Raporlar kafa karıştırdı!

Raporlar kafa karıştırdı!
Muğla'da 18 yaşındaki Cansu Kaya’nın Dalyan Kanalı’nda ölü bulunmasıyla ilgili görülen davanın yedinci duruşmasında iki sanığın tahliye talebi reddedilirken, Kaya'nın ölümüyle ilgili farklı raporların bulunması değişik tepkilere yol açtı.

Dalyan Kanalı’nda 14 Haziran 2015'te cansız bedeni bulunan Cansu Kaya'nın ölümüyle ilgili olarak Fethiye Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın yedinci duruşmasına Cansu Kaya’nın babası Osman Kaya sekiz avukatla birlikte katıldı. Tutuklu sanıklar M.P.Ç. (18) ve Necati D. (26) ile iki sanık avukatı salonda hazır bulundu. Duruşma öncesinde Adalet Bakanlığı Adli Tıp Genel Kurulu’ndan gelen Cansu Kaya'nın suda boğularak öldüğüne dair rapor okundu.

Baba Osman Kaya’nın vekili İsmail Can Varol, baro aracılığıyla Süleyman Demirel Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nın hazırladığı raporu mahkeme heyetine sundu. Dosyada 4 ayrı raporun bulunduğunu ve aralarında çelişkiler olduğunu ifade eden Varol, bu çelişkilerin giderilmesi için İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından rapor aldırabileceğini söyledi. Diğer avukatlar da raporlardaki çelişkilerinin giderilmesi için olay yerinde keşif yapılmasını talep etti. Tutuklu sanık Necati D., Cansu Kaya’nın kulağından küpeyi çıkardığını hatırladığını, o sırada M.P.Ç.’nin ipin yanında beklediğini ve Cansu Kaya’nın bir adım atıp kendini aşağıya bıraktığını iddia etti.

M.P.Ç. ise Cansu Kaya’nın yanlarına geldikten sonra sigara almak için 5-10 dakikalığına ayrıldığını, döndüğünde Cansu Kaya ve Necati D.’nin aynı yerlerde oturduğunu söyledi. Sanık avukatlarından Ali İncesu, Adli Tıp Genel Kurulu’nun adli tıp alanında en üst kurul olduğunu belirterek, “44 adli tıp uzmanı suda boğulduğu yönünde karar vermiştir. Keşif yapılmasına itirazımız yoktur. Müvekkilimin tahliyesini istiyorum” dedi. M.P.Ç.’nin avukatı Coşkun Demir ise Adli Tıp Genel Kurulu raporu için 5 ay beklendiğini anımsatarak, “Cansu Kaya’nın suda boğularak vefat ettiği tespit edilmiştir. Dosyada Cansu Kaya’ya yönelik cinsel istismar suçu işlendiğine ilişkin delil yoktur. Olayın meydana geldiği iddia edilen yer, cinsel istismar ve insan öldürme suçlarının işlenebileceği bir yer değildir. Keşif yapıldığında bu görülecektir. Tahliye istiyoruz” diye konuştu.

Sanıklar ve avukatlarının savunmalarını dinleyen mahkeme heyeti, Necati D. ve M.P.Ç.’ye yüklenen suçların nitelikli kasten öldürme ve nitelikli cinsel istismar suçları olduğuna işaret etti. Mevcut raporlara göre sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, Adli Tıp Genel Kurulu raporunun yeterli olduğu kanaatine varıldığından yeniden rapor aldırılması taleplerinin reddine, 10 Haziran Cuma günü Dalyan iskelesindeki olay mahallinde keşif yapılmasına, 15 Haziran 2015 tarihinde Dalyan iskelesindeki teknenin keşif mahallinde hazır edilmesine, TIB’ten gelen, Cansu Kaya’nın kullandığı ve kardeşi üzerine kayıtlı telefonun GSM kayıtlarıyla ilgili belirlenen saniyeleri tekrar sorulmasına, otopsi fotoğraflanmış olsa da çıplak gözle görülebilecek bazı bilgilerin kendisine sorulabilmesi için ilk raporu veren Uzman Dr. Melike Erbaş’ın gelecek celse duruşmada dinlenilmesine ve duruşmanın 24 Haziran’da görülmesine oy birliği ile karar verdi.

Duruşma sonrası eylem yapan kadın platformları adına bir açıklama yapan Fethiye Kadın Platformundan Halide Edip Levent, "Kadın cinayetleri herhangi bir ölüm ya da kişisel bir 'olay' değildir. Kadınlar kendi yaşamlarına dair kararlar almak isterken ölüyorlar. Tam da bu yüzden kadın cinayetlerini durdurmak devletim tüm kurumlarının sorumluluğundadır. Bu nedenle Cansu Kaya davasını sonuna kadar takip etmeye devam edeceğiz" dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.