TOKİ’yi canavara benzetti!

TOKİ’yi canavara benzetti!
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan artan yozlaşmaya isyan etti. “İstanbul bugün yüzde 95, 96, 97 oranında Müslümanların yaşadığı bir şehir ama Müslüman bir şehir değil.” diyen Kaplan, TOKi’yi de canavara benzetti.

Daha önce TRT’deki bir programda hükümete sert eleştiriler yönelterek “yeter artık batırdınız” diyen Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’dan zehir zemberek yeni eleştiriler geldi.

Makalesinde “İslam medeniyeti diye bir şey kalmadı” diyen Kaplan, TOKİ için de “Memlekette TOKİ diye bir canavar dolaşıyor!” ifadesini kullandı. Son dönemde artan yozlaşma ile dünyevileşmeye de dikkat çeken Kaplan “İstanbul, 100 sene, 200 sene önce yarı yarıya gayr-ı müslimlerin yaşadığı bir şehirdi ama Müslüman bir şehirdi. Bugün yüzde 95, 96, 97 oranında Müslümanların yaşadığı bir şehir ama Müslüman bir şehir değil.” diye yazdı.

Yusuf Kaplan’ın makalesinin ilgili kısmı şöyle:

Sadece teorik bir çabadan sözetmiyorum burada. Medine göçmüşse, medeniyet de göçmüş demektir. İstanbul, 100 sene, 200 sene önce yarı yarıya gayr-ı müslimlerin yaşadığı bir şehirdi ama Müslüman bir şehirdi. Bugün yüzde 95, 96, 97 oranında Müslümanların yaşadığı bir şehir ama Müslüman bir şehir değil.

Onun için temel meselemiz, mekke (ilâhî şiâr) ve medîne (peygamberî şuur) süreçlerini eksene alarak, vahiyle kopmaz bir irtibat kuran beşerî şiiri hayata geçirebilme meselesidir.

Beşerî şiirin tahakkuk ettirilebilmesi, Hz. Peygamber'in (sav) sîretini sûretimiz hâline getirebilmekle mümkün olabilir. Ki bu da, önce «zihnî” (aslî, tasavvurî, ilâhî), sonra irfanî (teşbîhî, peygamberî) idrak düzlemleriyle donanarak hayata geçirilen bir soyutlama ve müşahhaslaştırma (kavrama ve uygulama) işlemiyle gerçekleştirilebilecek bir ameliyedir.

HAKİKAT VE SANAT, SÎRET VE SÛRET

İşte bu ameliyenin gerçekleştirilebileceği alan, en geniş anlamıyla, “sanat”tır.

Sanat, ilâhî / tevhîdî hakîkatin peygamberî sîrette tecelliyatının beşerî sûrette yeniden tecellî ettirilmesi işlemidir: Yani zamanın ve mekânın İslâmîleştirilmesi çabasıdır.

Kendimize ve etrafımıza şöyle bir bakalım: Zamanımızı ve mekânımızı ne kadar İslâmîleştirebiliyoruz? Sadece müşterek düzlemde değil, münferit düzlemde de…

Memlekette TOKİ diye bir canavar dolaşıyor! Bize Müslüman şehir nedir, nasıldır sorusunun cevabını vermek, modelini ortaya koymak yerine, iliklerimize kadar yaşadığımız kültürel şizofreniyi adeta ispat eden sarsak, ruhsuz ve kimliksiz mekânlar, evler, şehirler yapıyor.

Bizim hayat, hakikat ve sanat tasavvurumuz üzerinden mekânımızı ve zamanımızı yeniden tanzim edemezsek, bütün yaptığımız maddî atılımların hepsi boşa gider. Dünyada cami yapamayan tek ülke biziz. Sinan'ın camilerinin bile berbat karikatürü camilerimiz.

Sinan'ın torunlarının, bugün Saraybosna'da, Üsküp'te, Balkanların, Libya'ya kadar Arap dünyasının dört bir tarafında dünyanın en şirin, en şiir şehirlerinin mimarlarının bugün bırakınız kendilerinin şehir yapamamalarını, kendi şehirlerini bile koruyamıyor olmaları, ne kadar sarsıcı bir medeniyet krizi yaşadığımızı gözler önüne seriyor olsa gerek.

Habervaktim.com 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum