Yeni Şafak Yazarı’ndan FETÖ itirafçılarına şerh

Yeni Şafak Yazarı’ndan FETÖ itirafçılarına şerh
Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk “İtirafçılar üzerinden FETÖ iddianameleri hazırlanırsa…” başlıklı makalesinde, FETÖ soruşturmalarında ortaya saçılan “itirafçı itirafları”yla ilgili çok çarpıcı sorular yöneltti.

Hasan Öztürk, medyada “bütün kumpasları, FETÖ'nün nasıl çalıştığını ortaya çıkaracak” gibi başlıklarla aktarılan itirafçı itiraflarına farklı bir bakış açısı getirdi.

“Yargı çevrelerinde bilinenlerin dışında yeni bir şey itiraf etmediklerine yönelik genel bir kanaat var” diyen Hasan Öztürk, “Dahası, Ahmet Hamsici başta olmak üzere itirafçı olanların itirafları FETÖ iddianamesinin aslını oluşturacaksa ya da o itiraflar iddianameye yön verecekse… ‘Profesyonel bir eylem’ ile karşı karşıyayız demektir” diye ekledi.

Hasan Öztürk, Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde de itirafçılar üzerinden muazzam bir algı operasyonu çekildiğini hatırlatarak, FETÖ itirafçıları için şöyle dedi: “O itirafçıların “itiraf” diye verdiği bilgileri “yönlendirme”, “saptırma”, “olayı başka bir mecraya çekme” eylemi olarak da düşünmemiz gerekir.”

Hasan Öztürk’ün Yeni Şafak’taki yazısının ilgili bölümü şöyle:

vd-065.jpg“Ergenekon ve Balyoz davaları sürecinde “itirafçılar” üzerinden muazzam bir algı operasyonu çekilmişti.

Bazılarının açık kimliği, bazılarının kodları vardı. Zira “etkin pişmanlık” denen yasadan yararlananlarla birlikte “gizli tanık”lar da vardı aynı zamanda.

Böylece servis ettikleri senaryo ve bilgilerle kamuoyunu yönettiler.

Sonuç ortada. “Ergenekon ve Balyoz” denen mesele Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) askeriyeyi ele geçirmesine neden oldu.

Kamuoyu da bu olup biteni “itirafçılar”ın itirafları üzerinden okuyup ikna oldu..!

Oysa gerçeğin öyle olmadığını şimdilerde anlıyoruz. İtirafçıların da içinde olduğu bir tezgahın hepimize yutturulduğu gerçeğini…

***

15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında FETÖ'ye yönelik operasyonlardan biri de yargıdaki ayağına yönelik. Bu konuda mesafe alındığına ilişkin bilgiler yayınlanıyor birkaç gündür.

Yargıdaki FETÖ üyelerinin bir kısmı itirafçı olmuş… Tek tek bülbül gibi ötüyorlarmış.

“İtirafçıların itirafları bütün kumpasları, FETÖ'nün nasıl çalıştığını ortaya çıkaracak” gibi cümlelerle bezenmiş birçok haber okuyoruz.

İtiraflar üzerinden yaptığımız okumalarla FETÖ'nün yargı ayağını, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ayağını, akademi ve polis ayağını öğreniyoruz sözüm ona!

Geçtiğimiz gün TRT Word'ün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki tanıtım gecesi için Ankara'daydım.

Ankara'daki dostlarımla yaptığım görüşmelerde yargıdaki FETÖ mücadelesiyle ilgili bir takım ipuçları kafamda soru işaretlerine neden oldu.

Buna dair birkaç not düşmeliyim buraya:

Bir: İlk önce şunu söylemeliyim: Bir zamanlar Deniz Feneri Kumpası'nı da yürüten savcılardan birinin de aralarında bulunduğu bir takım yargı mensuplarının “FETÖ'cüleri amma da öttürüyor adamlar” diye reklamı yapılıyor kulaktan kulağa.

Bu da şehir efsanesi olarak yayılıyor Ankara'da.

Doğruysa harika… Ellerine sağlık, ipi yakaladılarsa çorap söküğü gibi getirsinler sonunu da…

Ya palavraysa? Yine birileri bizi oyuna getirmişse?

Biri bizi ikna etmeli değil mi?

İki: Zira Deniz Feneri soruşturması döneminde Taraf gazetesinde yayınlanan haberlerin tamamına yakını şu an FETÖ'den tutuklu bir kadın muhabir tarafından yapılıyordu. Ve o kadın muhabir ile soruşturma savcıları arasında bir iletişimden söz ediliyordu. (O FETÖ'cü gazetecinin bizzat kendi ifadesidir.)

Bu bile “Adam amma da öttürüyor FETÖ'cüleri” söylemini ve şehir efsanesini havada bıraktırıyor.

Üç: İtiraflarda bulunan yargı mensuplarının kimlikleri ve unvanları bize, “Bu kadar ayrıntıyı bu kadar kolay nasıl anlatır” sorusunu sordurtuyor.

Dört: Yargı çevrelerinde bilinenlerin dışında yeni bir şey itiraf etmediklerine yönelik genel bir kanaat var.

Beş: Dahası, Ahmet Hamsici başta olmak üzere itirafçı olanların itirafları FETÖ iddianamesinin aslını oluşturacaksa ya da o itiraflar iddianameye yön verecekse… “Profesyonel bir eylem” ile karşı karşıyayız demektir.

Eğer FETÖ'nün uluslararası ayağı da olan bir istihbarat örgütü niteliğinde yapılandığını biliyorsak…

Yine, algı yönetimi ve olayları yönlendirme becerisini bizzat gözleyip yaşamışsak…

O itirafçıların “itiraf” diye verdiği bilgilerin “yönlendirme”, “saptırma”, “olayı başka bir mecraya çekme” eylemi olarak da düşünmemiz gerekir.

Yanılıyorsam lütfen cevap verin.

Benimkisi ileri derecede paranoya da olabilir…

Bilemiyorum.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.