Yeni Şafak'ta şok hendekçi akademisyen yazısı

Yeni Şafak'ta şok hendekçi akademisyen yazısı
Hükümet'in "akillerinden" Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu, hendekçi akademisyenlerin tutuklanmasına tepki gösterip "Bu gidiş gidiş değil" diye yazdı.

Bildiri yayınlayıp "devletin Kürt halkını katlettiğini" ileri süren, PKK'ya ise tek laf etmeyen hendekçi akademisyenlerin tutuklanmasına çok ilginç bir yerden de tepki geldi; AK Parti iktidarına en yakın gazetelerden Yeni Şafak'ta bir köşeden.

Yeni Şafak'ın ve Hükümet'in baş üstünde tutup "akil" bile atadığı liberal yazarlardan Ali Bayramoğlu, 3 hendekçi akademisyenin tutuklanması konusunda iktidara tepki gösterip "Bu gidiş, gidiş değildir..." diye yazdı.

Bayramoğlu yazısında PKK teröründen bahsetmeksizin, yine "Kürt meselesi"nden söz ederek "Kürt meselesi böyle çözülebilecek midir?" sorusunu yöneltti.

Bayramoğlu'nun yazısının ilgili bölümü aynen şöyle:

"Üç öğretim üyesi “malum bildiri”nin imzacısı oldukları, imza yoluyla“terör örgütü propagandası” yaptıkları iddiasıyla tutuklandı. Malum metni tüm ülke biliyor. İmzalayanların bile daha sonra kuşku duydukları, soru sordukları ölçüsüz bir metindi. Kendi adıma 15 Ocak'ta şunları yazmıştım: “İçerik ve üslup itibariyle benim gözümde bu bildirinin, özellikle bir bölümü nedeniyle hiçbir meşruiyeti bulunmuyor. Bu bölüm, metnin, Türkiye'yi “sivil halka yönelik kasıtlı katliam politikaları” izlemekle suçlayan bölümüdür.” Ancak tepkilerin ölçülü olması gerektiğine işaret ederek o yazıya şu satırları da eklemiştim: “Demokratik düzenlerde yanlış, ölçüsüz, hakikat dışı olsa bile, insanların fikir beyan etme, bunlar üzerinden muhalefet yapma özgürlükleri vardır.”

Şimdi metne tepki verme evresini geçtik, (yeni bir “kod” beklemeye dahi gerek kalmadan) tutuklama aşamasına geldik...

Evet metin kötü. Metin dili devlet ve örgütü eşitliyor ve bu yanlış. Bir isyan karşısında devletin aldığı güvenlik tedbirlerini katliam politikası olarak tanımlıyor ve bu da kabul edilemez.

Bu durumda size düşen ise bunu yazmak, söylemek, teşhir etmektir.

Bu metin ile canlı bomba arasında bağ kurmak ise başka aşamaya geçişi ifade eder.

Soru şudur: Yanlış, eksik, taraflı düşünceler, sonuç olarak düşünce ve tepkiler, nasıl oluyor da, sahiplerini terörist kılıyor? Siyasi mantık yürütme dışında hangi kanıtlarla bir bildiri terör eylemi sayılabiliyor?

Üç akademisyenle ilgili tutuklama kararı, PKK'nın açıklamaları ile bildiri arasındaki benzerlikten söz ediyor, niyet okuyor ve söze keyfi sınır getiriyor.

Bu, “ya bizden siniz ya olanlardan, arası yoktur” tarzı bir söylemin adli uygulamadaki karşılığı mıdır?

Böyle bir şey olabilir mi?

Oldu diyelim.

Ne yapılacaktır? Resmi bakış dışındaki her fikir adli takibata uğrayacak ya da suskunluğa mı itilecektir?

Diyelim ki bu da oldu.

Şiddet ve terör böyle bitirilebilecek midir? Kürt meselesi böyle çözülebilecek midir?

Günlerdir terör eylemlerinin sorumlusu olarak, eylemi yapanları değil, soru soran, farklı bakanları suçlayan bir iklim soluyoruz.

Bu gidiş, gidiş değildir..."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
13 Yorum