Çocuklar bizim müfredat AB’nin

Çocuklar bizim müfredat AB’nin
Milyonlarca öğrencinin karne aldığı bugünlerde eğitimin kalitesi ve gençlerin içinde bulunduğu buhran yeterice değerlendirilmiyor. Bu durumun nedeni olarak eğitimin AB’nin seküler anlayışına terk edilmiş olması gösteriliyor.

Mevcut eğitim sistemi eğitmiyor. Ülkemizde suç göstergeleri çok artıyor. Özellikle, hırsızlık, adam öldürme, dolandırıcılık, cinsel suçların boyutları korkutucu rakamlarda. Sapkınlık, fuhuş ve bağımlılık hızla yayılıyor. Eğitim AB’nin seküler anlayışına terk edilmiş durumda.

EĞİTİM AB’NİN SEKÜLER ANLAYIŞINA TERK EDİLDİ

Müfredattan karma eğitime, sınav sisteminden eğitimin sorunlarına kadar birçok konuyu Milli Gazete'ye değerlendiren Saadet Partisi Genel Sekreteri Eğitimci Tacettin Çetinkaya, bu sene bitirilen eğitim öğretim döneminde okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yüksek öğrenimde toplam 25 milyon öğrencinin eğitim öğretim gördüğünü belirterek birçok ülkeden büyük bu genç nüfusun gerçek manada eğitilmesinin Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren en önemli mesele olduğunu vurguladı.

YASAKLAMA, DIŞLAMA VE DEĞİŞTİRME!

Tacettin Çetinkaya: Erbakan Hocamız (Allah rahmet eylesin); “İslam’ı yok etmek için 3 koldan çalışma yapılıyor” diyordu. “Yasaklama, yaşamın dışına çıkarma ve asıl ruh ve manasını değiştirme.” Bugün, milletimiz üzerinde bu üç maddelik plan yürütülmeye çalışılıyor. Yasaklama ve yaşamın dışına çıkarma görevini CHP Tek Parti Döneminde üstlendi, yasaklarla millete zulmetti. “Asıl ruh ve Manasını değiştirme” işi de AKP hükümetlerine nasip oldu(!)

Tacettin Çetinkaya, bu sene bitirilen eğitim öğretim döneminde okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yüksek öğrenimde toplam 25 milyon öğrencinin eğitim öğretim gördüğünü belirterek bir çok ülkeden büyük bu genç nüfusun gerçek manada eğitilmesinin Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren en önemli mesele olduğunu vurguladı.

Mevcut eğitim sistemi eğitmiyor. Ülkemizde suç göstergeleri çok artıyor. Özellikle, hırsızlık, adam öldürme, dolandırıcılık, cinsel suçların boyutları korkutucu rakamlarda. Sapkınlık, fuhuş ve bağımlılık hızla yayılıyor. Eğitim AB’nin seküler anlayışına terk edilmiş durumda.

SEKÜLER MÜFREDATA RADİKAL DEĞİŞİKLİK ŞART!

Temiz bilgi temiz müfredatla ancak öğretilebilir. Bu temiz müfredatla hazırlanmış ders kitapları, yardımcı kaynaklar, eğitim materyalleri, görseller ile mümkündür. Müfredatlar faydasız, hatta zararlı bilgilerden, öğrencilerin hiçbir zaman kullanamayacağı bilgilerden arındırılmalıdır. Umut ediyoruz ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni başladığı çalışmalardan seküler müfredat çıkmaz. Bu sene de 2015-16 Öğretim yılının sonuna geldik. Öncelikle yıl boyu eğitim öğretimini sürdüren bütün çocuklarımıza başarılar diliyorum.  Şu anda bitirdiğimiz 2015-2016 Öğretim yılında yaklaşık 18 milyon okul öncesi, ilköğretim ve orta öğretim öğrencisi eğitim ve öğretim gördü. Buna ilaveten yaklaşık bir milyon öğretmen hizmet verdi. 6 milyona yakın üniversite öğrencisi ve öğretim üyelerini de sayıya dâhil edersek yaklaşık olarak 25 milyon insan eğitimle doğrudan ilgili ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın muhatap kitlesi. Diğer kurs ve eğitimle uğraşan kurumlar bunun dışındadır.

EN ÖNEMLİ MESELE, GÜNDEMİN SON SIRASINDA!

Her üç kişiden biri aktif olarak eğitimin içinde, hemen hemen 75 milyonun tamamına yakınının da en önemli meselesi “EĞİTİM”. Diğer ifadeyle çocuklarımızı yetiştirmek ve geleceğimizi temiz nesillerle tanzim etmek istiyoruz. Her birerimizin arzusu çocuklarımızı ülkesine, milletine faydalı, vasıflı, yetenekli, donanımlı, dürüst, namuslu, milli ve manevi değerlerine bağlı insanlar olması. Hepimiz bunun için gayret sarf ediyoruz, masraf ediyoruz, ciddi bütçeler ortaya koyuyoruz. Oysa eğitim hepimizin en önemli meselesi olmasına rağmen gündemimizi en son sıralarda işgal ediyor. Ne acı! Dahası Milli Eğitime Bakan dayanmıyor. 14 yıllık iktidarları boyunca AKP hükümetlerinde 6 bakan değişti ve hiç biri eğitimin kronikleşmiş temel problemlerine girmediler, yüzeysel ve şekli icraatlar yaptılar, geçmişte denenmiş ve netice alınamamış uygulamaları ısıtıp uyguladılar.  Yaptıkları bu icraatları da reform gibi sundular. Sonuç olarak; Bakanlar kızıyorlar ama gerçekten tam bir yazboz tahtası…

Gelen her bakan kendine göre bir eğitim politikası izledi. Hâlbuki Milli Eğitim bir devlet politikasıdır, bakana ve bakanlığa bırakılamayacak kadar da önemlidir.Bu bir “MAARİF DAVASI”dır. Nasıl ki neredeyse 80 milyon nüfusumuzun hemen hemen hepsini ilgilendiriyorsa, o halde hep beraber omuz vermemiz gerekir.Bizim Maarif Davamız; eğitim sitemimizi kendi değer yargılarımıza, medeniyet değerlerimize, ruh kökümüze uygun hale getirme gayretidir. Bu gayret bir kötü gidişi ve ruhumuza uygun olmayan bir sistemi kaldırmak ve içimize sinen, milli ve manevi değerlerimize uygun bir sistemi ortaya koyarak uygulamakla mümkündür.

MAARİF DAVASINI BAŞLATMALIYIZ

Bu gün fertlerimizin eğitimini ihmal ettiğimiz için kendi eğitim sistemi kendisi için insan yetiştirmeyen bir toplum haline geldik. Bu nedenle ahlak da bozulmuş, iç çatışmalar artmış, devlet zayıflamıştır.  Eğitim bütünlüğünün içindeki TALİM; temiz bilgiyi öğretmektir. Bu da temiz müfredatla mümkündür. Taklitçi ve ezberci müfredatla öğrenciyi hayata hazırlayamazsınız, yeteneklerini geliştiremezsiniz. TERBİYE ise irfandır, edeptir, adab-ı muaşerettir. İnsani ve İslami değerleri yaşam biçimi olarak davranış haline getirtmektir.

AİHM DE KİM Kİ DİN DERSİMİZE KARIŞIYOR!

AİHM Türkiye’de zorunlu Din Dersi uygulamasına son verilmesi kararı aldı. Mevcut haliyle Din Dersi zaten yeterli değilken AİHM yasak getiriyor. AHİM kim oluyor da çocuklarımızın dinlerini öğrenmelerine  engel olmaya kalkışıyor. Hükümetin özellikle eğitim sisteminde yaptığı her düzenleme AB’nin taleplerini yerine getirme gayretkeşliğidir.

Mevcut eğitim sistemi bilgi de öğretmiyor. Liselerden eskiye oranla çok daha fazla öğrenci mezun oluyor, ama başarı gittikçe düşüyor. YGS’de 40 sorudan ortalama doğru sayısı Türkçe 16, Sosyal 10, Matematik 6, Fen 5.  LYS’de de (İkinci aşama sınavı) durum bundan çok farklı değil. Manzara bu. Vasıfsız insan sayısı artıyor. Denenen hiçbir sınav sistemi çözüm olmuyor.

YASAKLAMA, DIŞLAMA VE DEĞİŞTİRME!

Erbakan Hocamız (Allah rahmet eylesin); “İslam’ı yok etmek için 3 koldan çalışma yapılıyor.” diyordu. Yasaklama. Yaşamın dışına çıkarma ve asıl ruh ve manasını değiştirme.” Bu gün, Milletimiz üzerinde bu üç maddelik plan yürütülmeye çalışılıyor. Yasaklama ve yaşamın dışına çıkarma görevini CHP Tek Parti Döneminde üstlendi, yasaklarla millete zulmetti. “Asıl ruh ve Manasını değiştirme” işi de AKP Hükümetlerine nasip oldu(!).

Peki Milli Eğitim nasıl olmalı ve nasıl düzeltilmeli? Bize göre Eğitim iki seviyede gerçekleştirilmelidir. Manevi değerler ve ruhi faktörler eğitimi. İkinci olarak da; bilgi, teknoloji ve uygulama öğrenimi. Bize göre; eğitim sistemi ancak Milli Görüşle düzelir.  Biz öncelikle “MAARİF DAVAMIZ” diyerek hep beraber, öğrenci, öğretmen, veli, siyasiler, STK’lar … olarak gidişata “dur” demeliyiz. Hem talim’i hem de terbiye’yi esas alan kendi modelimizi uygulamalıyız. Taklitçi, ezberci, Batı’ya uyarlanmış bir eğitimden vazgeçmeliyiz. Batı’dan bilgi ve teknoloji alırız ama asla, sapkınlığı ve sekülerliği dayatan değerleri alamayız. Öncelikle müfredatlar materyalist felsefeden arındırılmalıdır. Müfredatlar ve buna bağlı olarak hazırlanan ders kitapları da temel değerlerimizi ve ruh kökümüze uygun  maneviyatı ve milli duyguları içerecek hale getirilmelidir.

ANA DİLİNİ BİLMEYEN ÇOCUKLARLA ÜLKE NASIL KALKINACAK?

Bu rakamlardan şunu anlıyoruz. Çocuklarımız anadillerini yeterince bilmiyor. Ayrıca matematik ve fen dersleri, yani, fizik, kimya, biyoloji de bilmiyor. Peki bu ülke nasıl kalkınacak? Şu anda Bakanlık tarafından müfredat çalışmaları yapıldığı yolunda bilgiler alıyoruz. Ancak anladığımız kadarıyla müfredat üzerinden fiziki değişiklikler yapıldığı, ruhuna dokunulmadığı ifade ediliyor. Ümit ediyoruz ki seküler bir müfredat çıkmaz.

SUÇ MEKANI DEĞİL, TERBİYE MEKANI OKULLAR

Okullar terbiye mekânları haline getirilmelidir. 12 yıl Bakanlığa teslim ettiğimiz çocuklarımızı terbiyeli, yani vatanını - milletini seven, Dinine bağlı, temel ahlak kurallarımızı davranış haline getirmiş bir genç olarak yetiştirmelidir. Okullarımız şu anda basında ve televizyonlarda her gün onlarca örneğini gördüğümüz sapkın, katil, hırsız, suç makinesi gençler yetiştirmesin. Biz, Din Dersi anaokulundan itibaren eğitimin bütün kademelerinde zorunlu olmasını istiyoruz. Din dersi İslam’a yer vermelidir. Karma Eğitim dayatmasından vazgeçilmelidir. Eğitimin temel taşı Öğretmen Maarifin asıl unsurudur. Öğretmenlerin tüm problemleri çözülmeli, saygınlığı artırılmalıdır. Mesleki formasyonunu geliştirecek, milli şuurunu artıracak eğitim ve materyallerle desteklenmelidir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.