Ak Parti’ye En Çok Küfredenler Şimdi Oradalar!
Büyük Birlik Partisi(BBP) Genel Başkan Yardımcısı Bayram Karacan, AK Parti’nin Çözüm Süreci’nde bölücü terör örgütü PKK’ya verdiği tavizlerin yol açtığı sıkıntıları Alperenleri kullanarak kamufle etmeye çalıştığını ileri sürdü.BBP Genel Başkan Yardımcısı Bayram Karacan’ın gündemdeki konulara ilişkin açıklamaları şöyle:
SORU: Son günlerde Büyük Birlik Partisi’nden ve Alperen Ocakları’ndan AK Parti’ye katılımlarla ilgili çok fazla haber görmeye başladık. Bu durumun sebebini ve sizin cephenizde ki yansımalarını öğrenebilir miyiz?
CEVAP: Evet, bu bilinçli bir politikanın sonucu olarak tezahür ediyor. AKP özellikle 2011’den sonra çözüm süreci ile başlayan ve önlerine aldıkları kılavuzları ile savruldukları gayrı millilik bataklığından, bizim partinin eskileri ve döküntüleri ile çıkmaya çalışıyor. Bunu yaparken de beslemelerinin projeksiyonlarını özellikle bu politikanın neticesini aldıkları şahısların üzerine tutarak topluma yansıtmaya çalışıyorlar.
SORU: Yani bu AK Parti’nin izlediği bir politika ile mi yürütülüyor.
CEVAP: Aynen öyle. Bu politikadan bir çok sonuç elde etmek istiyorlar. Bir tanesi yukarıda söz ettiğim gayri millilik sayesinde, milletin kahir ekseriyetinin gözünde “gaflet, dalalet ve hatta hiyanetle” suçlanma gerçeğini Büyük Birlik Partilileri ve Alperenleri yanlarına alarak kamufle etmeye çalışıyorlar. İkinci olarak, 7 Haziran seçimlerinde yaklaşık 90.000 oyla 15-16 milletvekili kaybettiler. Ve Milletvekili kaybettikleri yerlerin önemli bir kısmı, milli ittifakın adayı olup, bizim adaylarımızın liste başı oldukları yerler oldu. Güya yaptıkları bu operasyonla, bu 15-16 milletvekilini tekrar kazanmaya çalışıyorlar. Üçüncüsü, Büyük Birlik Partisi’ni ellerindeki devlet imkânlarını, özelliklede stratejik kurumları kullanarak zayıflatmaya ve etki alanını kırmaya çalışıyorlar. Çünkü Büyük Birlik Partisi’nin her ne kadar oy oranı düşük olsa bile, yapmış olduğu açıklamalarla toplumun genel kanaatine olan etkisini çok iyi biliyorlar. Bu durumdan da özellikle son iki üç yılda ki gelişmelerde çok fazla etkilendiler. Bunu kırmak istiyorlar.
SORU: AK Parti’ye geçen isimler partinin yönetimi ile problem yaşamış olabilirler mi? Yani parti politikalarını mı beğenmiyorlar, politik çizgide bir kırılma olduğu için mi ayrılıyorlar?
CEVAP: Bakın insanlar parti değiştirebilirler, din değiştirebilirler hatta bazıları yaratılıştan gelen cinsiyet özelliklerini bile değiştiriyorlar. Bunlar hayat içerisinde karşılaştığımız şeyler. Keşke bizim arkadaşlar da parti politikalarını beğenmedikleri için veya partinin bir eksen kayması içerisinde olduğunu düşündükleri için gitselerdi.
SORU : Böyle değil mi?
CEVAP: Diyorum ya keşke böyle olsaydı. Bu geçiş yapan arkadaşlardan tanıdıklarımın ortak özellikleri nedir biliyor musunuz? Şu anda gittikleri partiye en fazla küfreden arkadaşlardı. Öyle ki yaptıkları küfürleri duyunca bizim yüzümüz kızarıyordu. Yani edebimiz ve ahlak anlayışımız dolayısıyla burada size söyleyemeyeceğim kadar ağır küfürler ediyorlardı. Şimdi bu kadar ağır, sinkaflı ve galiz küfür eden adamların, şimdi orada arzı endam edip, pişkin bir şekilde kalkıp burayı eleştirmeleri bu durumu bilenler açısından son derece komik, kendileri açısından trajik ve geçtikleri parti açısından ise dramatik bir durum. Biz bu arkadaşları geçtikleri partideki arkadaşların tanımadıkları kadar yakından tanıyoruz. Zaaflarını biliyoruz. Güçlü yönlerini biliyoruz. Hayatta ki beklentilerini iyi kötü biliyoruz. Siyasetten beklentilerini biliyoruz. Dolayısıyla çok da fazla şaşırmıyoruz.
SORU: Gitmekte hiç mi haklılık payları yok?
CEVAP: Elbette vardır. Siyasetin malzemesi insan. Her an sizi üzecek, kıracak, kızdıracak olaylarla karşı karşıya kalmanız mümkün. Bu arkadaşların bir kısmı böylesi durumlardan dolayı muzdarip de olmuş olabilirler. Fakat bu türden durumlarla Büyük Birlik Partisi’nden kopmak, ayrılmak çok mümkün olan bir durum değildir. Çünkü insanlar burada, ikbal ve istikbal için siyaset yapmazlar. Fikri bir mücadele verirler. Fikri mücadelenin yapıldığı yerlerde böylesi durumlar dolayısıyla kopuşlar olmaz, olamaz. Olsa olsa bir kopuş, ayrılış hikâyesinin bahanesi olurlar. Bu söylediğim birinci sebebidir. İkinci ve daha önemlisi ise Büyük Birlik Partisi’nde siyaset yapmak zor ve meşakkatli bir iştir. Her baba yiğidin katlanabileceği bir şey değildir. Çünkü Büyük Birlik sadece bir siyasi partinin ismi değil bir davanın ismidir. Büyük Birlik Partisi çatısı altındayken, bizim açımızdan çok kutsal olan bir davayı güttüğünüzden, burada Makyevelist davranamazsınız, pragmatizim yapamazsınız, yani burada dün dündür, bugün de bugün diyemezsiniz. Çünkü bizim sınırlarımızı siyasetin şartlara göre eğilen bükülen standartları değil, büyük bir davanın standartları belirlemektedir. Herkes bu sınırlar içerisinde siyaset yapmayı taşıyamayabilir ve nitekim taşıyamıyor. Rahmetli başkanımız zamanında da bir çok ünlü siyasetçi partimize katıldı ve daha sonra ayrıldılar. Bu arkadaşlarımızı da taşımaya çalıştığımız bu ağır davayı taşımak zor gelmiş olabilir. Beklentileri başka türlü şeyler olabilir. Bu yüzden kendi açılarından haklı olabilirler.
SORU: Bu ayrılan arkadaşlara kızıyor musunuz?
CEVAP: Evet, samimi söylemek gerekirse çok kızıyorum. Fakat kızma sebebim bu arkadaşların bizden ayrılıp gitmelerinden değil. Biraz önce söyledim, insanlar cinsiyetlerini bile değiştirebiliyorlar. Bu arkadaşlarda pekâlâ partilerini değiştirebilirler. Benim kızgınlığım, giderken, kendi kişiliklerini takviye etmek için, yaptıkları işin meşru olduğunu başta kendileri, aile ve yakın çevrelerine izah edebilmek için ve yeni gittikleri yerde okşanıp, kucaklanabilmeleri için şehit liderimize iftira atmalarına çok kızıyorum.
SORU: Yani Muhsin Başkana mı iftira atıyorlar?
