Gezi'nin hacker'ına Bharara kalkanı
Dünya, ABD merkezli vakıflar tarafından finanse edilerek hazırlanan Panama Belgeleri’ni konuşurken, Türkiye kamuoyunda dikkatlerden kaçan önemli bir detay su yüzüne taşındı.
Yusuf Özhan, Gezi olayları sırasında Türkiye’deki kamu sitelerine yönelik gerçekleştirilen siber saldırıların Savcı Preet Bharara'nın FBI adına yönettiği Sabu lakaplı muhbirinin yönetiminde gerçekleştirildiğini açıkladı.
Özhan, Sabu'nun FBI’la yürüttüğü bu üstün işbirliği gerekçesiyle de Savcı Preet Bharara'nın bizzat kaleme aldığı iddianame neticesinde 2014'te serbest bırakılarak ödüllendirildiğini söyledi.
O dönemde dünyanın en tehlikeli hacker'ları arasında kabul edilen Sabu özgür kalırken ele geçirilen çok sayıda hacker ve gazeteci de tutuklanmıştı.
Gezi olaylarını abartılı şekilde veren ABD basının sırrı da Sabu davasında yaşanan vedikkatlerden kaçan bu detay ile gün yüzüne çıktı.
Savcı Preet Bharara, ABD’nin Florida eyaletinde gözaltına alınan Rıza Sarraf’ın iddianamesini hazırlayan savcı olarak kamuoyunda gündeme gelmişti.
FBI'DAN TÜRKİYE'DE GEZİ DEVRİMİ
Daha önce ABD merkezli bir haber sitesinin yayınladığı mahkeme kayıtlarıyla Savcı Preet Bharara'nın FBI adına yönettiği Sabu lakaplı Xavier Monsegur'un nasıl muhbirleştirildiğinin detayları ortaya çıkmıştı.
Savcı Bharara'nın FBI adına yönettiği Sabu'nun Gezi olayları sırasında Anonymous'ın bir numaralı ismi Jeremy Hammond'a ulaşarak Türkiye'ye saldırı talimatları verdiğini, Redhack grubuyla temasa geçerek bu bilgileri Redhack yetkililerine teslim ettiğini gösteren onlarca delil mahkeme kayıtlarına yansımıştı.
FBI muhbiri Sabu’nun dünyanın en tehlikeli hacker’lar listesinde ilk sırada gelen Hammond’ı Redhack hesabına çalıştırıp onlarca siber suç işletmeyi başardığı anlaşıldı.
Gezi olayları sırasında düzenlenen siber saldırıların ilk olarak Redhack adlı sözde hacker grubu tarafından gerçekleştirildiği açıklanmış ancak 2014'te Hammond davasına ilişkin belgelerin ABD basınında yer almasıyla gerçeğin böyle olmadığı görülmüştü.
Savcı Bharara'nın FBI adına yönettiği Sabu'nun dünyanın önde gelen hacker'larına Türkiye'de siber suç talimatları vererek elde edilen bilgileri Redhack aracılığıyla "Gezi devrimine" kamuoyu yaratmaya çalıştığı ortaya çıktı.
O günlerde ABD basının Gezi olaylarına karşı takındığı sıradışı tutumun da bununla ilişkili olduğu anlaşıldı.
FBI MUHBİRİ, POLİS MUHBİRİNE KARŞI
Mahkeme kayıtlarına giren belgelerde Savcı Bharara'nın FBI adına yönettiği Monsegur’un Redhack üyeleriyla kurduğu iletişim çerçevesinde Hammond’a baskı uyguladığı, Redhack temsilcilerine daha fazla veri sağlanmasını istediği dikkat çekmişti.
Fakat bugün FBI muhbiri Monsegur ve Anonymous üyesi Hammond ile değişik zamanlarda temasa geçen Redhack yetkililerinin hala gerçekte kimler olduğu bilinmiyor.
Zira 30 Aralık 2013’te Redhack sözcüsü olduğunu iddia eden bir kişinin “Ben hacker değil polis muhbiriyim” diyerek “görevini” bıraktığını açıklaması hala akıllarda birçok soru işareti uyandırıyor.
AYNI HAKİM... FARKLI KARAR
Savcı Bharara, FBI adına yönettiği Xavier Monsegur'a olan borcunu 27 Mayıs 2014’te ödedi. Bharara, Monsegur ve Hammond davalarına bakan Hakim Loretta Preska'ya sunduğu iddianame ile FBI muhbirinin sergilediği “üstün işbirliği”ni anlattı ve hakkındaki suçlamaların düşürülmesini sağlayarak muhbiri özgürlüğüne kavuşturdu.
Monsegur'un yönetiminde Gezi olayları sırasında Türkiye'ye siber saldırılar düzenleyerek bilgileri Redhack ile paylaşayan Jeremy Hammond’ı ise 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Uzmanlar, Amerikan hükümetinin savcılar ve hukukçular eliyle yürüttüğü bu tip örtülü operasyonlarda hedefte yer alan isimlere muhbirler tarafından suç işlettirilmesinin diplomatik sonuçlarının ağır olabileceğini açıklamıştı.
FBI, SABU'YU NASIL MUHBİRLEŞTİRDİ?
Wikileaks skandalının engellenmesi için 2011'de harekete geçen ABD hükümeti, Wikileaks lideri Julian Assange’ın en yakınındaki isimlerden yola çıkarak kuruluşun kamuyoundajş pozitif itibarını yok etmeyi amaçladı.
Bunun için Assange’ın yanında yer alan ve 20 yıl hapisi istenen Sabu lakaplı Xavier Monsegur isimli hacker hedef seçildi ve 7 Haziran 2011’de de New York’un Manhattan bölgesinde kaldığı dairede kıskıvrak yakalandı.
FBI, Monsegur’a tek bir şart sunmuştu: “Ya bizim adımıza çalış ve Wikileaks’in ardındaki tüm isimlerin cezalandırılmaları için delil oluştur ya da hayatının sonuna kadar hapiste kal.”
Monsegur, bu teklifi çok geçmeden kabul etti. ABD'li Savcı Preet Bharara'nın FBI adına yönetiminde Wikileaks adına çalışan isimlerin peşine düştü.
Monsegur, ilk olrak FBI tarafından dünyanın en tehlikeli siber korsanı olarak aranan Anonymousüyesi Jeremy Hammond’ı devşirdi.
Hammond, Savcı Bharara'nın yönettiği Monsegur'dan aldığı talimatları bir bir uyguladı. Önce ABD'li özel istihbarat şirketi Stratfor hack'lendi. Ardından aralarında Türkiye'deki kamu sitelerinin de yer aldığı yüzlerce siteye siber saldırı gerçekleştirerek bu bilgiler Wikileaks ve Redhack gibi gruplarla paylaşılarak kamuoyu oluşturuldu.
Wikileaks, ABD'li Savcı Preet Bharara kontrolünde ilerleyen bir yapı haline dönüşerek “kamuoyu faydası” güden bir sivil toplum örgütü olmaktan çıktı. Özel şirketleri ve yabancı devletlere ait kamu varlıklarını sabote etmeyi amaçlayan "kriminal bir örgüt" haline getirildi. Arkasında ise FBI adına süreci yöneten bir ABD'li savcı vardı.
Bugün ABD’li gazeteci Barret Brown’ın da dahil olduğu onlarca kişi haklarında açılan davalar sonucunda hapse gönderildi. Birçok gazeteci ve hacker ise hala aranıyor.
Star
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.