Karaalioğlu: “Hoca her halükarda tasfiyeye mahkumdu"

Karaalioğlu: “Hoca her halükarda tasfiyeye mahkumdu"
Başbakan Davutoğlu'nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın isteğiyle çekilme kararı almasının yankıları sürerken, iktidara yakın kalemlerden dikkat çeken değerlendirmeler geliyor.

Karar'dan Mustafa Karaalioğlu, Başbakan Davutoğlu'nun çekilmesiyle ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulunarak "Hoca her halükarda tasfiyeye mahkumdu. Olması kaçınılmaz olan oldu" dedi.

Mustafa Karaalioğlu, Karar'daki yazısında, Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlık koltuğuna oturduğu günün haftasından itibaren, önceki akşam yaşadığı sahnenin hep kenarında olduğunu belirterek, "Yani, 20 aydır ülkeyi her an görevi bırakacak bir iç gerilimle birlikte yönetti" diye yazdı.

Davutoğlu'nun sabırla beklediğini, yıkan, dağıtan, siyasi rakiplere malzeme veren adam olmak istemediğini ve davaya zarar vermeme ilkesine sadakatini kaybetmediğini, koltuğunu kaybetmeyi seçtiğini savunan Karaalioğlu "Açıkçası, Erdoğan da bilhassa son aylarda onu bu seçime zorladı, Davutoğlu’yla yola devam etmek istemedi" yorumunu yaptı.  

"GERÇEK ŞU Kİ..."

Karaalioğlu "Gerçek şu… Davutoğlu’nun başbakanlığı en baştan sonu 4 Mayıs olmaya mahkum bir görevdi. Ne yapsa, nasıl davransa, neleri başarsa, neleri başaramasa da hiçbir şey değişmeyecekti. “Hoca” her halükarda tasfiyeye mahkumdu. Olması kaçınılmaz olan oldu" değerlendirmesinde bulundu.

Mustafa Karaalioğlu'nun yazısı şöyle:

"Bilebildiğim kadarıyla Ahmet Davutoğlu, başbakanlık koltuğuna oturduğu günün haftasından itibaren, önceki akşam yaşadığı sahnenin hep kenarındaydı. Yani, 20 aydır ülkeyi her an görevi bırakacak bir iç gerilimle birlikte yönetti. Bir sır değil, çoğu kamuoyuna yansıyan kırılma noktaları, kopmanın eşiğinden dönülen zamanlar oldu. Bunlar bazen, son kongre öncesi yaşananlarda olduğu gibi herkesin malumu da oldu.

Kısacası, siyaseti biraz yakından takip edenler, 4 Mayıs akşamı olan şeyin, aylar önce de olabileceğini biliyorlardı. Davutoğlu, sabırla bekledi, yıkan, dağıtan, siyasi rakiplere malzeme veren adam olmak istemedi. Davaya zarar vermeme ilkesine sadakatini kaybetmedi, koltuğunu kaybetmeyi seçti. Açıkçası, Erdoğan da bilhassa son aylarda onu bu seçime zorladı, Davutoğlu’yla yola devam etmek istemedi.

Ahmet Davutoğlu, bir başbakan olarak elbette eleştirilecektir ama bir siyasi lider olarak geride, lekesiz, temiz, AK Parti misyonunu geliştiren bir miras bıraktı. Tabanın kendisinden birisi olarak sevdiği, benimsediği bir siyasetçi olmayı başardı. İnsanlar Hoca’nın başbakanlığını yadırgamadılar, bilakis sevdiler. Çoğu kez sonuç alamasa da partisini yıpratan konuların üzerine gitmekten geri durmadı. Kabul edelim ki; Erdoğan gibi bir büyük liderin ardından o görevi yapmak hiç kolay değildi. Hem Erdoğan sonrası başbakan olmayı hem de Türkiye’nin terör ve dış politikadaki inanılmaz mesai başta olmak üzere ülke meselelerini sevk ve idare etmeyi başardı. Arada iki genel seçim yaptı.

Şimdiden, “Davutoğlu ne yapsaydı göreve devam edebilirdi?” sorusu üzerinden tahmin ve analiz seansları başladı. Geriye bakıp şöyle değil böyle yapsaydı, diyenler var ve olacaktır.

Belki evet, haklı da olabilirler. Şöyle değil böyle yapsaydı koltukta daha çok oturabilirdi.

Tahmin, simülasyon, varsayım bitmez.

Ama galiba gerçek şu… Davutoğlu’nun başbakanlığı en baştan sonu 4 Mayıs olmaya mahkum bir görevdi. Ne yapsa, nasıl davransa, neleri başarsa, neleri başaramasa da hiçbir şey değişmeyecekti. “Hoca” her halükarda tasfiyeye mahkumdu. Olması kaçınılmaz olan oldu.

Eminim, Erdoğan için de kolay bir karar olmamıştır. Başbakan değiştirmek, yeni bir tecrübeye adım atmak kolay değil elbette. Türkiye’nin içeride ve dışarıda yaşadığı onca büyük mesele varken hiç kolay değildir.

Şimdi söylenecek tek bir şey var… İnşallah alınması gereken en doğru karar buydu."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum