Bu yazılar arasında sizce fark var mı?

Bu yazılar arasında sizce fark var mı?
Habervaktim yazarı Turgay Yener’in dünkü köşesinde gündeme taşıdığı ‘Hasan Pulur’un Nazmi Kavasoğlu’ndan intihal yaptığı’ iddialarında yeni bir gelişme yaşandı. Yener'e mektup gönderen Kavasoğlu'nun danışmanı Aylin Mendere

Günlük 1 milyon 300 bin tirajlı Alman Berliner Abendblatt gazetesinde Türkçe yazılar yazan Nazmi Kavasoğlu’nun 14-21-28 Temmuz ile 4-11-18 Ağustos 2004 tarihlerinde yazdığı yazılardan bazı bölümlerin 18 Eylül ve 30 Ekim 2005 tarihlerinde Aydın Doğan'ın arkadaşı Hasan Pulur’un köşesinde de yayınlandığı iddia edildi.

YAZILARIN İNTİHAL OLDUĞUNA DAİR AVUKATLARIN GÖNDERDİĞİ İHTAR BELGESİNE ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Nazmi Kavasoğlu'nun danışmanı Aylin Menderes’in, konuyla ilgili olarak Oktay Ekşi’nin başkanlığını yaptığı Basın Konseyi, Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin ve Doğan Medya yöneticisi Vuslat Doğan Sabancı’ya şikayette bulunduğu ancak, bu şikayetin şimdiye kadar dikkate alınmadığı ileri sürüldü.

Kavasoğlu’nun yazılarının ‘aşırıldığı’ gerekçesiyle önlem olarak Berliner Abendblatt’ın internet sayfasından da artık yayınlanmadığı belirtilirken, Kavasoğlu’nun danışmanı Aylin Menderes, Kavasoğlu’nun 14 Temmuz 2004 yılında yayınlanmış yazısı ile Hasan Pulur’un 18 Eylül 2005’te Milliyet’te yayınlanan yazılarını ‘aşırma’ skandalına örnek gösterdi.

Habervaktim'e konuşan Nazmi Kavasoğlu'nun Türkiye'deki avukatı Mert Şahinci, Kavasoğlu'nun talimatı üzerine Milliyet gazetesine ve Hasan Pulur'a ihtar yazısı gönderdiğini söyledi.

İŞTE O YAZILAR…

NAZMİ KAVASOĞLU- BERLINER ABENDBLATT GAZETESİ-14 TEMMUZ 2004

ARANIYOR

Kağıt mendili kumaşı gibi
günlerce buruşuk bir şekilde cebinde
taşır.
Rüzgarlı havalarda küller uçmasın diye, küllüğe su koyar.
Serçe parmağını kulağına iyice
sokup, güçlü bir şekilde karıştırır. Gazetedeki bulmacayı başkalarına
sora sora çözer; Kendisi
çözdü diye sevindirik olur.
Sakal traşı olduktan sonra, kanayan yerlere küçük kağıtlar yapıştırır. Çayı soğumasın diye, çay tabağının içine sıcak su koyar.
Nezle olunca, tuvalet kağıdını
uzun bir şerit yapıp, mendil olarak kullanır.
Dış fırçasını – aynı zamanda –
saçını boyarken de kullanır.
Hayvanlara küfür etmesini öğ-retmek ister.
Mayosunu kabinde giymek
yerine, arkadaşlarına havlu tutturarak
giyer;
“Bakmayın Ulan!” diye bağırır.
Güneşlendikten sonra, sırtına yoğurt sürerek tedavisini yapar.
Para ödemesi yaparken, arkasına dönüp, gizli gizli paralarını
sayar.
Denizde suyun altında ”Nefessiz
ne kadar kalabiliyorum”
denemesi yapar;
Boğulma tehlikesi geçirir.
Beton döker, karşısına geçer,
büyük bir sanat eseri yapmış gibi,
imzasını atar.
Simit yedikten sonra, masaya
dökülen susamları parmağını ıslatarak
tek tek toplar ve yutar …
★★★
Bana sordular, bilemedim!
Kim bu, siz hatırlayabildiniz mi?
Ne? Sizde mi bilmiyorsunuz!..
Araştırın bakalım, belki çıkarırsınız.
Olmaz ise ne yaparız biliyor musunuz?
Bundan sonraki sayılarımızda sorularımızı sürdürürüz. Siz yine de bir düşünün bakalım.


HASAN PULUR-MİLLİYET GAZETESİ-18 EYLÜL 2005

‘BİZDEN’ OLANLAR

ÖZELLİKLE yabancı ülkelerde, başta Almanya'da, uzaktan gideni, ya da bir yerde oturanı, hatta Almanca konuşup alışveriş yapanı hemen tanır, "Bizden!" deriz.
Peki "bizden" olduğunu nasıl anlarız.
Elimize bir liste geçti, "Aaa, bu bizden!" diyebilmenin ipuçları...
Kime, kimlere, neye göre "Bizden!" diyebiliriz?
***
"KÂĞIT mendili kumaş mendil gibi buruşturup günlerce cebinde taşıyan" bizdendir.
"Rüzgârlı havalarda, küller uçmasın diye küllüğe su koyan" bizdendir.
"Gazetedeki bulmacayı başkalarına sora sora, sağdan sola, yukarıdan aşağı karalaya karalaya çözen" bizdendir.
"Nezle olunca, tuvalet kâğıdını uzun bir şerit yaparak burnunu silen" bizdendir.
***
"PAPAĞANLARA veya muhabbetkuşlarına ilk önce küfür öğretenler" bizdendir.
"Bir dükkâna girip onun bunun fiyatını sorduktan sonra, 'Abi araba beş dakika dursun, gelirim' deyip iki saat ortadan kaybolan" bizdendir.
"Önlüğünün cebinden çıkardığı kâğıt paraların içinde en eskisini, paçavra gibi olanını seçip müşteriye paranın üstü diye veren pazarcı" bizdendir.
"Kâğıt paranın ön yüzüne 'Tehlike anında arkayı çevir' diye yazan, arkasına da, 'Şimdi değil, salak!' gibi, yakası açılmadık espri yapan" bizdendir.
***
"İŞİNDE başarılı olan birini överken, 'Şerefsizin oğlu ne güzel yapmış. Herif puşt kardeşim, bu işleri bilir, helal olsun!' diyen" bizdendir.
"Dingildeyen bir masanın ayağına kâğıt sıkıştırıp dengeyi sağlayan ilk mucit" bizdendir.
"Sinemada veya televizyonda film seyrederken, oyunculara kopya veren, 'Sakın oraya gitme, seni vuracaklar!' ya da 'Kızım, becerecekler!' diye uyaran" bizdendir.
"Gazeteyi okumak dışında, kesekâğıdı yapan, cam silen, pikniklerin vazgeçilmez yemek örtüsü yapan" bizdendir.
"Arabasının arkasına 'Rahmetli de sollardı/Tek rakibim THY/Kıroyum ama para bende!' yazan da" bizdendir.
***
HER halükârda Allah'ın adını anan da bizdendir.
İşe başlamadan önce "İnşallah" der, işe başlarken "Bismillah" çeker, şaşırırsa, "Allah Allah" diye başını sallar, kendisine çok güvenirse, "Evvelallah" diye kabarır, azimli olduğunu, başaracağını göstermek için "Alimallah" çeker, bir işten vazgeçerse, "Eyvallah" der gider, garanti belgesi "Vallah, Billah" yemindir, kızarsa "Fesuphanallah", daha da kızarsa "Hasbinallah (Hasbetenlillah)", iş başarıyla biterse "Maşallah", beceremeyip batırırsa, "Hay Allah" diye hayıflananlar bizden değil de kimdendir?
***
ŞİMDİ bunlara bu şakalara kızıp, "Biz böyle miyiz?" diye öfkelenenler de bizdendir.
***
BİR pazar günü bu şakayı kaldıramayanlar varsa, Gani Müjde'nin deyimiyle, başka bir yerde dükkân açsınlar.
Lakin, onlar da bizdendir.

