Tarihe sığmayan destan: Çanakkale

Tarihe sığmayan destan: Çanakkale
Bütün güçleriyle Çanakkale Boğazı'na yüklenmiş, yüzen kaleleriyle Türk siperlerini ateş altına alan itilaf devletlerine karşı Seyit Onbaşı ile, Nusrat mayın gemisiyle özdeşleşen Mehmetçik'in mücadelesidir Çanakkale...

İtilaf Devletleri, müttefikleri Rusya'ya yardım götürmek ve İstanbul'u işgal etmek amacıyla Gelibolu kıyılarına yaklaştıklarında unuttukları bir şey vardı: Şehadet şerbetini içmek isteyen yüz binlerce Osmanlı neferi! Seyit Onbaşı, Nusrat mayın gemisi ve daha nice unsurla müdafaa edilen Çanakkale, Osmanlı Devleti bitti demeden bitmeyeceğinin göstergesiydi.

Sanayi Devrimi’nden sonraki süreçte, Almanya ve İngiltere arasındaki hammadde ve sömürge yarışı hız kazanmış, bu iki devlet dünya hakimiyeti fikrine bürünmüştü. İngiltere, geçmiş dönemlerde 114 yıl boyunca aktif savaşta bulunduğu Fransa ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitmiş ve sömürge paylaşımı vaad etmişti.

Her savaş gibi, 1. Dünya Savaşı’nın da asıl amaç dışında, görünen bir sebebi yaratılmalıydı. Avusturya-Macaristan veliahtının bir Sırp tarafından suikaste uğraması, dünyanın gördüğü ilk cihan harbinin başlangıç kıvılcımı olarak kullanıldı.

Savaşın başlarında İngiltere yanına Fransa’yı, Almanya ise hanedan bakımından akraba oldukları Avusturya-Macaristan Devleti’ni yanınaçekmeyi başarmıştı. 19. Yüzyılın başlarından itibaren güç kazanan, fakat kazandığı güç kadar da yönetim krizi yaşayan Rus Çarlığı, İngiltere’nin kendine doğuda bir müttefik arayışını sonlandırmış ve Rusya’da İngiltere ve Fransa, yani İtilaf Devletleri yanında savaşa dahil olmuştu.

Alman savaş planı (Schlieffen Planı), ilk adımda Batı Cephesi’nde kısa sürede Fransız-İngiliz kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması, ikinci adımda ise tüm kuvvetlerin Doğu’ya kaydırılarak Rusya’nın savaş dışı bırakılması esasına dayanıyordu. Ancak bu plan başarısız olunca, Almanya savaşı geniş alana yayarak, kendi müdahil olduğu bölgelerdeki yoğunluğu azaltma planını devreye soktu.

OSMANLI DEVLETİ’NİN SAVAŞA DAHİL OLUŞU

Osmanlı Devleti, savaşın başlarında tarafsızlığını ilan etmişti. Enver Paşa, savaşın Almanya lehine sonuçlanacağını düşünmekte, bu konuda diğer İttihatçı subaylara baskı yapmaktaydı. İstediği sonuca ulaşan Enver Paşa, Almanya ile gizli bir anlaşma imzalamış ve savaşa gizliden dahil olmuştu. Devletin henüz böyle bir savaşa hazır olmaması, savaşa dahil olduğunun ilk başlarda gizli kalması gerekliliğini doğurmuştu. Ta ki Goben ve Breslav gemileri Osmanlı Devleti’ne sığınana kadar...

5ead5f92022524e8f43020dfe7ebeb06_canakkale-cephesi-frontjpg_610x375.jpeg

Goben ve Breslav isimli iki Alman gemisi, Rusya ile yaptıkları mücadeleden kaçarak, Osmanlı’ya sığındı. Bu gemileri kendi himayesine alıp, Yavuz ve Midilli ismini veren Osmanlı, bu hamlesiyle müttefiki Almanya’nın gemilerini koruma görevi üstlenmişti. Fakat bu iki gemi, bir gece vakti Rus topraklarına top atışı yapınca, Rusya Osmanlı’ya savaş ilan etti ve devlet henüz tam olarak hazırlanamadan savaşa girmiş oldu.

ÇANAKKALE CEPHESİ’NİN AÇILMASI

Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baskı yapamamaktaydı. Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla İngiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu. Fransa ve İngiltere, bu desteği ulaştırmanın tek yolunun Osmanlı Devleti’nin denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazları olduğunua karar vererek, hazırladıkları donanma kuvvetini Osmanlı toprakları üzerine gönderdiler. Böylelikle savaşın en kritik cephelerinden biri olan Çanakkale Cephesi açılmış oldu.

7fae461d9de18d55a49a4ebabb009f9b_1jpg.jpeg

DENİZ HAREKATI

İtilaf Devletleri’nin deniz harekatı 19 Şubat 1915’te başladı. 13 Mart 1915’e kadar düşman gemileri tabyaları top ateşine tuttu, mayın tarama gemileri olabildiğince yol açtı. Bir ay boyunca yapılan binlerce mermi atışının ardından çok da büyük bir gelişme elde edilememişti.

18 Mart’a kadar geçen bu dönemde boğazın girişinde bulunan Rumeli yakasındaki Seddülbahir ve Ertuğrul tabyaları ile, Anadolu yakasındaki Kumkale ve Orhaniye tabyaları tahrip edilmişti. Boğaza giriş kapıları aralanmış ama hala ilerde olacaklar belirsizdi.

17 Mart 1915’te Amiral Carden’in yerine Amiral De Robeck’in atanmasıyla 18 Mart da gerçekleşecek plan uygulamaya konuluyordu.

Plana göre; 18 Mart sabahı 3 deniz tümeninden oluşan düşman filosu boğazda belirdi. Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemileri ve Inflexible muharebe kruvazöründe oluşan 1. Tümen, saat 10:30’da boğazdan içeri girdi. Filonun önündeki muhripler savaş alanını tanıyorlardı. Planlanan noktaya ulaşıldığında Queen Elizabeth’in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, Lord Nelson’un hedefi Namazgah Tabyası, İnflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyası idi. “A Savaş Hattı” olarak adlandırılan bu plan 11.30’da uygulanmaya başlandı ve 11.30’da merkez tabyalarına ateş başladı.

116aec032a6c222a4f1ad6004a763de3_7jpg.jpeg

OCEAN’I DENİZE GÖMEN ADAM: SEYİT ONBAŞI

Nusret mayın gemisinin döktüğü mayınlar, bu saldırıların bir kısmını püskürtmeyi başarmıştı fakat yapılan atışlar sebebiyle tabyada bulunan topun mermi kaldıran vinci parçalanmış ve tabyanın düştüğü düşünülmeye başlamıştı. Ta ki Seyit Onbaşı sahneye çıkana kadar...

Seyit Onbaşı 215 kilogram ağırlığındaki top mermilerini sırtlayarak top kundağına yerleştirdi. Seyit Ali, ilk iki atışta Ocean'a hafif bazı hasarlar verdiyse de, üçüncü atışında Fransız zırhlısı Ocean'a ağır yara verdi. Atılan mermi geminin su kesiminin biraz altına isabet ederek geminin anında yan yatmasına neden oldu, daha sonra Nusret mayın gemisi'nin döktüğü mayınlardan birine çarptı. Ocean' da bu yaradan kısa bir süre sonra alabora olarak battı. Bu yüzden komutan ona onbaşılık görevini verdi.
 

ec794b68ae415c2e103ee25fbd7d5308_canakkale-cephesi-front-3jpg.jpeg

KARA HAREKATI

- Kumkale Muharebeleri

İtilaf Devletleri tarafından bir aldatma stratejisi olarak düşünülen Kumkale çıkartması, Fransız birliklerinin mağlubiyeti ile sonuçlanmıştır. Savunma hatlarımızın, Fransız birliklerini geri püskürtmesi sonucunda Kumkale Kara Cephesi kapanmıştır.

