Kıbrıs Kaybediliyor Mu?

Kıbrıs Kaybediliyor Mu?
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Kıbrıs Kaybediliyor mu başlıklı yazısında son durumla ilgili çarpıcı bilgiler aktardı. İşte o yazısı:

Bir uçak gemisi düşünün. Dünyanın en büyüğü olsun. Üzerine onlarca değil, gerekirse yüzlerce, binlerce uçak yerleştirebilsin. Bir kaç yüz asker değil, on binlercesi bir anda bu gemide olsun. Başta taze gıda olmak üzere, iğneden ipliğe ihtiyaç duyulabilecek birçok şey on yıllarca karaya çıkılmadan yine bu geminin sunduğu imkânlarla karşılanabilsin.

Üstelik herhangi bir saldırı ile batırılma, denizin dibini boylama gibi bir korkunuz da olmasın. Yani, dünyanın en büyük, konforlu, güvenli, sağlam ve ekonomik uçak gemisi olsun.

***

Ve siz bu uçak gemisiyle Cebelitarık, Boğazlar (İstanbul-Çanakkale) ve Süveyş "Su Yolları Üçgeni" üzerinden dünyanın en stratejik geçiş noktalarını kontrol edebilme, Akdeniz-Karadeniz-Hazar-Basra-Kızıldeniz "Beşgen Havzası"na en az maliyetle, her an çok daha etkin güç projeksiyonu yapabilme imkân ve inisiyatifine sahip olun.

Üstelik bu uçak gemisine sahip olma, size bölgedeki enerji güvenliği ve çevreleme politikalarında da iktisadi-ticari çıkarlarınızı her an savunabilecek birer sabit askeri ve ticari üs boyutlarıyla da büyük bir avantaj sağlasın.

***

Sanırım dünyanın en büyük uçak gemisinin doğudan batıya doğru birer mızrak ucu gibi uzanan ve Avrasya merkezli "Yeni Büyük Oyun"da önemi her geçen gün daha da artan Kıbrıs adası olduğunu anlamışsınızdır. Anlamışsınızdır diye özellikle belirtiyorum, çünkü bu uçak gemisinin öneminin halen farkında olmayan önemli bir kesim var.

Oysa adanın jeopolitiğinde çok hızlı bir değişim var. Bu değişimi görenler, "Uzaktaki Yakın Çevreler Politikası" anlayışı çerçevesinde bölgeye değişik gerekçeleri göstererek yerleşmeye başlamış durumdalar. Örneğin, düne kadar bölgede Türkiye ve Yunanistan ikilisi arasında ön plana çıkan, ABD'nin ise doğrudan müdahil olmaktan çekindiği Kıbrıs sorununda bugün Avrupa Birliği (AB), Rusya, İsrail, Çin ve hatta Suriye-Lübnan boyutuyla İran'ın da "ben varım" dediği yeni bir mücadeleyle karşı karşıyayız.

***

Değişen jeopolitik, çeşitlenen bu aktörler ile sınırlı değil elbette. Bu aktörleri Doğu Akdeniz'e, dolayısıyla da Kıbrıs'a çeken nedenler, yeni unsurların üzerinde durmak çok daha önemli. Bu unsurların başında ise, ABD'nin BOP projesi ve tek başına uygulamada karşı karşıya kaldığı sıkıntılar sonucu ortaya çıkan güç zafiyeti ve bunun bölgede yol açtığı güç boşluğunu doldurma girişimleri yatıyor. ABD, Doğu Akdeniz merkezli bölgesel hegemonyasında ilk defa bu kapsamda bir meydan okuma ile karşı karşıya.

Bunun dışında, Doğu Akdeniz'de keşfedilen hidrokarbon kaynakları, enerji güzergâhlarının güvenliği, su, Suriye'de dip yapan Arap Baharı ve bunun yol açtığı çok boyutlu güvenlik sorunları, AB'nin Annan'ı telafi girişimleri ve Büyük İsrail Projesi’ni de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu değişimi görmemek, Kıbrıs ile eşdeğerdir. Görmeyenler ise en hafif ifadeyle "kör" olarak kabul edilebilir.

***

Türkiye açısından bakıldığında, "Kıbrıs Gemisi"nin ciddi anlamda su almaya başladığı görülüyor. Arka planda büyük ölçüde ABD'nin destek verdiği AB'nin Kıbrıs'a yönelik yumuşak güç politikasının büyük ölçüde etkisini göstermeye başladığı görülüyor.

AB'nin Kıbrıs sorununu "siyaseten çözüm" adı altında başlattığı Türkiye'yi adadan "AB'ye üyelik vaadiyle" sıfırlamaya çalıştığı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adadan tamamen ya da büyük ölçüde çekilmesini hedeflediği, bu kapsamda Kıbrıs Türklerine yönelik "duygusal kopuş" hedefli "Kılcal Damarlar Operasyonu" ile de Türkiye ile KKTC arasında derin bariyerler oluşturmaya başladığı politikada çok önemli mesafeler kat ettiği görülüyor.

***

Bu kapsamda yazının başlığını oluşturan "Kıbrıs Kaybediliyor mu" sorusu bugünlerde adada daha yüksek sesle dillendiriliyor. Bir tespit mahiyeti taşıyan bu soruyu soranların başında ise, KKTC 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs davasının iki sembol ismi olan rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın oğulları olan Erbakan Vakfı Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan ve Demokrat Parti Ulusal Güçleri Partisi, Denktaş Vakfı Genel Başkanı Serdar Denktaş ve KKTC'nin yıldızı parlayan ve milli duruşu ile dikkatleri çeken siyasi figürlerinden Zorlu Türe geliyor.

"Erbakan Vakfı" tarafından 24 Ekim Cumartesi günü Türk Maarif Koleji'nde gerçekleştirilen "Uluslararası Kıbrıs Sempozyumu"nda sadece bu sorular sorulmadı. Bu sorulara zemin teşkil eden yukarıdaki jeopolitik tespitler de bir bir ortaya konularak, şu üç önemli mesaj verildi: "(1) Kıbrıs milli davamızdır, bundan asla vazgeçilemez; (2) TSK adadaki barışın garantisidir hiçbir kimse onu bir yere gönderemez; (3) Kıbrıs'tan taviz, Peygamber Efendimizden vazgeçmedir."

Prof.Dr.Mehmet Seyfettin EROL / Milli Gazete

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum