Müstakbel Başbakan’ın ekibi

Müstakbel Başbakan’ın ekibi
Kemal Öztürk, Yeni Şafak’taki köşe yazısında yeni dönemde göreve gelecek olan yetkililere çarpıcı uyarılarda bulundu…

Bir dönem Tayyip Erdoğan’ın basın danışmanlığını da yürüten Anadolu Ajansı eski Genel Müdürü Kemal Öztürk, Başbakan Davutoğlu döneminin ardından göreve gelecek yeni danışman ve bürokratlara önemli uyarılarda bulundu.

Köşesinden önerilerini madde madde sıralayan Öztürk, makamların gelip geçici olduğunu kaydederek, “Geride nasıl bir hikaye bıraktın? Hangi derde derman oldun? O koltuk için hangi ilkelerinden, ideallerinden vazgeçtin? Bu ülke ve millet için ne ürettin, nasıl bir katma değerin oldu? 'Acı içinde kıvranan İslam dünyası ve insanlık için ne yaptın?' Sorusuna sıra gelmedi bile.” ifadesine yer verdi.

page_aa-genel-muduru-kemal-ozturk-istifa-etti-iddiasi_637708718.jpg

Öztürk’ün yazısı şöyle:

Başbakanlık Resmi Konutu'nda danışmanların oturduğu bir oda vardı. Hepimiz, o gece yine ordaydık. Siyasi bir kriz vardı, telefonlarımız sürekli çalıyordu. Medya, siyasetçiler, eş, dost kim varsa, durumu merak ettiklerinden arıyordu. Hiçbirimiz açmıyorduk, söyleyecek sözümüz yoktu çünkü. Başbakan Erdoğan, kendi odasında, görüşmeler yapıp, krizle ilgili çalışıyordu. Biz de onu bekliyorduk.

Kimler geldi kimler geçti?

İçimizden biri önce etrafına, sonra odaya baktı. Hiç unutmadığım şu cümleyi kurdu:


“Kim bilir bizim gibi kaç danışman geldi geçti bu odadan? Onları da böyle herkes arıyordu, onlar da önemli insanlar olduklarını düşünüyordu. Şimdi sıra bizde. Bakalım bizden sonra kimler gelecek?”

Sonra hepimiz teker teker o odadan ayrıldık. Yeni ekipler, danışmanlar geldi. Onlar uçaklara, eskortlu arabalara bindi, ülkenin en önemli isminin yanında, önemli insanlar oldu. Onların da telefonları sürekli çaldı, sürekli aranan, hürmet edilen kişiler oldu.

Sonra onlar da ayrıldı, yenileri geldi. Bu devir daim hep devam etti. O oda, Başbakanlığın resmi konutu, hep yerinde kaldı ama sakinleri değişti.

Bugünlerde o odayı kullananlar eşyalarını topluyor, yeni gelen sakinlere teslim edecekler.

Müstakbel Başbakan'ın ekibi

AK Parti kongresi sonrası belirlenecek yeni Başbakan ve ekibi oraya yerleşecek. Eminim Başbakan adayları kadar, onların ekibi de büyük bir heyecan içinde. Hayatlarının en önemli dönemini yaşıyorlar. Böyle günlerde, o odaya oturmaktan daha önemli, daha kıymetli, daha heyecan verici bir şey yoktur onlar için, eminim.

Oda sakinlerinin üç aşaması olur.

1. Oradaki koltuğa oturmak için geçirilen süreç.

2. Orada kalmak için geçirilen süreç.

3. Odadan ayrıldıktan sonraki süreç.

O odaya taşınma ihtimali olan insanlar daha şimdiden aranıyordur. Hem de tüm adayların ekibi. Ne olur, ne olmaz, hangisi oturursa onunla ilişkileri iyi tutmak adına yapılır bu.

O nedenle adayların ekibi şimdiden havaya girmeye başlamıştır. Şimdi hiçbir riskli işe el sürmeme zamanı. Yanlış bir tivit, yanlış bir açıklama, yanlış insanlarla görülme, yanlış bir işe imza atma, Allah korusun o odaya taşınmaya engel olabilir.

En iyi yol, danışmanı olduğu Başbakan adayının yanından hiç ayrılmamak. O nereye giderse gitmek, o ne derse onaylamak, o ne derse yapmak.

Büyülü makamda günler nasıl geçer?

Sonunda nasip olur da, o odaya oturursa ikinci aşama başlar. Dünyayı yönettiğini zannedeceği günler, o günlerdir. “Başbakan Başdanışmanı”... Ne kadar büyülü bir kelimedir bilemezsiniz.

Ülkenin en ilgi gören insanlarından biri olacaklar, telefonları susmayacak. İstekler durmayacak ve sonunda bunalacaklar. Önce telefon numarasını değiştirecekler, sonra telefonları açmamaya başlayacaklar.

O koltukta kalmanın, oraya gelmekten daha zor olduğunu anlayacaklar. Bu kez orada kalmak için risk almayacaklar, sorunlu işlere imza atmayacaklar, Başbakan ne derse “evet” diyecekler.

O görevlerden ayrılırken sorulacak sorular

Bir gün o odadan ayrılmak zorunda kalacaklar. Böylece üçüncü süreç başlayacak.

İşte asıl o zaman her şeyi daha iyi anlayacaklar. Kimse aramayacak, herkes onlardan uzaklaşacak ve büyülü günler bitecek.

Sonra sorular başlayacak:

Geride nasıl bir hikaye bıraktın?

Hangi derde derman oldun?

O koltuk için hangi ilkelerinden, ideallerinden vazgeçtin?

Bu ülke ve millet için ne ürettin, nasıl bir katma değerin oldu?

'Acı içinde kıvranan İslam dünyası ve insanlık için ne yaptın?' Sorusuna sıra gelmedi bile.

Görev değişiminden sonra danışman, genel müdür, müsteşar, bakan olmak için heyecanlanan insanlara önerim:

Bir gün bu sorular size sorulacak ve cevabınız sizin hayatınızın en önemli karnesi olacak. O görevlere geldiğinizde bu soruları düşünün ve öyle hareket edin.

Şimdi eminim, şu sıra odasını toplayan, danışmanlar, yöneticiler bu sorularla yüzleşiyorlar. İşte onların imtihandan geçip, geçmediği böyle anlaşılacak. Buna da vicdanları karar verecek.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.