdürülürken oradaki sivil toplumla da sağlıklı bir ilişki yürütmek gerekiyor. Sivil toplumun terör örgütünün etkisinde kalmasına engel olmak lazım. Bu noktada Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan'ın hem toplumsal anlamda hem de bireye dokunma noktasında çabaları büyük önem arz ediyor. Orada güvenlik güçlerinin de terör örgütü ile halkı birbirinden ayırması gerekiyor. Ben bu dönemde bu duyarlılığın telkin edildiğini düşünüyorum. Devlette ve millette bu hassasiyetin var olduğunu düşünüyorum." dedi.

Vahdet