Yıldıray Çiçek, Sabahattin Önkibar’ı fena yakaladı

Yıldıray Çiçek, Sabahattin Önkibar’ı fena yakaladı
Ortadoğu gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek, kaleme aldığı kitabıyla MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi hedef alan Aydınlık yazarı Sabahattin Önkibar’ı eski yazılarıyla vurdu.

MHP gazetesi Ortadoğu’daki köşe yazısında Yıldıray Çiçek, Sabahattin Önkibar’ın 2000 yılında Türkiye gazetesinde yayınlanan ve Bahçeli’yi öven makalelerini hatırlattı.

Sabahattin Önkibar, Bahçeli için o dönem bugünkünün tam tersi yazılar yazmış.

Örneğin, 2000 yılında “Manzara” başlıklı yazısında şöyle yazmış:

"Bugün değineceğimiz bir başka konu da merhum Alparslan Türkeş'in 3.vefat yıldönümü olacak. Türkeş Bey sadece Türk milliyetçileri ve hatta milliyetçiliğin önderi değil, aynı zamanda uzlaşmanın, sağduyunun ve de bütünleşmenin de ifadesi ya da adresiydi. Vefatı gerçekten ülke açısından büyük bir kayıptır ancak tesellimiz emanetinin ehline teslimidir.

Türkeş Bey'in Bozkurtları kutsal emaneti layık olana tevdi etmiş ve başbuğlarının kemiklerini sızlatmamışlar, tersine ruhunu şad etmişlerdir.

Devlet Bahçeli Bey, bugün Merhum Türkeş'in yolunda, izinde ve ilkelerinde sapmaksızın yürüyor.

Yürümüyor adeta koşuyor.

Evet, bayrağı merhumun işaret ettiği gibi daha yukarılara taşıyor.

Keşke Türkeş Bey bugünleri görse ve eseriyle övünebilseydi.

Yüce Yaradan'ın rahmeti üstünde olsun Sevgili Türkeş…"

1-107.gif

YILDIRAY ÇİÇEK: PERİNÇEK ÇOCUĞU

Bahçeli’nin danışmanlığını da yaptığı belirtilen Yıldıray Çiçek, konuyla ilgili şu yorumlarda bulundu:

“Bu cümleler niçin önemli biliyor musunuz? 

Çünkü bu cümlelerin sahibinin, Başbuğ Alparslan Türkeş'in ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin davaya hizmetini, dava adamlığını iftiralarla ortadan kaldırmaya çalışan birine dönüşmesinden dolayı önemlidir.

Meraktan öldürmeye, konuyu uzatmaya gerek yok, bu cümlelerin sahibi Doğu Perinçek çocuğu Sabahattin Önkibar'dır.

Çünkü o ortamına göre yazar. Çünkü o atmosferine göre yazar. Çünkü o patronuna göre yazar…

Köşe yazılarında ve çıkardığı kitaplarda Başbuğ Türkeş'e ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye her türlü hakareti eden, iftirayı atan bu müptezel geçmişte de bunları yazıyormuş… Arşivdeki yazılara baktım neler var neler…

Bugün yazdıkları düne, dün yazdıkları bugüne uymuyor.  Onun adına yazıları ya başkaları yazıyor. Ya da kendi yazdıklarını unutuyor. Bu noktaya defalarca vurgu yaptım. Herkesin de bu gözle bakarak değerlendirme yapacağını umuyorum.

Dün bu kadar yücelttiği Başbuğ Türkeş'i ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi şimdi iftiraya boğmasını incelediğinizde ortaya çıkan ruh hastalığını da herkes dikkatli irdelemelidir.

Mesela bu müptezel son yıllarda sürekli "Sadi Somuncuoğlu gibi bir ülkücü önderin Cumhurbaşkanı olmasını engelleyip Ahmet Necdet Sezer'i Çankaya köşküne taşıyan sen değil misin?" diye sorar ve Sadi Somuncuoğlu'na yapılan saldırıyı sürekli kullanır ama geçmişte yazdığı şu yazıyı unutarak:

SOMUNCUOĞLU OLAYININ ARDINDAKİLER

SADİ BEY'İN STRATEJİSİ : Ancak madalyonun öbür cephesinde bir doğru daha var. O da Sadi Somuncuoğlu'nun bu olaya iklim ya da zemin hazırlaması yani ağır tahrik olayıdır. Kamuoyu pek bilmez, Somuncuoğlu kendince Bahçeli ile rekabet etmektedir. Devlet Bey'in ve MHP kitlesinin bu rekabetten pek haberi yoktur ama Somuncuoğlu aklınca Bahçeli'yi pek beğenmez ve onu tesadüflerin ya da konjonktürün genel başkanı olarak görür. Başka bir ifade ile Somuncuoğlu Devlet Bey'i 80 öncesinden tanıdığından, onun geldiği noktayı pek hazmedemez ve kendinin o koltukta olmasını düşler hep. Sadi Beydeki bu özlem yani genel başkanlık arzusu vazgeçilmez bir saplantıdır. 