NAZMİ KAVASOĞLU- 21 TEMMUZ 2004

ARAMAYA DEVAM…


Birinci telefon zili çaldığında
telefonun başına dikilir;
Açmak için dördüncü zili
bekler.
Bir dükkana girer. Onun-bunun
fiyatını sorar. “Abi ekmek
beş dakika dursun, ben hemen
geliyorum” der;
Dört saat sonra gelir!
Yepyeni bir binanın camına beyaz
boyayla “Kiralıktır!” yazar.
Çorabının kirlenip-kirlenmediğini, çorabı burnuna götürüp,
birkaç dakika koklar.
Okul yıllığında kendisi hakkında, “Okulu kırıyordu. Hep
kopya çekerdi” yazılarını karısına gösterir ve övünür.
Karısı aksi bir şey söylerse;
“Kodu mu oturtur!”
Gazete bayiinin önüne park
yapar ve tüm gazeteleri okur.
Bayii ikaz edince;
“Yani … ne olmuş? Ne herifler
var ya …” deyip yola devam
eder.
Cebinden çıkardığı paraların
içinde en eskisini özenle arar.
Bulduktan sonra para üstü
olarak verir.
Gazeteyi aldıktan sonra, evinin
bir köşesinde biriktirir.
Kuş kafesinin altına sermek,
kışın sobayı tutuşturmak, çanak çömlek
sarmak için kullanır.
Trafikte ambulansın peşine
takılıp, sıkışıklıktan kurtulmayı,
uyanıklık sanır.
Kağıt paraların üstüne not alır.
Parayı harcadıktan sonra notlarını unutur.
Gece aşırı nemli ve sıcak olmasına rağmen, üzerine örtmese de, yorganını yanına alıp uyur.
Çocuğu yanlışlıkla elini kestiği
Veya düştüğü için ağladığında çocuğa bir güzel dayak atar.
★★★
Eminim ki bu kişiyi artık tanıdınız
Neee!?
Hala hatırlayamadınız m›?
Pes vallahi!..

HASAN PULUR-30 EKİM 2005

"BİZDEN OLANLAR!"


GEÇENLERDE kimin, kimlerin "Bizden" olduğunu nasıl anlayacağımızı örneklerle anlatmaya çalışmıştık.
Mesela "Kâğıt mendili kumaş mendil gibi buruşturup günlerce cebinde taşıyan" ya da "İşinde başarılı olan birini överken şerefsizin oğlu, ne güzel de yapmış!" diyen "bizdendir" gibi...
Bu örnekler okurlarımızdan gelenlerle çoğaldı, tabii biz de birkaç tane imal ettik...
Mesela "Hocanın vurduğu yerde gül biter" diyen "Dayak cennetten çıkmadır!" diye fetva veren, "Kızını dövmeyen dizini döver, oğlunu dövmeyen kesesini döver" diye çocuk yetiştirmenin ilk koşulunun bu olduğunu söyleyen, çocuğu "Şimdi kafanı kırarım, şimdi ayağımın altına alırım!" diye tehdit eden, sonra fakir fukara çocuklarına yapılan işkenceyi televizyonda görünce "Çocuklara vuran eller kırılsın!" diye bağıran da elbette bizdendir.
***
BAŞKA?
Akan soba borusunun altına, plastik yoğurt kabını bağlayanlar da bizdendir, bu yoğurt kaplarını saksı yerine kullanıp içinde çiçek yetiştiren de bizdendir.
Telefon çalar çalmaz, telefonun başına koşan, ama üç defa çalmadan açmayan da bizdendir.
Ütünün, radyonun, televizyonun prize sokulu fişinin kordonu sıyrılıp bakır tel ortaya çıkınca, çocukları elektrik çarpmasın diye kalın kâğıtla sarıp iplikle bağlayan da bizdendir.
Dişlerini, fındık, ceviz kıracağı, hatta gazoz kapağı açacağı gibi kullanan da bizdendir.
***
UÇAK havalandıktan sonra, alandaki uçaklar sinek gibi göründüğü zaman bile, kendisini uğurlamaya gelenlere el sallayan da bizdendir.
Kumaşın desenini çok beğendiği için, aldığı mobilyanın üzerini başka bir bezle örten de bizdendir.
Bir vidayı çıkarmak için, tornavida yerine bıçak kullanan, bu yüzden elini kesen de bizdendir.
Mutfak veya banyodaki fayanslara, terliğin topuğuyla ya da havan eliyle çivi çakan da bizdendir.
***
"KIRMIZI çizgilerimizi geçerseniz fena yaparız!" diyen, sonra eloğlu kırmızı mırmızı dinlemeden geçtiğinde gidişini seyreden siyasetçi bizdendir.
Ya da bir zamanlar Ankara'ya baş misafir olarak çağırdığı, cebine Türk pasaportu koyduğu Barzani'nin fotoğrafını, gazetelerde Başkan Bush'la peşmerge kıyafetinde görüp, "Bu adam da kim?" diye hayret eden, aynı hayretini Habur Sınır Kapısı'nın Irak tarafında Kürdistan bayrağını görünce, "Bu bayrak ne bayrağı?" diyen, şehit cenazeleri üçer beşer toprağa verilirken, "Sabrımızı taşırmayın!" diye kurusıkı atan siyasetçi de bizden değil midir?
Bu sıraladıklarımıza itiraz edip, "Bu kadarı da fazla!" diyen varsa, onlar da bizdendir.

NAZMİ KAVASOĞLU-28 TEMMUZ 2004

“O”NU MUTLAKA BULACAĞIM!..

Onu buluncaya kadar, aramayı sürdüreceğiz. İşte size kim olduğuna dair yeni ipuçları:
Taksi tuttuğunda şoförün yanına oturur. Eğer 3-4-kişiyseler taksi parasını önde oturan öder.
Kredi kartının işlevsel kısmı
zarar görmesin diye, selobant
yapıştırır
Yüzmeye gidip de suya işer;
“Suyu ısıtıyorum yaa, kocaman deniz, bir şey olmaz” der.
Kaldırımda değil, caddenin ortasında yürür. Yanından geçenarabaya da “iyi valla çiğneseydi bari”
diye tepki gösterir.
Bir turiste yol tarif ederken öyle
Bağırır ki; Mahalle ayağa kalkar.
Yazın, beyaz renkli Mercedes
marka otomobilin içini atlet giymiş
arkadaşlarıyla doldurur, hava atar. Alış-veriş merkezindeki güvenlik kamerasında saçlarını tarar.
Birini çağırmak için kapı zilini çalmak yerine, evin camına
Taş atar, cam kırılınca da; „S… camını” der.
Kürdanla dişini karıştırıp önce çıkarıp bakar, sonra tekrar ağzına koyar.
Yeme¤ini yedikten sonra, tatlı
yiyecekse, bulaşık çıkmasın diye,
çatalını ya da kaşığını güzelce
bir yalar, tatlısını afiyetle yer.
Ceket giyecekse, gözükmez
diye, gömleğini ütülemez. Kazağının altına giyecek ise,
gömleğin sadece yakalarını ütüler …
★★★
Eveet! şimdi tanıdınız onu!..
Hayret ki ne hayret; Demek
hala tanıyamadınız!
Ne yapmalıyım ki, şu aranan
insanı bulabilesiniz?
Bu günlük benden bu kadar.
“O”nu mutlaka bulacağım!..

NAZMİ KAVASOĞLU-4 AĞUSTOS 2004

“O”NU MUTLAKA BULACAĞIM!..


Artık sizin pek yabancınız
değil. Ama onu bir türlü çıkaramadınız değil mi?  Ben eminim; Böyle biri var.
Birlikte mutlaka bulacağız onu!
İşte aradığımız kişinin diğer özellikleri:
Ütü fişi, teyp fişi, televizyon
Fişinin bakır ucu dışarı çıktıysa,
mutlaka selobant ile yapıştırır.
Müşterisinden aldığı parayı
önce iki ucundan tutup, iki kere
gerer, sonra da güneşe doğru tutup,
sahte olup olmadığına bakar.
Eğer “O”, evde televizyon izlerse,
herkes, çoluk-çocuk onun
baktığı programı izlemek zorundadır.
Fayton, at arabası ve el tezgahına bisiklet kornası takan tek kişi “O” dur.
Evin bir odasında ampul patladığında yenisini almayıp, öbür
odanın ampulünü söküp, diğer
odaya takan da “O” dur.
Geçirdiği trafik kazasından
sonra kanlar içinde arabasından
çıktıktan sonra, çarpılmış arabasının haline hüngür hüngür ağlayan da “O“ dur.
Kırmızı ışıkta durduğunuz için
size ana-avrat küfürler savuran da “O“ dur.
Yemekte eti bıçakla değil, çatalın yanıyla kesmeye kalkan,
yemek sularını herkesin üstüne sıçratan da “O“dur.
Tamam mı?
Bilmecemizin sonuna geldik mi? Bildiniz mi?
Neee … Sizde yaani! Bu basit
kişiyi bir türlü bilemediniz

