Yargıtay'dan ilginç karar

Yargıtay'dan ilginç karar
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, kiraladığı arabası sahte kimlikle başkasına satılan kişinin, aracını geri alabilmesi amacıyla alıcıya, arabası için ödediği ücreti geri vermesi gerektiğine hükmetti.

 

İstanbul'da yaşayan Tayip G., aracını kiraya verilmek üzere oto kiralama şirketine bıraktı. Araç, bu şirket tarafından Fatih D.'ye kiralandı. Fatih D.'nin süre sonunda aracı getirmemesi üzerine emniyete yapılan şikayet sonucunda arabanın sahte kimlikle Kadir S.'ye satıldığı belirlendi. Tayip G., araç satış sözleşmesinin iptali, arabanın kendisine geri verilmesi istemiyle dava açtı.

"ASIL MAĞDUR BENİM, ARAÇ BENDE KALSIN"

Davalı Kadir S. ise internet üzerinden satıcılarla irtibat kurduğunu, arabayı noter sözleşmesiyle satın aldığını, daha sonra çalıntı olduğu gerekçesiyle araca el konulduğunu, asıl mağdurun kendisi olduğunu savunarak, aracın kendisinde kalmasını istedi. Davayı görüşen Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi, aracın sahte kimlikle yapılan satışının geçersiz olduğuna, satış sözleşmesinin iptaline ve davacı Tayip G.'ye iadesine karar verdi. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını bozdu.

5 YIL İÇİNDE DAVA AÇILABİLECEK

Kararda bir malın başkasına emanet edilmeyip çaldırma, gasp ve unutma gibi sebeplerle elden çıkması halinde üçüncü şahıs tarafından iyi niyetle alınmış olsa dahi bu alımın geçerli olmayacağı, kaybolan ya da irade dışında herhangi bir şekilde elden çıkan mal için herkese karşı 5 yıl içinde taşınır davası açılabileceği anlatıldı.

"TEHLİKEYİ GÖZE ALMIŞ SAYILABİLİR"

Türk Medeni Kanunu'nun emaneten bırakılan mallarla sahibinin elinden rızası olmadan çıkan mallar konusunda ayrım yaptığına işaret edilen kararda, "Malı başkasına emaneten bırakan kimse, az çok risk altına girmiş ve emaneten verdiği şeyin, alan tarafından başkasına geçirilmesi tehlikesini göze almış sayılabilir. Oysa bir malı rızası olmadan elinden çıkaran kimsenin böyle bir riske önceden katlandığı söylenemez" tespitine yer verildi. Kararda, sahibinin elinden rızası hilafına çıkan bir şeyi, iyi niyetli üçüncü şahıs açık artırmadan, pazardan veya bu gibi eşyayı satan bir kimseden iktisap ederse asıl mal sahibinin gerek bu şahıs gerekse daha sonraki edinenler aleyhinde açacağı iade davasını kazanabilmesi amacıyla aracı alan üçüncü şahsa araba için ödediği bedeli  vermesi gerektiği vurgulandı.

"BEDELİN ÖDENMEMESİ HALİNDE DAVANIN REDDİNE..."

Kararda, bu şart yerine getirilmediği takdirde mahkemenin, asıl mal sahibinin açacağı iade davasını kabul edemeyeceği belirtildi. Davacı Tayip G.'nin, kendi adına kayıtlı aracı kiralanmak üzere oto kiralama şirketine rızasıyla verdiğine işaret edilen kararda, "O halde, davacı Tayip G.'nin araç mülkiyetinin tespiti davasını kazanabilmesi için davalı Kadir S'ye satış bedeli olarak ödediği bedeli iade etmesi gerekir. Mahkemece, bedelin ödenmemesi halinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ödeme gerçekleşmeden yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya uygun bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir" değerlendirmesinde bulunuldu.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.