KONTENJAN OLAYI :  Öyle ki Somuncuoğlu 12 Eylül sonrasında liderlik özlemini gerçekleştiremediği MHP'den ayrılmış ve yoldaşı rahmetli Türkeş'le arasına kara kedi girmişti. Bir dönem ANAP milletvekilliğini yapan Somuncuoğlu, Türkeş Bey'in vefatından sonra MHP'ye döndü. 18 Nisan seçimlerinde aday olan Sadi Bey'in Devlet Bey'den yakarışı şuydu: “Beni kontenjandan aday yapın.”

Gerekçe örgütte sevilmemesi. Devlet Bey bu yakarışa; ülkücüleri bir bayrak altında toplama hedefi ile ahde vefa bağlamında olumlu cevap verdi ve Somuncuoğlu'nu aday yaptı. Dahası, Sadi Bey'i kabineye de aldı. Aldı almasına da Somuncuoğlu o gün bugün hiç durmadı ve her zeminde Devlet Bey'e alçak perdelerden muhalefet yaptı. Bürokrasideki atama zorluğu olayından türbana ve Öcalan'ın idamı hadisesine kadar pek çok meselede Bahçeli, Sadi Bey tarafından hedef alındı, topa tutuldu. Amaç yukarıda belirttiğimiz gibi Devlet Bey'in yıpratılması ve yüreğini kor gibi yakan genel başkanlığa bir şekilde erişmek. Sadi Bey bu amaç için Türkeş Bey'le bile zıtlaşmış ve köprüleri atmıştı. 

CUMHURBAŞKANLIĞI : Bahçeli, Somuncuoğlu'nun bu hesabını ve tavırlarını görse de, liderlik konumu ve de hoş görme gereği ile pek önemsemedi. Devlet Bey her geçen gün büyüyen ve merkeze yelken açan partisinde mini de olsa bir huzursuzluk olsun istemiyordu. Sustu, içine attı. Derken cumhurbaşkanlığı seçimi gündeme geldi. Somuncuoğlu bu süreçte MHP'ye yeminli düşman olanlarla tabir yerinde ise kolkola girdi. Evet MHP'ye siyaseten hasım olanlar Sadi Bey'i pompalamaya ve ona hamilik yapmaya başladı. Dahası, bu işbirlikçiler ile MHP'nin içini karıştırmayı amaçlayıp harekete geçti Somuncuoğlu... Milletvekillerinin de bulunduğu çeşitli zeminlerde lider Bahçeli, partiyi “peşkeş” çekmekle itham edilerek açıktan hedef alındı. MHP'yi, Refah ya da Fazilet misali devletin ve de kamuoyunun gözünde “sakıncalı” görüntüden çıkarmak için çırpınan Devlet Bey bir değil birkaç kez Sadi Bey'le konuşarak yanlışta ısrarlı olmaması tavsiyesinde bulundu ve de hakim realiteleri anlattı, hatırlattı.

TEPKİ SAĞANAĞI: Bu bağlamdaki son görüşme de olay akşamı partinin genel merkezinde yapıldı. Bahçeli, Sadi Bey'e “neden aday olmaması” gerektiğini uzun uzadıya anlatarak iknaya uğraştı. Ancak Somuncuoğlu Bahçeli'ye “meydan okur” bir tarzla ve MHP'de yeni bir doğum yaptırmak ümidi ile liderine ve de partisine rağmen aday oldu. Adaylık sürecinde de provokasyona yorumlanacak bir dizi olumsuzluk yaptı. Dilekçesini önceden gönderirken, kendini aslanın ağzına atılan şövalye misali, tepki alacağı kesin olan bir ortama soktu ve kışkırtıcılık yaptı.

Yapınca da tahrik olan kimi MHP milletvekilleri malum hadiseye sebebiyet verdiler. Tabii bütün bunları aktarmaktaki amacımız “müstahaktı, oldu” gibi bir hükme varmak için değildir. Yazımın girişinde de belirttim, hadise çok çok yanlıştır ve MHP'yi imaj noktasında fevkalade yaralamıştır. MHP'nin deli dolu vekilleri Somuncuoğlu'nun tahriklerine kapılıp aslında kendi kendilerini vurdular ve oyuna geldiler. Peki, bu imaj yarası onulmaz bir yara mıdır?

Ne münasebet... Her partide benzer şeyler oluyor. İşte yakın geçmişte CHP'nin üç ayrı kongresinde de kafalar yarılmıştı. Bu tür hadise münferittir ve partilerle ilişkilendirilemez. Yadırgadığımız ama bize sürpriz de gelmeyen olay, eski marksistlerin bu olay sonrasındaki sevinç çığlıklarıdır. ÖDP yüzde bir bile alamayıp, MHP yüzde 20’lere tırmanınca bu malum güruh adeta mateme girmişti.

Delifişek Enginyurt hoş olmayan salvolarıyla onlara adeta şimdi bayramı yaşatıyor. Şaka bir yana, MHP eğer merkezin adresi ve de Türkiye'nin partisi olmak istiyorsa bu tür münferit yanlışlıkları da terk etmelidir. MHP Devlet Bahçeli'nin akıl dolu yönetimi ile hayal dahi edilemeyecek bir noktada seyrederken, bu tür münferit olumsuzluklarla sendelerse, sadece kendine değil, Türkiye'ye de yazık olacaktır.. Bütün ülkücüler Devlet Bey'e her şeyi ile omuz vermek durumundadır... Nihai hükmümüz hadise münferittir ve keskin bir kışkırtmaya delikanlılık anlayışının dışa vurumudur... (29.04.2000- Türkiye gazetesi)

2-077.gif

2000 yılında olayların sıcak anında bunları yazan adamın birde aynı adam ve olayla ilgili yazdıklarına bakın…

Bu hafızasını yitirmiş Sabahattin Önkibar, Fitnecağ'da ve şimdi Karanlık gazetelerde yazarken sürekli MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin HDP'lilerle el sıkışmış olmasını, onların gelip konuşmasını hep saldırı aracı olarak kullanmaktadır. Geçtiğimiz günlerde de Ahmet Türk konusu üzerinden saldırdı ama bakın bu müptezel geçmişte buna benzer konularda neler yazmış:

"BAHÇELİ HADEP"

Gelelim MHP Lideri ve Başbakan yardımcısı Devlet Bahçeli'nin Diyarbakır'a yaptığı çıkarmaya:

Bu gezi de yine mübalağasız hem Türkiye'nin normalleşmesi, hem de demokratikleşmemiz için fevkalade isabet kaydeden bir adım olmuştur.

PKK ile yapılan ve yıllardır süren silahlı mücadele kazanılmış ancak sorun ortadan kalkmamıştır. Yani başka bir ifadeyle sivrisinekler yok edilmiş lakin onu üreten bataklık henüz kurutulamamıştır.

İşte MHP liderinin bakanları ile Diyarbakır'da yaptığı çıkarma bu amaca hizmet edecek önemli bir adımdır.

Bir başka güzel şey, Bahçeli'nin HADEP'li belediye başkanı ile verdiği güzel fotoğraftır.

Bu sütünü izleyenler, bizim PKK ve HADEP'e nasıl baktığımızı iyi bilirler ama sorunun aşılması için terörü istemeyen bölge insanı ile diyalog artık kaçınılmazdır. MHP'nin bölgeye giderek zeytin dalı uzatması ve HADEP'in de buna mukabelerde bulunması gelecek acısından önemlidir.

Eğer MHP-HADEP barışını sağlam bir zemine oturtabilir ve onu kurumsallaştırırsak bölgede barışın önü ciddi anlamda açılacaktır.

Kuşkusuz bir gezi ile her şeye tamam demek ve şehit edilen binleri unutmak mümkün değildir ama yeni şehitler olmasın diye MHP de devlet gibi davranmalı ve "intikam alma" duygusunu törpüleyip sorunu yok etmeye çalışmalıdır.

Açıkçası atılan Diyarbakır seferi adımı bu açıdan önemlidir ve demokratikleşme rüzgarımıza da iyi bir nefestir. Diyarbakır'ın HADEP'li başkanını alkışlama olgunluğunu gösterebilen MHP Lideri, AB'ye girmek ve bir potada erimek için başka başka adımları atabileceğinin de işaretini vermiştir." (Türkiye gazetesi/ 2000)

*** 

Bu cümlelerin sahibinin şimdi yazdıklarına bakarak akıl sağlığının yerinde olup olmadığına siz karar verin. Bir ara beyinden ameliyat olduğu bilgisini de göz önünde bulundurarak değerlendirin. Bunun gibi yüzlerce yazısı var. Başbuğ Türkeş'e ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye hakaretler eden, iftiralar atan bu adama destek verenlerin suratına tükürmek lazım ama o suratlar tükürük bile hak etmemektedir.

Buna destek verenlerin hepsi bizim nazarımızda Doğu Perinçek çocuğudur.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.