NAZMİ KAVASOĞLU-11 AĞUSTOS 2004

RÜYASINDA BİLE OKEY OYNAR!

Siz isteseniz de, istemeseniz
de “O”nu bulacağım!
İşte diğer bazı özellikleri:
★★★
Rüyasında bile okey oynar;
Yanında yatan karısını okey tahtası
sanıp gece boyunca karıştırır.
Her işi yaparım der; Hiç bir işi beceremez.
Avrupa!.. Avrupa duy sesimizi diye bağırır! Avrupa’dan ses gelmeyince,
“S........ Avrupasını” der.
Kolayını bulsa her yere telekulak koyup, insanları tehdit
ederek para kazanıp tatlı hayat sürmek ister.
Evindeki saksıların dibi aynı zamanda kül tablasıdır.
Dişlerini gazoz açacağı, fındık ve ceviz kıracağı olarak kullanır.
Aracının sinyal lambaları dururken, kolunu çıkarır, dönüyorum işareti yapar.
Yemeğin etini en sona bırakır.
Ambulans ile hasta kurtarmaya gider. Ambulansın kapısı açılmaz; hasta ölür!
İcat yaptım diye ortalığı velveleye verir; Netice FOS çıkar!
Soyguncuları, hortumcuları alkışlar; Onlar gibi olmak ister.
Benzin deposunu yanan mumla kontrol eder; Neticeye kader, der.
Sürüden ayrılanı kurt kapar; en iyisi koyunluktur, diye düşünür.
Başaran arkadaşlarının başarılarına sevineceğine, hep kulp takmaya çalışır.
Arabasının arkasına, hatırda
Kalıcı yazılar yazar;
Magandayım ama, para bende!
★★★
Anladım zaten “O”nu tanıdığınızı! Neee! Hala çıkaramadınız mı?
Oh olsun size! Bir hafta daha bekleyin öyleyse…

NAZMİ KAVASOĞLU-18 AĞUSTOS 2004

İŞTE YENİ İPUÇLARI!

İnadım  inat!
“O”nu bu-la-cağım!
Çakıcı bile yakalandı; Biz hala “O” nu bulamadık.
Diğer özelliklerinden örnekler şunlar:
“O” Avrupa Birliği sevdalısıdır;
Ama kokoreçsiz Avrupa benim neyime, der.
Niye ben, Avrupalı bana benzesin, der.
Dünya yansa, hasırı yanmaz zaten dünya bana düşman, diye düşünür.
Dingildeyen masanın ayağına kağıt sıkıştırır.
Dişlerinin arasından “viij viij” sesi çıkartır.
Film seyrederken oyuncular ile konuşur; Gitme, seni öldürecekler, der.
Kulağını örgü şişiyle karıştırır
Arabasına, öküz, köpek, horoz sesli korna taktırır.
Evlenirken, kornalar senfonisiile tüm şehri ayağa kaldırır.
Denize elbiseli girer, üstsüzler ile resim çektirir.
Plastik yoğurt kabını, saksı yapar.
Ben başaramadıysam, kimse “‹inşalallah” başaramasın, der.
Yalandan kim ölmüş, diye düşünür
★★★
“O”nu bulmak için, benim gibi
008 zor bulursunuz siz!
Tabi şimdi tanıdınız, değil mi?
Hala … ıhhh mı?
Ne yaparsanız, yapın!
inadım inat,


habervaktim.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.