- Seddülbahir Muharebeleri

Gelibolu yarım adasının kilit noktalarından biri olan ve stratejik olarak büyük bir öneme sahip Alçıtepe mevkiini ele geçirmeyi planlayan İtilaf Devletleri, Seddülbahir adı verilen bölgede beş ayrı yerden kara çıkartması yapmıştır.

Seddülbahir savunmasında görev alan 26. Alay 3. Tabur askerleri, 25 Nisan 1915 günü çıkartma kuvvetlerini geri püskürtmeyi başarmış ve Alçıtepe mevkiini korumuştur. Karşılıklı muharebe şeklinde 13 Temmuz tarihine kadar süren savaş, bir yerden sonra cephe muharebesine dönmüş ve bu şekilde 8.5 ay kadar daha sürmüştür. Bu süre zarfında sadece 5.5 kilometrekarelik yer işgal edebilen İtilaf Devletleri, 9 Ocak 1916 tarihinde Seddülbahir cephesinden geri çekilmiştir.

- Arıburnu Muharebeleri

Arıburnu muharebeleri, İngilizlerin nasıl bir sömürgecilik anlayışı izlediğinin en büyük kanıtlarından biridir. Yeni Zelandalılar ve Avusturalyalılardan oluşan Anzak birlikleri, Müslüman oldukları göz ardı edilerek İngilizler tarafından cepheye sürüklenmiş ve birliklerimizle karşı karşıya getirilmiştir.

27. Alay 2.Tabur 82.Bölük askerleri, kendilerinden katlarca büyük olan Anzak askerlerine karşı eşi benzeri görülmemiş bir müdafaa ortaya koyarak askerleri geri püskürttüler.

Ancak 27. Alay'ın sağ tarafında bulunan ve Conkbayırı-Kocaçimen Tepesi'nin oluşturduğu arazi tehlikeli bir biçimde boş kalmıştır. Böyle bir kritik anda 19'ncu Tümen Komutanı Mustafa Kemal Paşa, tehlikeyi sezerek Arıburnu bölgesine müdahale kararı almış ve Anzak birliklerini geri püskürtmüştür.

- Anafartalar ve Conkbayırı Muharebeleri

3.5 ay boyunca hedefine ulaşamayan İtilaf Devletleri, Anafartalar’a büyük bir çıkarma gerçekleştirerek direnişimizi kırmayı ve Gelibolu yarım adasını ele geçirmeyi planladılar. Vaziyetin ciddiyeti nedeniyle 7'nci ve 12'nci Tümenler bölgeye sevk edilmiş böylece Anafartalar Grubu Komutanlığı kurulmuştur. Mustafa Kemal Paşa, Anafartalar Grubu Komutanlığına atanmıştır.

Mustafa Kemal Paşa, 9 Ağustos sabahı taarruzu başlatmış, aynı gün İngilizler de taarruza karar vermişlerse de başarısız olmuşlardır.

21 Ağustos 1915'te tekrar taarruza başlayan İngilizler, ilerlemek istedikleri tepelere ulaşamadılar ve güney kanadına doğru geçmeye başladılar. Bu kesimde Türk cephe hattının geri itmeyi başaran İngilizlerin ilerleyişi, Mustafa Kemal Paşa’nın “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!” diyerek 11'nci Süvari Alayını taarruza sevk etmesiyle durdurulmuştur. İtilaf Kuvvetleri, karşılarında şehit olmak için savaşan askerlerimizi görünce neye uğradığını şaşırmış ve ağır kayıplar vererek mevzilerine geri çekilmek zorunda kalmışlardır.

İTİLAF DEVLETLERİ GELİBOLU’YU TERK ETTİ

Bu savaşı artık kazanamayacaklarını anlayan İtilaf Kuvvetleri, bir gece vakti sessiz sedasız Gelibolu’dan ayrılmaya başlamışlardır. Ellerindeki dönemin üstün teknolojisi top ve tüfeğin yeterli olacağını düşünen İtilaf Kuvvetleri, şehitlik mertebesine erişmek için savaşan atalarımızın yürekleri karşısında bozguna uğrayarak evlerine geri döndüler…

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum