Musul operasyonu neden ertelendi?

Musul operasyonu neden ertelendi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sinyalini verdiği Musul operasyonunun neden ertelendiği ortaya çıktı.

Musul operasyonu ha başladı ha başlayacak diye hop oturup hop kalkıyoruz. Peki ama neden Musul gündemimize bu kadar girmiş durumda?

Çünkü Musul, DAİŞ’in Irak ve Suriye’de ele geçirdiği en büyük şehir. Ve de Irak’ın 2’nci en büyük şehri. Dolayısıyla Musul’u kurtarmak demek, DAİŞ’i Irak’ta, yani doğduğu topraklarda yenmek demek. İşte bu önemi yüzünden de ABD operasyona bir türlü başlayamıyor. Zira şehirde 15- 20 bin militanı olduğu düşünülen DAİŞ’e karşı savaşçıların eğitimi bir türlü tamamlanamıyor.

HAREKÂT HAZIRLIĞI

ABD en az 15-20 bin savaşçının Musul harekâtına katılmasını istiyor. Bunun için de uzun süredir askeri eğitim veriyor. Bu eğitimin 4 ayağı var. 1’ncisi, Irak ordusu. Yani Irak Silahlı Kuvvetleri. ABD şu ana kadar Mahmur kampında 6 bin civarında Irak askeri eğitti. Bunlar ülkenin farklı yerlerine dağılmış durumda. Birçok yerde güvenlik tehdidi hâlâ ciddi olduğu için de, ABD bu askerlerin çoğunu Musul’a kaydıramıyor.

Musul’da bulunanların sayısı şu anda sadece 2500 civarında. ABD’nin eğitim verdiği bir diğer grup da, Sünni aşiretler. Ki operasyonda özellikle onların savaşması hedefleniyor. Musul asıl bir Sünni şehri olduğu için, hem böylelikle mezhep çatışması önlenmek isteniyor. Hem de yerel halkın kaçıp yeni bir mülteci krizi yaratması Bunun için de 2007’de Oğul Bush’un Bağdat’ı ve Anbar eyaletini kurtarmak için uyguladığı “Surge” (hamle) planı uygulanıyor.

Yani “Haşdi Aşayir” denilen Sünni Arap aşiretler, ABD tarafından Mahmur kampında eğitiliyor. Bunların sayıları da şu anda 1500. * Bunlara bir de Türkiye’nin Başika kampında eğittiği, Musullu gönüllülerden oluşan “Haşdi Vatani” grubunu ekleyin. Çoğu Sünni Arap olan bu güçlerin sayısı da 3 bini geçmiş durumda. Yine Kürdistan bölgesindeki kamplarda eğittiği Kürt peşmergeler de 2700 civarında. İşte bu tabloda şu anda Musul için hazır olan toplam savaşçı sayısı 15 binin çok altında. Dolayısıyla operasyon için bu yılın sonu bekleniyor. Musul, Arapça “iki bahar arası” demek. Operasyon da ismi gibi iki bahar arasında olacak gibi görünüyor. 

PEŞMERGE İSTEKSİZ GELELİM

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) bağlı olan peşmergeye. Peşmerge bu büyük operasyona katılmaktan yana değil. Zira bir Arap şehri olan Musul için savaşmak, ölmeyi göze almak istemiyor. Hem de IKBY zaten alacağı kadar toprak almış, savaşın başından bu yana topraklarını yüzde 40 arttırmş durumda. Ancak ABD peşmergenin katkı sağlamasını istiyor. 2 bakımdan: Hem Irak askerinin güneyden, yani Bağdat ve Anbar’dan Musul’a intikal etmesi için Kürt bölgesinden geçmesi gerekiyor. Bunun için de peşmergenin işbirliğine ihtiyaç var. Hem de harekât başlayınca Musul’un kuzeyine kaçan DAİŞ’liler olabilir. Bunun için de peşmergenin Musul’un kuzeyinden destek vermesi, savunma yapması gerekiyor. Peşmerge ise sadece bu katkıda bulunmaya hazır.

ÇATIŞMA RİSKİ

Ve İran... Savaşçı olan bir diğer grup da, “Haşdi Şabi” diye anılan Şii milisler. Bunların yarısı İran güdümünde. Asıl tartışmalı konu da onlar. Operasyona katılmak istiyorlar. Ancak yerel Sünni halkla aralarında gerilim çıkma ihtimaline karşı, Musul merkezine girmelerine ABD ve Türkiye karşı çıkıyor. 

Bilgileri Hürriyet'ten Verda Yılmaz paylaştı.

AŞİRETLER TÜRKİYE'Yİ İSTİYOR

Kanal7 Ankara temsilcisi Mehmet Acet ise Yenişafak'taki yazısında Musul'daki aşiretlerin Türkiye'yi istediğini yazdı.

DAİŞ 2014'te Musul'u 24 saat içerisinde ele geçirdi. Şimdi Musul'u kurtarmak için 12 saat yeterli. Ama bunun için işin içinde Türkiye'nin olması gerekir.”

“Irak'tan, Musul'dan her gün telefonlar alıyoruz. Musul operasyonunu bir an evvel başlatın. Biz de bütün gücümüzle yanınızdayız diyorlar.”

Bayram tatilinin bitiminde Ankara'ya dönünce, hiç hesapta yokken'radarımıza' bir Musul gündemi takıldı.

HDP'li belediyelere kayyım atanması, Suriye, Fırat Kalkanı…

Bu konular üzerinde konuşurken, yukarıdaki sözlerin de sahibi olan muhatabımız, “Kafamızda asıl bir Musul meselesi var. Musul'u kurtarırsak biz kurtarırız” deyince, bugün huzurlarınıza böyle bir yazıyla çıkmış olduk.

“BAŞİKA'DAN ÇIKAR GİBİ YAPTIK AMA ÇIKMADIK”

Hatırlayacaksınız, geçen sene Ağustos ayının başlarında, bir gece aniden karşımıza “Türk tankları Başika'ya doğru ilerliyor” diyen bir haber çıkmıştı.

Ertesi gün, Bağdat'tan, Tahran'dan, Washington'dan içerisinde açık/örtülü tehditlerin de yer aldığı arka arkaya açıklamalar yapıldı, “Türk tanklarının Başika'dan behemehal ayrılması” talep edildi.

Ankara'nın bu etkili hücuma karşı aldığı pozisyon şöyle oldu:

'Durumu idare edip, tarafları olabildiği kadar sakinleştirmek ama geri adım atmamak…'

Yani Ankara, Başika'dan çekilir gibi yapılıp aslında oradaki gücü bütünüyle korumayı sürdürdü.

Neden mi Başika'dan söz ediyoruz?

Buradaki TSK varlığının temel hedefinin, günü geldiğinde Musul'u kurtaracak olan grupları eğitmek olduğunu biliyoruz da, o yüzden.

“MUSUL'DAKİ AŞİRETLER TÜRKİYE'Yİ İSTİYOR”

Musul'un DAİŞ'ten kurtarılması meselesi uzunca bir süredir Türkiye'nin gündeminde.

Ama kolay değil.

Irak merkezi yönetimi, İran ve hatta ABD dahil bir dünya güç odağı, Türkiye'nin öncülüğünde yapılacak böyle bir operasyona karşı çıkıyor.

Bununla birlikte, Türkiye'nin elinde hiç kimsenin elinde olmayan başka bir güç var.

2014'te, “Şii milislerin zulmü ile karşılaşmaktansa, bu kenti DAİŞ'e verelim” diye düşünen Musul'daki Sünni aşiretler şimdi,“Kapılarımızı bir tek Türkiye'ye açarız ve Musul'u kurtarma operasyonuna Türkiye katılırsa, ancak o durumda biz de destek veririz” diyorlar.

En başta aktardığım diyalogda geçen “Musul 24 saatte DAİŞ'in eline geçtiyse, 12 saatte geri alınır” cümlesinin oturduğu bağlam tam da burası.

2014'te, 24 saat içerisinde Musul'un DAİŞ tarafından ele geçirilmesini sağlayan aşiretler, şimdi bu örgütten kurtulmak istiyor.

Ancak bu kurtarma operasyonunu sadece Türkiye'nin yapmasını istiyor.

Ortadoğu politikalarında 'Büyük Şeytan-Küçük Şeytan'paslaşmasıyla birbirlerini kollayarak hareket eden ABD ve İran, Musul'u Irak Merkezi Yönetimi'ne bağlı ordunun ele geçirmesini arzu ediyor.

Ancak böyle bir operasyonun, Musul'u ikiye bölen Dicle nehrinin kırmızı renkle akmasına yol açacak kadar kanlı geçmesi gibi bir risk/ihtimal söz konusu.

Musul'daki aşiretlerin gün aşırı Türkiye'yi davet etmelerinin temel gerekçesi de bu.

Son günlerde Musul'dan ve Irak muhalefetinden Türkiye'ye gelen çağrıların artmasının bir nedeni de, Türkiye'nin Musul'da yapabileceklerinin bir benzerini Suriye'de şu günlerde yapıyor olması.

Suriye'de oluyorsa, Irak'ta neden olmasın?

ANKARA ABD'Yİ İKNA EDEBİLECEK Mİ?

“ABD, hesabını kitabını 15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması üzerine yapmıştı. Darbe başarılı olsaydı, sınırın güneyi boydan boya PKK'ya teslim edilecekti.

Yetmedi, Güneydoğu'nun bir bölümü de Türkiye toprakları olmaktan çıkacaktı.

Ne Musul, ne Cerablus, ne Bab hiçbirini konuşuyor olmayacaktık. Darbe püskürtülünce hesap bozuldu. Şimdi onlar da yeni denkleme göre yeni bir pozisyon almaya çalışıyorlar.”

Açık beyanatlara yansımasa da, Ankara'da hükümet ve Ak Parti çevrelerinden dinlediğimiz analizlerin çerçevesi, aşağı yukarı bu cümlelerde karşılığını buluyor.

Şimdi bu oyun bozuldu, yeni bir denklem oluştu.

Darbenin büyük bir kahramanlık destanı yazılarak püskürtülmüş olması, Türkiye'nin önüne 14 Temmuz'da olmayan büyük bir fırsat penceresi açtı.

Musul'un kurtarılması meselesinin heyecan verici bir gündem maddesi haline gelmesinin temel sebebi bu.

Sonuncusu Çin'de yapılan G-20 zirvesinde gerçekleşen Erdoğan-Obama görüşmesinde Musul konusunun da Rakka bağlamında gündeme geldiğini, Erdoğan'ın yaptığı açıklamalardan öğrenmiştik.

Erdoğan'ın açıklaması şöyleydi:

“Obama, Rakka'da birlikte çalışmak istiyor. Biz de, 'Askerlerimiz bir araya gelsinler, ne gerekiyorsa bu yapılır' dedik. Burada ABD'nin tavrı belirleyici olacak. PKK, Musul'da yer edinmeye çalışıyor, yarın Türkmenleri tamamen bitirmeye kalkabilir. Dolayısıyla Musul'un güvenliği için her şeyi gözden geçireceğiz”

Bu açıklamadan şunu anlıyoruz.

O görüşmede Obama Erdoğan'a Rakka demiş.

Erdoğan'da Obama'ya Musul diye karşılık vermiş.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.