CEVAP: Evet Rahmetli Şehit Liderimize iftira atıyorlar. O partilere giderken, bunu çok sık duyuyoruz “Muhsin Başkan’da bugün yaşasaydı AKP’yi desteklerdi.” “Muhsin Başkan’da bugün yaşasaydı bizim gibi davranırdı.” “Büyük Birlik Partisi artık Muhsin Başkan’ın partisi değil.” gibi iftiralar atıyorlar. Bu birkaç açıdan çok çirkin bir durum. Birincisi ebediyete intikal etmiş ve bu olup bitenlere biz fanilerin duyup, anlayabileceği manada yorum yapamayacak birine bu tür ithamlarda bulunmak çok çirkin. İkincisi, kardeşim sen gidiyorsan kendin olarak git, varsa bir özgül ağırlığın, siyaset arenasında bir kıymeti harbiyen varsa, git. Neden Muhsin Başkan’ın adını ve tertemiz mazisini, kendi sefil ihtiraslarına kurban ediyorsun. Üçüncüsü siz Muhsin Başkan’ı hiç tanımamışsınız. Muhsin Başkan, dupduru bir hayat yaşadı. Ahlak olarak kendisine peygamber ahlakını örnek almıştı. Böyle yaşadığına da ben hem bu dünyada, hem de öbür dünya da şahitlik ederim. Muhsin Başkan, yalancıları sevmezdi. Muhsin Başkan yolsuzluk yapanları hiç sevmezdi. Muhsin Başkan Beytül Malın içersinde tüyü bitmemiş yetimin hakkının olduğunu bilir. Dolayısıyla tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerle hiç işi olmaz. Muhsin Başkan, vatanseverdir, milliyetperverdir, çözüm süreci adı altında bu ülkeyi bölünme aşamasına getirenlerle hiç işi olmazdı. Ömrünü ve siyasetini terörle mücadeleye ve bu ülkenin birlik beraberliğine adamış bir liderin, böylesi işler içerisine girenlerle hiç işi olmaz. Muhsin Başkan’ın en çok üstüne titrediği şeylerden biri ise hukuk ve adalettir. Yaklaşık sekiz yıl haksız yere cezaevinde yatmış biri olarak, şu anda bu ülkeye yaşatılan hukuk katliamlarını görüp de, bunları bu ülkeye yaşatanlara bırakın yanlarında durmak selam bile vermezdi. Daha bu konuda onlarca örnek verebilirim. Bunları bu iftiraları atan arkadaşlar bilmiyorlar mı? Hem de çok iyi biliyorlar. Fakat şimdi pazar böyle kuruldu. Bu kurulan pazarda kendilerinin beş para etmediklerini kendileri de çok iyi biliyorlar. Ne yapmak gerekir, Muhsin Başkana iftira atarak, Muhsin Başkanı kendi sefil ihtiraslarına alet ederek, yaptıkları kepazeliği temize çıkarmaya çalışıyorlar. İşte ben buna çok kızıyorum. Yoksa kendi kendilerine gitsinler, nereye isterlerse oraya gitsinler.
SORU: Geçtiğimiz günlerde yapılan bir açılış çok tartışıldı. Denizli’de daha önce açılışı yapılan bir caddeye tekrar açılış töreni yapıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
CEVAP: Aslında bu manzara bile, başta AKP olmak üzere, bizden giden arkadaşların hangi psikoloji içerisinde olduklarını anlatan en güzel örnek. Bakın seçim zamanı yaklaşınca AKP çevrelerinde, bizden giden arkadaşları da kuyruklarına takarak bir Muhsin Başkan sevgisi depreşir. Bunun sebebini yukarıda izah etmeye çalıştığım cümleler içerisinde bulabilirsiniz. Ben buradan sizin vasıtanızla, bu arkadaşlara bir akıl vereyim. Böyle komiklikler yapmak yerine, yani daha önce açılışı yapılan caddelerin, parkların, binaların açılışlarını yapmak yerine, Muhsin Başkan’a yapılan suikastın arkasında ki sis perdesini açsınlar, bizim camiada daha çok sempati kazanırlar. Altı buçuk yıldır açılmayan ana davayı açtırsınlar, bizim camiadan daha çok alkış alırlar. Bir buçuk yıl önce keşfi yapılan, helikopterin düştüğü yerdeki hava hareketliliği ile ilgili yazılması beklenen TÜBİTAK raporunun kapağını açsınlar daha çok övgü alırlar. Bunları beceremiyorlarsa, Muhsin Başkan’ın davasına köstek olmasınlar, daha çok teşekkür alırlar. Bizim camia olarak onlardan, onlardan derken bizim onlardan bir beklentimiz yok, devletimizin ilgili makamlarından asıl beklentilerimiz bunlardır. Yok bunları yapamayacaklarsa, uyduruk açılış programları ile varsın kendilerini ve kendi gibi olanları kandırıp dursunlar. Ama bilsinler ki; Muhsin Başkan’ın davasında takındıkları tavrı biz Büyük Birlik Partililer ve Alperen çok iyi biliyoruz. O sahte sevgi gösterileri bizi hiç etkilemediği gibi, daha da çok kızdırıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.