Azez-Mare hattı PKK’ya mı geçiyor?

Azez-Mare hattı PKK’ya mı geçiyor?
Ve korkulan oluyor. Türkiye’nin kırmızı çizgisi olan Azez-Mare hattı da kapanıyor.

Kamuoyu ABD’li askerlerin YPG armalı görüntülerine odaklanırken bölgeden gelen haberler endişe verici. Hakkari’den yazdığı analizlerle dikkat çeken güvenlik uzmanı Abdullah Ağar şok iddialarda bulundu.

Yaptığı analizde bölgeye gelen ABD’li uzmanların asıl hedefinin IŞİD’in elinde bulunan Rakka değil, Azez Mare hattı olduğunu ileri süren Ağar “Bu gidişle Kuzey Suriye’nin tamamı YPG-PKK olacak.” diye yazdı.

Ağar’ın “eyvah eyvah” dedirten analizi şöyle: 

 “Rakka’nın Kuzeyini IŞİD’ten Kurtarma” operasyonunun içinden bir başka oyun ortaya çıktı. Gözler Rakka’ya dönmüşken Azez-Mare hattında bölgeyi derinden etkileyecek gelişmeler yaşanmaya başladı.

Artık bu hat kapanmak üzere!

Hamleyi yapan IŞİD gibi gözükürken, Mare’nin hemen batısındaki Şeyh İsa DSG/YPG-PKK ünitelerin eline geçti.

Hem de tek mermi atılmadan!

Tabii bir de Azez’in batısı var.

Hepimizim malumu; 912 kilometrelik sınırın Suriye tarafındaki 820 kilometresini DSG adı altında YPG-PKK güçleri kontrol ediyor. Diğer alan için ise; Cerablus ve Afrin arasındaki sınır  boyları, güneye uzanımındaki Mimbic Cebi ve özellikle Azez-Mare hattı için “Muhalifler - IŞİD (DAİŞ) birbirini yiyor.

Buranın en önemli diğer parametresi ise; DSG/YPG-PKK’nın en başından beri bu alan için pusuya yatmış olması.

Ve bu günlerde fırsat pususunun ölüm bölgesi hareketleniveriyor.

Oluşan pozisyon DSG/YPG-PKK’ya büyük bir fırsat sunuyor.

Onlara yani DSG/YPG-PKK’ya göre; “Afrin bir kuşatma altında(!) ve bu kuşatmanın kırılması gerekiyor.”

Zaten PKK’da, “muhtemelen Rakka hizmeti karşılığında” ABD’den tam da bunu istiyor.

Hatta bunun 18 Mayıs 2016 tarihinde ABD Dış İşleri Bakanlığının 3 numarası ve aynı zamanda Obama’nın IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Bret McGurk’un Ayn el Arap (Kobani) ziyaretinde gündeme geldiği; “YPG’nin önceliğinin Rakka olmadığı, Fırat’ın batısındaki Afrin ve ve Ayn el Arap (Kobani) arasındaki bölgenin yani Cerablus-Azez ve Minbic bölgesinin kurtarılması” konusunda görüş bildirdiği ifade ediliyor.

Yani PKK/YPG’ye göre; “Cerablus ve Afrin arasındaki sınır bölgelerinden, güneye uzanımındaki Membic Cebinden ve Azez-Mare hattından muhalifler ile IŞİD (DAİŞ)’in sökülüp atılması ve doğu-batı alanlarının birleşmesi gerekiyor.”

Böylece Kuzey Suriye’nin tamamı YPG-PKK olacak.

YPG-PKK’nın nihai hedefinin bu olduğu biliniyor.

Bilinmeyen; “Bunun nasıl olacağı, stratejik ve dizayn aklının nasıl devreye gireceğidir.”

Buna bağlı, güneye; Suriye içlerine kadar PKK/YPG ne kadar toprak kazanırsa o kadar iyi olacak. Müzakere masalarında kurulan at pazarlıklarında o derece sağlam kartlar, DSG/PKK-YPG’nin adı altında ABD’nin elinde olacak. 

Bakalım:

Minbij cebinin paylaşılması konusunda 7 ve 11 Nisan 2016 tarihlerinde Çobanbey’de yaşanan çatışmalar, bu son kırılmanın ilk ayağını oluşturuyor. 

Minbic cebinde alanını arttırmak isteyen ve Türkiye’ye yakın olduğu iddia edilen Ahrar-u Şam-Feylak-u Şam-Sultan Murat ve Muhtasam Tugaylarından oluşan güç, yaptığı vuruşla Çobanbey’i IŞİD’in elinden aldıktan (7 Nisan’dan) çok değil dört gün sonra IŞİD’in yaptığı karşı vuruş, IŞİD’in sadece Çobanbey’i ele geçirmesiyle sonuçlanmıyor. Çobanbey’de büyük oranda imha olan muhaliflerin güç kaybı aynı zamanda Menbic Cebinde büyük bir güç boşluğuna neden oluyor.

Sonrası malum: IŞİD (DAİŞ) Minbic cebindeki köyleri ve alanı teker teker ele geçirerek Mare ve Azez’e dayanıyor.

Sahadan gelen bilgilerde IŞİD’in Mare’ye 2 kilometreye kadar yaklaştığı, Azez’in ise varoşlarına dayandığı görülüyor.

IŞİD’in Azez’in doğusundaki Tel Hüseyin (Tal Hussein), Niyarah, Tatiya ve Burayshah köylerini ele geçirdiği ve Türk topçusunun IŞİD’i dövdüğü ifade ediliyor. Kaljibrin ve Kafr Kalbin köylerinde devam eden çatışmalar ise IŞİD’in Azez cebini ayırmaya çalıştığını gösterir gibi.

Mare-Azez hattında karşılıklı saldırılar hafta sonunda da sert bir şekilde sürdü.

Bir de her ne hikmetse bu tür maçlar, genellikle hafta sonlarına denk geliyor. İnsanlar hafta sonu-Pazartesi sendromu filan deyip salıda kendini bulduğunda, atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiş oluyor.

Bakalım yaz ayları etkisini göstermeye başladığında ortalığı kasıp kavuracak ve  beyinleri sulandıracak 45-50 derecelik hararet, Irak ve Suriye’nin çöl ve steplerindeki mücadeleleri nasıl etkileyecek? Bir kez daha uyuklamaya hazırlanan halklar ne yapacak? Aparat güçler ve vekalet savaşçıları nasıl kullanılacak, nasıl harekete geçecekler? 

Tabii bir de tatil sevdasına düşecek Türkiye meselesi var, ama bu konunun, konuyla bir ilgisi elbette yok!

Neyse...

Mare’nin önde gelenlerinin IŞİD katliamına karşı SDG/YPG-PKK’dan yardım istediği ifade ediliyor. Böylece IŞİD’in bilenen hışmı ve katliamları bir kez daha DSG/PKK-YPG güçlerine yarıyor. DSG/PKK-YPG güçlerinin Afrin alanından gelen üniteleri Mare’nin dibindeki Şeyh İsa’ya bir tek kurşun atmadan giriveriyor.

Bütün bunlardan sonra Azez ve Mare’nin el değiştirmesi halinde, adı ister IŞİD (DAİŞ) ister DSG/PKK-YPG olsun; Mare – Azez hattında oynanabilecek kartların bitmek üzere olduğu anlaşılıyor.

Böylece Azez-Mare Hattında da; “Tavşana Kaç-Tazıya Tut Oyunu” bir kez daha tutmuş olacak.

Tabii iş, Azez-Mare hattının kapanması olarak kalmayacak.

Suriye süper liginin bütün maçları ve deplasmanları bundan etkileneceği gibi, muhtemelen ilk önce Halep Spor ligden düşecek.

Castello’nun gırtlağını düğümleyeverecekler.

Bilinmez, belki de başka bir yol vardır!

Bütün bunlarla birlikte, DSG/PKK-YPG’nin kontrol ettikleri ana alandan sadece Rakka’ya değil, IŞİD’in bir başka arka bahçesine yani; Cerablus ve Tışrin barajına kuvvet kaydırdığı görülüyor.

Sahadan haber veren kaynaklar, yakın zamanda Ayn el Arap (Kobani)’yi ziyaret eden Amerikalıların Tişrin Barajı’nda da incelemelerde bulunduğunu belirtiyorlar. IŞİD’in son bir haftada Tişrin Barajı ve çevresine yoğun saldırılar düzenlediği de bir başka detay.

Ve bir kez daha Amerikalılar bu bölgeye de askeri uzmanlar gönderiyor.

YPG ve PKK’nın kadın yapılanması YPJ’nin (!?) cırt cırt kokartlı Amerikalıları burada da arz-ı endam ettiğinde çok şaşırmamak gerekiyor.

Sahadan gelen bilgilerde DSG/PKK-YPG’nin dördüncü bir kolla Fırat’ın doğusundan ve Rakka’nın kuzeybatısından “Rakka’nın kuzeyinin IŞİD’ten temizlenmesi operasyonuna” dahil olduğu anlaşılıyor.

“Rakka’nın kuzeyinin IŞİD’ten temizlenmesi operasyonu” derken, “Üreyen algıdan farklı olmak üzere” öncelikli hedefin Rakka olmadığının altını çizmek gerekiyor.

Zira Rakka’nın demografik ağırlığı Sünni Arap.

YPG-PKK bu maça çok çıkmak istemiyor. Aslına bakarsanız biraz yan çiziyor. ABD’de işin farkında. O ise etnik kırılmayı nasıl kontrol edeceğinin ve kullanacağının derdinde.

Burada ABD’nin bir başka hamlesi, yani bir başka “Aparat Yapılanmasının” devreye girecek.

Bu DSG/PKK-YPG’nin içindeki diğer etkin güçtür.

Yani Sünni Araplardan ve Sünni Arap Aşiretlerden oluşan SAHVALAR!

Yani ABD’nin Sünni Arap Askerleri.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum