'Bana gıcık oluyorlar'

'Bana gıcık oluyorlar'
İş hayatıyla olduğu kadar özel yaşamıyla da sürekli gündemde olan Ağaoğlu,“Elitist geçinen 8-10 bin kişi kıskançlıklarından bana saldırıyor" dedi.

Ali Ağaoğlu Türkiye’nin en çok tartışılan isimlerinden biri. . Özellikle eşleri ile ilgili açıklamaları nedeniyle eleştirilen iş adamı, “Elitist geçinen 8-10 bin kişi kıskançlıklarından bana saldırıyor. Ailem benim için önemlidir”diyor

Röportaj fikri spontane gelişti. Pazartesi Haliç Kongre Merkezi'nde, gazetemiz tarafından düzenlenen Konut Kurultayı'nda karşılaştık Ali Ağa ile. "Ağam bi selfi çektirelim mi" diyenden geçilmiyor... "50 doların varsa niye olmasın.." Gençlerden biri, "Ben senin resmini çektim, bana sen ver 50 doları..." Ağa yapıştırıyor meşhur cevabını: "Ben versem bin dolar veririm. Fakir miyim ki 50 dolar vereyim..." Her cümlesinde espri, ironi, hiciv var. Ciddi işleri bile esprili, hatta küfürle karışık anlatıyor. "Atlıyorum üstü açık Rolls Royce'uma, Gazi Mahallesi'ne, Mustafa Kemal'e, arsa bakmaya gidiyorum" diyor. "İstersen gel beraber çıkıp Rolls Royce'umla gezelim Boğaz'da..." diyor bana. Çarşamba için sözleşiyoruz.

8-10 BİN ELİTİST BANA GICIK OLUYOR

Onu hepiniz tanıyorsunuz. O kadar medyatik ki. Son on yıldır inşaat alanında yaptığı spekülatif ticari faaliyetlerin yanında, özel hayatıyla da hiç gündemden düşmedi. Yaşça kendisinden çok genç eşleri, sosyal medyadaki, "Fakir miyim ki..." diye başlayan olaylı paylaşımları. Ali Ağa'nın, abartılar üzerine kurulu bir yaşam tarzı var. Ortaköy'de, dünyanın en güzel manzarasına sahip muhteşem malikanesinde kahvaltı yapıyoruz beraber. Birinci, ikinci, ortanca, sonuncu eşlerini konuşuyoruz. Üstü açık Rolls Royce'una atlayıp, Boğaz'da turluyoruz, beraber 'arsa bakmaya' gidiyoruz... Öncelikle şunu vurgulamalıyım. Aslında ilgimi çekmeyen ama bir o kadar gıcık olduğum bir tipti. Bunu kendisine de söyledim, "Daha önce size gıcık oluyordum" dedim. Ama 17-25 Aralık'taki hain komplo karşısında dik duran az sayıda kişiden biri olması, ona karşı olan tüm olumsuz fikirleri, ön yargıları silip süpürmüştü.

KIRMIZI NOKTALI SOHBET

Boğaziçi Köprüsü'nün Ortaköy ayağındaki koruluk alan... Alarko Holding tabelasının altından geçip yukarı kıvrılıyoruz. Ali Ağaoğlu, yardımcılarıyla birlikte kapıda karşılıyor bizi. Oturur oturmaz teybi açmak için izin istiyorum. "Aç aç, saklayacak bir şeyim yok. Bende her şey açık, şeffaf" diyor. Yazarken tıraşlamak zorunda kaldığım, bol kırmızı noktalı söyleşimiz başlıyor. Hayat hikayesi çok meşhur malum Ali Bey'in. Burada şimdi uzun uzun anlatıp kafanızı şişirmeyeyim. Oflu bir müteahhit babanın 4 çocuğundan biri. Lise sondan terk, falan... Aslında, hafta sonu insanları biraz gülümsetecek geyik bir sohbet arzuluyorum ama sohbet otomatikman Zekeriya Öz ve Fetullah Gülen örgütüne doğru yöneliyor; "Beni Zekeriya (Öz) bile korkutamadı be" diyor.

- Fetullahçılarla 17 Aralık öncesi aranız nasıldı. Himmet vermiyor muydunuz yani?
- 2013 Türkçe Olimpiyatları'na sponsor oldum. Türkçe öğrettikleri çocuklarla görüştüm. O çocuklar yarın bir gün o ülkenin başbakanı, bakanı olacak belli ki. Güzel ve zekice tasarlanmış bir proje. Çok güzel, milli bir proje olduğunu düşünüyoruz ya. Zannediyoruz ki projenin arkasında bizim devletimiz var. Cumhurbaşkanı'nın (Erdoğan) yanındaydım açılış konuşmasında. Ama ben o zaman bir şeyleri fark ettim orada. Bir şarkı çalındı Atatürk Olimpiyat Stadı'nda. "Böbürlenme padişahım. Senden büyük Allah var" diye... Bunların Erdoğan'la bir sorunu olduğundan şüphelenmiştim. Samimi değillerdi.

- Benim en çok takıldığım nokta, sizin gözaltına alınmanız. Siz adamı (Zekeriya Öz) jest yapıp tatile göndermişsiniz üç ay önce. Adam sizin parasını ödediğiniz şezlongda uzanmış güneşleniyor. Kendisine bağlı polisler aynı saatlerde İstanbul'da sizinle ilgili operasyon yapıyor.
- Aynen... Daha garip olan, kaldığım nezaretteki somyalar benim verdiğim parayla yapılmıştı. Ben yaptırdım nezareti evet. Tahtaymış eskiden. 20 santimlik sünger koydurdum nezarete. Hayatımda hiç uyumadığım kadar rahat uyudum orada. Herkes bağırıp çağırdı sabaha kadar. Ben vurdum kafayı, 18 saat uyudum.

- Nasıl bir geceydi sahi.
- Ooo çok kötü geceydi. Fatih Belediye başkan yardımcısıyla aynı yerde kaldım. Polisler bana, "Birilerine haber göndermek falan ister misin" diye sordu. "Allah'a haber verin" dedim. Şaka bir yana. İnsan üzülüyor tabi. Ben trafik polisine selam veren adamım. Faşist değilim ama milliyetçiyim. Atatürk'ü severim ama Atatürk'ü kullananlardan değilim. Beni alırken çok zorlandılar tabi. 4 evime, 4 karıma ayrı ekip gönderdiler. Beni Aataşehir'de büyük hanımın evinde buldular.

- O gece işleri çoktu onların.
- Taş Yapı'nın sahibi Emrullah da orada. Emrullah "Ooo ne iyi, dostlarım beni ziyarete gelmiş..." dedi. Ne ziyareti. Biz de gözaltına alınmışız.

- Sizi Zekeriya mı (Öz) sorguladı?
- Hayır ya, başka biri.

- Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'i, Zekeriya'nın oteline inşaat izni vermedi diye gözaltına aldılar biliyorsunuz.
- Eften püften gerekçeler evet... 3 gün gözaltında kaldım. Benim tek suç delilim telefon konuşmam. Telefonda "Patronla görüştüm" diye bir ifadem var. Bana sorulan tek soru şu: Patron kim? Kaç para verdin? Sektörün önemli bir ismiyim tabi. Anladım ki biz figüranız. Asıl hedef Başbakan. Senaryo belli, yeni kabine bile hazır. Başbakan'ı, bakanları hazırlamışlar. Birkaç ay sonra da Amerika'daki (Fetullah Gülen), salya sümük dönecek Türkiye'ye. Sarayını bile yapmışlar. Adliyenin -7'nci katında ifade için beklerken polislere, "O Zekeriya'nın ... dedim. Sonra da dediğimi yaptım.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.