İşte Meselenin İç Yüzü

İşte Meselenin İç Yüzü
Yeni Asya'dan Şükrü Bulut, son dönemde Orta Doğu ülkeleri ve sınırlarımızda yaşanan olaylarla ilgili çok çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Tüm bildiklerinizi unutun; işte meselenin özü:
İşte Şükrü Bulut'un "İngilizlerle, Fransızlar IŞİD’le savaşmaya değil, cinayetlerini örtmeye koşuyorlar..." başlıklı o yazısı şöyle:
 
Şam-ı Şerif’in dünyamızın en önemli merkezlerinden biri olduğunu, hadis-i şeriflere dayanarak yıllardır söylemeye devam ediyoruz.

Dünya filolarının Sair Dağlarının eteklerine doğru demirlemeleri de bunun göstergesi olmalı... Denizden ve havadan Suriye semalarında uçuşan binlerce tayyare de fikrimize kuvvet veriyor.

Şam-ı Şerif’in bir rüvanş alanı olacağını söyleyenler kadar, bir netice olduğunu iddia edenler de konuşuyorlar. Dünya devlerinin ısıttığı Doğu Akdeniz’de Üçüncü Dünya Savaşının kopacağını bekleyenlerin de olduğunu biliyorsunuz. Zahiren fırkateynler, filolar, muhripler ve donanmalar devletlerin ve milletlerin bayraklarını çekerek yanaşmışlar Peygamberler Diyarının sahillerine... Esasta ise bu bayrakların altına saklanmış sınıfların ve menfaat gruplarının mahiyetini bilenler, bu gövde gösterisinin arkasına saklanmış asıl manaya dikkatimizi çekiyorlar... Yüzlerce Batılı politikacı, dünya devlerinin kendisiyle mücadeleye giriştiği IŞİD’in bir Avrupa ve Amerikan yapımı olduğunu medyada ve meclislerde konuşmaya henüz  başladılar. Rakka  Çölü’ndeki bedevîlerden Batı teknolojisinin savunma ve savaş harikası aletlerini kullanmasını bekleyenler, ahmak sayılmazlar mı? Yani Amerikan, İngiliz, Fransız, Rus, Türk ve Alman ordusunun üstün silâhlarla karşı koyduğu gücün bu topraklara, bu çöllere, Araplara veya bölgeye ait olduğunu iddia edenler, ancak şeytanlara maskara olurlar. IŞİD örgütünün vitrininde bulunan Asya kökenli teröristlerin; bilhassa Amerikan ve İngiliz uzmanlarınca Ebu Gurayp, El Bucca ve Guantanamo’da yetiştirildiğine dair, internet medyasında çokça bilgilere ulaşıyoruz. Doğruluğunu yanlışlığını zaman tesbit edecek. Paris’te polis eğitim poligonunda silâh atış talimi gören Avrupalı teröristlerin haberlerini de gazetelerden okuduk. Kanada ve İngiltere istihbaratlarının yardımıyla Londra’dan Rakka’ya ulaştırılan genç kızların hikâyeleri de yansıdı... Medyadan duyduklarımızın, buzulun görünen tepeciğinden ibaret olduğunu, yavaş yavaş öğreniyoruz. Yani hakperest Avrupalı gazetecilerin ifadesiyle, IŞİD yapılanmasının esas mimarları, Batıdaki barış karşıtı Troçkist neoconlar ve şahin liberallerdi. Onların kendi devletlerinin bayrakları ve flamaları altında; Kabil, Bağdat, Şam, Kuzey Afrika, Taiz ve Nijer’de kurdukları kirli tezgâhların açığa çıkma tehlikesi belirince, bilmecburiye devlet olarak cinayetlerini örtmek üzere bölgeye koşuyorlar...

ANLAŞILMAYAN BÜYÜK SIR…

BM’de Putin, John Kerry’ye; dünyayı Özgür Suriye Ordusu yalanıyla neden kandırdığını sormuş,  ama cevap alamamıştı. Ardından buharlaşan silâhlı muhalif grupların ve onlara gönderdikleri on binlerce ton silâh ve malzemenin nereye gittiğini sordu... Yine peşmergeler gibi onlarca silâhlı grubu eğitmek üzere Batıdan gelen ve sayıları bine ulaşan uzmanları sordu... Cevapsız kalan sorular yalnızca Putin’inkiler değil… Efkâr-ı âmme adına her gün yüzlerce soru medyada cevapsız kalıyor. Başta Amerika olmak üzere, bölgeye IŞİD’le mücadele etmek üzere gelen ittifakın üzerinden iki sene geçiyor. IŞİD ile mücadeleye bedel, neocon askerlerin kontrolündeki bu ittifakın teröre silâh dağıttığını, kendi yetkilileri açıkladılar. Bütün bu kirli tezgâhların ve teröre sağlanan servislerin açığa çıkmasından korkan neoconlar, meseleyi devlet ve millet meselesi yaparak, hükümetlerini cinayetlerinin üstünü örtmek üzere bölgeye acilen çağırdılar. Cinayetleri, devlet ve milletlerin meclis ve demokratik kurumlarından gizlice işleyenler, faturayı İngiltere’ye, Fransa’ya ve Amerika’ya yazmaya kalkışıyorlar.

Bize göre, yine bu merkezlerin tezgâhıyla Rus jetinin düşürülüp pilotun öldürülmesinin arkasındaki  esas saik, söz konusu Troçkist yapılanmanın Arap Baharı veya BOP çerçevesinde dünyada işlediği günahları örtme kaygısı.

CİNAYETİ GİZLEMEK İŞLEMEKTEN DAHA PAHALI…

Diplomatların, bir kısım siyasetçilerin ve istihbaratların zehirli üflemeleriyle oluşan global dezenformasyonun cesametini gördükçe dehşete düşmemek elde değil. Yalnızca şu Arap Baharı süresince meydana gelmiş olaylarla tenakuz teşkil eden haberleri önünüze alın ve sessizce yalnızca bir saat düşünün.

 Milyonlara varan insanların yalanlar, grup menfaatleri, haris siyaset ve diplomasi oyunları uğruna boşu boşuna katledildiklerini, vicdanınız sızlayarak seyredeceksiniz: Demokrasi, hürriyet, millî menfaat ve medeniyet gibi kirletilmiş onlarca kelime neoconların elinde zıt anlamlarıyla kullanıyor bugün. İngiltere ve Fransa, neoconlarına mahkûm Suriye’ye geliyorlar. Bu kadar masrafları, onlar adına İslâm âleminde şenî cinayetleri hasis menfaatleri uğruna işleyen neocon ve şahin liberaller için yapmak zorunda kalıyorlar. Onların IŞİD’le mücadele diye bir dertleri yok gibi.. Suç unsurlarını ve aletlerini ortadan kaldırma telâşını, İngiliz ve Fransız diplomatlarının yüzlerine dikkatlice bakarsanız anlarsınız. Yeter ki Paris ve Londra adına İslâm âleminde işlenen cinayetler açığa çıkmasın.. Zira bugün artık dün gibi değil. Bazen de, cinayet mahallerine keşif için gelecek bilirkişiye, o mahalleri bombalayarak yardım etmek için... Yoksa  iki seneyi geçkindir üstün silâhlarla savaşan ordular, bir terör örgütünün hakkından gelemezler miydi?

Şükrü Bulut / Yeni Asya

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum