Gülay Göktürk’ten Beklenen Oslo Savunması

Gülay Göktürk’ten Beklenen Oslo Savunması
Çocuk pornosu edinme hakkını savunan yazılarıyla bilinen Akşam Yazarı Gülay Göktürk, PKK ile Oslo müzakerelerinin yumuşak karın değil, gurur kaynağı olduğunu ileri sürdü.

Gülay Göktürk, bugünkü Akşam’daki yazısında “Oslo görüşmeleri AK Parti’nin ‘yumuşak karnı’ değil, tam tersine gururla sahip çıkabileceği radikal bir siyasi adımıdır; bugün MHP dışında kimsenin karşı çıkmaya cesaret edemediği Çözüm Süreci’nin de başlangıcıdır” dedi.

Göktürk yazısında ayrıca çözüm sürecinin yeniden başlayabileceğini ve Anayasa’dan Türk ifadesinin çıkarılması, anadilde eğitim, yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi gibi konuların yeniden gündeme geleceğini ama bunların yetmeyeceğini, Öcalan’ın durumu gibi konuların da masada olması gerektiğini savundu:

“Eğer yarın öbür gün PKK pes eder ve silahlı güçlerini Türkiye dışına çıkarmaya karar verir, Çözüm Süreci de yeniden canlanırsa, Oslo tipi görüşmeler de, İmralı türü görüşmeler de yeniden başlayacaktır ve o görüşmelerde bugün CHP ve MHP tarafından kriminalize edilerek takdim edilen birçok konu yine gündeme gelecektir. Anayasada etnisiteye atıf yapılan maddelerin çıkarılması, vatandaşlık tanımının yeniden düzenlenmesi, anadilde eğitim hakkı, eğitim hizmetlerinde yerele geniş yetkiler tanınması, Büyükşehir Yasası’yla genişletilen yerel yönetim yetkilerinin daha da genişletilmesi gibi demokratik taleplerin karşılanması elbette Meclis’in işi. Ama iş bunlarla bitmiyor.
Çözüm Süreci'nin sonuçlanabilmesi için, silahlı yapının tasfiye edilmesi; bunun için de dağdakilerin indirilebilmesini sağlayacak hukuki düzenlemelerin yapılması, lider kadroyla ilgili bir yol haritası çizilmesi, Öcalan’ın durumunun yeniden gözden geçirilmesi gibi müzakere gerektiren birçok adım atılması gerekiyor.”
 

VE SÜBYANCILIK MESELESİ

Akşam yazarı Gülay Göktürk’ün çocuk pornosu edinme hakkını savunan zehirli ve hastalıklı görüşleri de unutulmuş değil.

Google'a “Gülay Göktür+Çocuk Pornosu” yazdığınızda karşınıza çıkan yazılar, bu kadının kaç kıratlık bir “muhafazakar sever” olduğunu gözler önüne seriyor.

Göktürk Sabah gazetesinin 9 Ocak 2002 tarihli sayısında, “Çocuk pornosu” başlıklı makalesinde şunları söylüyor:

“Benim görebildiğim kadarıyla, çocuk pornografisini lanetleyip yasaklama isteğinin iki farklı kaynağı var. Bunlardan biri sübyancı büyüklerin bir fantezilerinin yasaklanması... "Koskoca adamlar nasıl olur da bacak kadar çocuklara cinsel haz nesnesi olarak bakarlar!" İşte sansürün asıl dürtüsü bu. Asıl bu arzu lanetleniyor, yasaklanmaya ve cezalandırılmaya çalışılıyor. Çünkü mevcut cinsel ahlak çocuk bedeninin arzulanmasını en büyük cinsel suç olarak görüyor. Ben, arzunun bu lanetlenişini haklı bulmuyorum. Yani, insanların çocuklara zarar vermedikleri sürece ‘sübyancı olma hakkı'nı savunuyorum.”

EŞİ DE…

Eşi Metin Göktürk’ün de “sübyancı” olduğu iddia ediliyor. Metin Göktürk “Sübyancı” başlığını taşıyan bir yazısında (30 Temmuz 2000), Londra'da Soho semtinde dolaşan ve hayali mi yoksa gerçek mi olduğu bilinmeyen bir kişinin çocuk pornosu kaseti arayışını ve kovuluşunu anlatıyor. Daha sonra, yazarın kendisi olduğunu anladığımız bu kişi, aynı şeyi Amsterdam'da da yapıyor ve yine kovuluyor. Arkasından da şunları söylüyor:

“O gün bu gündür nerede sübyan görsem kaçar oldum. Okul önünden geçemiyorum. Komşunun küçük kızı kapı önünde seksek oynuyorsa ben o gün evde hapisim demektir.”

Göktürk, bu satırların ardından, “Koca bir çocukluk ve ilk gençlik boyunca temel açlığa mahkum edilen her insan, yani bütün insanlık açıkça sübyancıdır” diyerek şu satırları yazıyor:

“Kursağımızda düğümlenmiş o ukteyi, o silinmez yoksunluk duygusunu mezara kadar taşırız. Özsaygısı olan bunu hiç değilse kendisine itiraf eder ve yaşam cesareti olanlarımız açığa vurur. Sübyancı, küçük kızı asla yetişkin kadının yerine ikame etmez. O, ister cinsel açlık içinde olsun, ister olmasın sübyanı bir başka açlığın ve hasretin cevabı olarak arzu eder. Ve hatta diyebiliriz ki, sübyancı ajitasyon asıl etkisini doyumun ardından gösterir. Cinsel doyum, bütün öteki doyumlar gibi açlığın acısını bir kez daha hatırlatır, ruhsal açlığa kapı aralar. Kapısından dönülmüş cennet, zehirli bir pembelik olup havayı doldurur.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
15 Yorum