Amele pazarına bayram gelmedi

Amele pazarına bayram gelmedi
Bayramı birçok vatandaş tatilde ya da sevdikleriyle karşılarken ekmek parası peşindeki işçiler “İşçi Pazarı” yazısı önünde bayramı karşılıyor.

Bayramın ilk gününde ince bir kalemle yazıp, görünür kılmaya çalıştıkları “İşçi Pazarı” yazısı önünde bayramı karşılıyor birkaç işçi. Bayram sabahı saat 10’u biraz geçiyor. İstanbul’un orta yerinde kurulmuş bir işçi pazarında işçiler, bir taraftan yağan yağmurun dinmesini, bir taraftan da birinin gelip “iş var” demesini bekliyor. Normal günlere oranla daha azlar. Yozgatlı, Tokatlı, Afganistanlı birkaç kişi var sadece. Bazısı da numarasını duvara yazmış, biri “Bak bu hocanın numarasıdır” diyor. Birinin arayıp “işe gel” demesi için bekleyen bir işçi var.

‘ÇOCUKLARINI ARAYACAK MISIN?’
49 yaşındaki Tekin, pazarda iş bekleyenlerden biri. Yozgatlı. Daha önce çalıştığı kargo şirketinde işler bozulunca işten ayrılmak zorunda kalmış, ailesini bırakıp İstanbul’a gelmiş. İşçi pazarında ‘çalışmaya’ başlamış. “Aileme para göndermek için geldim” diyor, “Gönderemiyoruz mahçup oluyoruz. Çocuklarımıza alo diyecek durumumuz kalmadı.” Bunları söyleyen bir baba çocuklarını bayramda arayabilecek mi?

- Çocukları aradın mı arayacak mısın?

- Arayamıyorum. Utanıyorum. Arasam, “Baba niye gelmedin? Neden gelmedin? Ne oldu başına bir iş mi geldi?” diyecekler. Öyle. Aşağı yukarı 2 aydır benim işim bozuk. Parasızlıktan aramadım. Bugün de arayamam. Arasam hem onlar üzülecek hem ben üzüleceğim. Gerek yok... 

Çocuklarının kendisine ulaşabileceği bir cep telefonu numarası da yok. Zora düştüğünde satmış. Arkadaşlarından ödünç telefon bulabilirse belki bir alo diyecek ailesine. 

SON DURAK KARA TOPRAK
İşçi pazarını “Son durak, kara toprak” olarak tanımlıyor Tekin: “Hani bir laf var son durak kara toprak. Son durak burası. Adam sadece karnını doyurmak için burada. Para kazanmak diye bir şey yok. 1 gün çalışıyorsun, 1 hafta iş yok. Yani 1 gün yağlı yiyon, 1 hafta yavan yiyon. Burası bir kumar gibidir. Adam sıkışıyor adamın en zor işi, adamın en pis işi, adam çaresiz kalıyor buraya geliyor. Yalan yere götürüyor para da vermiyor. Kaçıyor gidiyor. Burası böyle.” Buraya gelmezlerse aç kalacaklar. “Bugün bayram, sen diğer günler gel buraya. Normalde 70 kişi var, bugün 10’u geçmez” diyor. “Bugün gelen olmaz zaten, bayram” deyince, soruyorum, “Neden bekliyorsun o zaman?” Şu yanıtı veriyor: “Pansiyonda kalıyoruz. 15 lira veriyoruz günlük. Pansiyonda kalsak 15 lira vermek mecburiyetinde kalırız. Ya da belki bir iş çıkar da sigaramı yemeğimi alayım diye. Yoksa bayram günü kim bekler.” 

isci-pazari.jpg

10 SAAT ÇALIŞTIRIP ÜCRETİNİ ÖDEMEDİLER
İşçilerin en çok şikayet ettiği konulardan biri çalışıp ücretlerini alamamak. 23 yaşındaki Afganistanlı Ahmet’le konuşuyoruz. Çok az Türkçe konuşabiliyor. Ailesiyle beraber İstanbul’a 4 yıl önce gelmiş. Ancak bayram sabahı iş için değil, önceki günün çalıştığı işin ücretini alabilmek için sessiz sedasız bekliyor. Ahmet, bayram arifesinde 10 saat çatı inşaatında çalışmış, “Paranı yarın veririz” demişler ama vermemişler. Tekin, Ahmet’i bu duruma düşürenlere öfkeli Tekin: “Adam nerede adam yok? Yani bu mu insanlık? Adamı çalıştırmışlar yarın veririm demişler adam burada aç bekliyor. 40, 50, 60 lira her neyse. Adamları çalıştırıyorlar para vermiyorlar. 10 saat çalışmış. Çatıda çalışmış. Bu adam dünkü çalıştığı yevmiyesiyle ailesine ekmek alacak. Bugün bayram ya 2 ekmek, 1 yoğurt alacak çocuklarının karnını doyuracak. Doğru mu? Ama onu çalıştıran şerefsiz burada yok. Bu günah değil mi? Adaletsizlik değil mi?” 

AFGANLAR DA EKMEK PEŞİNDE
Afganlar burada çok. Hal böyle olunca en çok işe onlar gidiyorlar, çünkü ‘ucuzlar.’ Yozgatlı Tekin’e, “Afganlarla falan kavga çıkıyor mu?” diye sorunca, yanıt veriyor: “Anlaşıyoruz çünkü çaresizlikten düşmüşler. Ne yapalım? Onlar da bir ekmek peşinde. Ama biz de perişan oluyoruz. Afganlar olmasa yevmiye bugün 150 milyon. 100 milyon en az. Şimdi düşük. 70-80 lira oluyor. Adam bir kişiyle pazarlık yapamıyor, hep beraber arabaya doluyoruz. Pazarlık da yapılmadığı zaman adam bunlara istediği parayı veriyor. Adam yabancıları hissediyor, biliyor çalıştırıyor kaçıp gidiyor. Bizi götürmüyor neden, götürmüyor bundan götürmüyor.” Onların  ve onlar gibi nicesinin bayramı böyle başlıyor, böyle sürüyor. Bayram onlar için açlık, işsizlik ve sefaletten ibaret...

‘ADAMIN AYAKLARI KIRILDI NE PARA VERDİLER NE BİR ŞEY’
Buradaki işçiler en ‘pis işleri’ yapıyor. Bir Tokatlı işçi anlatıyor: “Ne iş olursa yapıyoruz. En pis işler geliyor, çatı, lağım, moloz, kanal, pislik... Yemeği bırak su vermezler. Diyelim moloz çekiyorsun sırtında. Sakatlandın. Çatı düştü bir Afganın sırtına. Adamın ayakları kırıldı ne para verdiler ne bir şey. Sakat kaldı gönderdiler gitti. Adam hadi der gönderir. Hemen gönderir. Bir şey tutturamazsın çünkü sen burada günlük gidiyorsun. Ne tutturacaksın? İnşaata gidiyorsun Allah göstermesin, düşüyorsun bir şey oluyor veya belin ağrıyor. Ne yapalım?”

Evrensel

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.