Mavi Marmara gazisi dava sürecini anlattı

Mavi Marmara gazisi dava sürecini anlattı
Mavi Marmara sürecine ilişkin Mavi Marmara gazisi Çiğdem Topçuoğlu, "Kendimi İsrail mahkemesinde hissettim" dedi.

Mavi Marmara şehitlerinden Ç.etin Topçuoğlu'nun eşi ve aynı zamanda Mavi Marmara gazisi Çiğdem Topçuoğlu Mavi Marmara davasına ilişkin bir yazı kaleme aldı.
 
Ekran Gazetesi adlı internet sitesinde Mavi Marmara davası sürecini yazan Topçuoğlu çarpıcı ifadeler kullandı. Topçuoğlu, son mahkemeye ilişkin "Kendimi İsrail mahkemesinde hissettim" diye konuştu.

topcuoglu_kendimi_israil_mahkemesinde_gibi_hissettim_7122016601.jpg
 
"İSRAİL'E DAVA AÇINCA TEHDİT EDİLDİK"

 Mavi Marmara Gazisi Çiğdem Topçuoğlu yazısında İsrail'e yönelik dava açtıklarında tehdit edildiklerini, Türkiye’nin işgalci İsrail ile anlaşmasından sonra davanın düşürülmesine karar verildiğini hakim ve savcının tavrından dolayı kendini işgalci İsrail Mahkemesinde zannettiğini yazdı.
 

İşte yazının bir bölümü;

 
31 Mayıs 2010 Mavi Marmara katliamının üzerinden 6 yıl geçti. 2012 yılından bu yana İstanbul ilinde görülmekte olan Mavi Marmara Şehidleri ve gazilerinin davasına katılıyorum.14 duruşmada da adliyenin içerisinde bulundum. Türkiye den ve dünyanın her yerinden gelen avukatlar ve Mavi Marmara katılımcıları bu davaya iştirak ettiler. Davayı ilk açtığımız da bizlere akıllı olun dediler. Tehdit edildik. Saldırıya uğradık. Bizleri yıldırmak, gözümüzü korkutmak, davalarımızdan vazgeçmemiz için yaptılar. 2 yıl önce Davanın baş Hakimi rahmetli “Ümit Kaptan” suçlular için kırmızı bültenle tutuklama kararı çıkartarak adalet bakanlığına gönderdi. Ömrü yetmedi sonucu göremedi. Bizim ömrümüz yeter mi, yetmez. 
 
Meselenin özünü bilmeyenler, bilip de işlerine gelmeyenler tarafından davaya çok farklı Hakimler ve Savcılar atandı. Her gelen Hakim ve Savcı vazifelerinin gereğini yaptılar ta ki 13. Ve 14. Duruşmaya kadar. Son iki mahkemeye yeni hakim ve yeni savcı atandı. Hakim ve savcının bir suçu yok. Emir erleri onlar. Son duruşma saat 10 da başladı, saat 11 de Savcı gerekçe olarak; İsrail ve Türkiye anlaştı bu davanın düşürülmesi gerekir diye  talep sundu. 
 
Avukatlarımız 12 saat boyunca müthiş bir savunma ortaya koydular. Ancak savcı ve hakimler kararlarını verdikleri için; “sabaha kadar konuşun sizleri dinleyeceğiz, bu iş bitecek” dediler. Bir anda kendimi İsrail mahkemesinde hissettim. Savcı bi taraf olmuştu. Katillerimizin tarafındaydı. Hakim mahkemeyi bitirme telaşındaydı.
 
İşin komik tarafı avukatlarımız Şehidlerimiz deyince hakimin bir tanesi “yalnızca sizin Şehidleriniz değil,onlar bizimde Şehidlerimiz” dedi. Bu nasıl bir çelişkidir? Söz hakkı istedim. Konuştum. Ancak karşımda bağımsız bir yargı yoktu. 
 
Birileri istedikleri anlaşmayı yapa dursunlar, davalarımızı kapatmaya çalışsınlar ÇETİN ve arkadaşları ulaşılacak en yüce makama ulaşmışlardır. En güzel ticari anlaşmayı yapmışlardır. Makamlarıyla birlikte Türkiye  ve dünyadaki insanların büyük bir kesiminin  gönüllerinde taht kurdular. Onlar canlarıyla ve kanlarıyla tarih yazdılar. Kazanan aziz  davaları oldu. Ben şahidim ALLAH c.c ım. ÇETİN ve arkadaşlarının katilleri ve onların işbirlikçileri, yandaşları kaybettiler. 
 
Mahkemenin sonu ne olur? Yaşayıp göreceğiz.
 
Bir gün reel politik veya ülke menfaatleri gereği, USA Başkanı Trump 15 Temmuzdan dolayı arayıp özür dilese, Türkiye –ABD ile anlaşma imzalasa, FETÖ ile bu denli samimi ve güçlü mücadele eden Cumhurbaşkanımız onaylasa ve 15 Temmuz Şehidlerinin ailesine para verilip 15 Temmuz gecesinin suçlularının yargılandığı davaları düşürmeye kalksa ne dersiniz?
 
ALLAH c.c DİYORUM ALLAH c.c....

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.