28 Şubat'ın üzerinden 20 yıl geçti! 600 mağdur halen cezaevinde

28 Şubat'ın üzerinden 20 yıl geçti! 600 mağdur halen cezaevinde
Bir asra yakın tarihinde birçok darbeye sahne olmuş olan Türkiye’nin en karanlık sayfalarından birisi de hiç kuşkusuz 28 Şubat post-modern darbesidir.

Türkiye’nin önünü tıkamaya yönelik Batılı güçler ve içerideki işbirlikçileri eliyle yapılan darbenin mağdurları bugün hâlâ cezaevlerinde yatıyor. Darbenin üzerinden yirmi yıl geçti. Bu sabah itibariyle 28 Şubat mağduru 600’e yakın insan hâlihazırda cezaevlerinde demir parmaklıklar arkasında işkence çekiyor... 

ANAYASA MAHKEMESi’NEBiREYSEL BAŞVURU DA YAPAMIYORLAR

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının 23 Eylül 2012 ile sınırlandırılması nedeniyle halen hapiste olan 28 Şubat mağdurları, haklarında verilen kararlar 2012’den önce kesinleştiği için Anayasa Mahkemesi’ne de başvuramıyorlar. Cezaevinde çile çeken 28 Şubat mağdurları, kendileri için yeniden yargılama yolunun açılması ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının geriye dönük olarak kendilerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini belirtiyorlar. 
 
Özgür-Der Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Mehmet Alagöz, cezaevlerinde hala 28 Şubat mağduru 550-600 kişi bulunduğunu belirterek, “Bu kişilerin dosyalarının yeniden açılıp, suç işleyip işlemediklerinin ve delillerin yeniden araştırılması gerekiyor” dedi. Alagöz, yaptığı açıklamada, 27 Mayıs 1960’dan sonra Türkiye’de darbeler döneminin başladığını söyledi.  İktidarın milletten yana oluştuğu her seçimin ardından bir darbe yapıldığını belirten Alagöz, 28 Şubat 1997’de post-modern bir darbe yaşandığını, ifade etti.  

YARGISAL ANLAMDA 28 ŞUBAT’IN ETKİLERİ SÜRÜYOR

Post-modern darbenin etkilerinin yargı alanında halen sürdüğüne dikkati çeken Alagöz, şunları kaydetti: “28 Şubat’ta verilen kararların artık tartışılması gerekiyor. Çünkü, 28 Şubat kararları verildikten sonra, topluma ‘balans ayarı çekilirken’, askeri vesayet sistemi savcı ve hâkimlere brifing veriyordu. Bu brifinglere katılmayan hâkim ve savcılar görevden alınıyordu. Brifingler doğrultusunda kararlar verilmeye başlandı. Tamamen sivil olan, hiçbir taşkınlığın yaşanmadığı Anadolu’nun dört bir tarafında yapılan ‘el ele eylemlerini’ organize ettikleri gerekçesiyle insanlar hakkında anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçlamasıyla davalar açıldı. Bu davalar uzun yıllar sürdü ve insanlar kendilerini aklamak için yıllarca mücadele verdi. Sivil bir eyleme katılan bazı insanlar idamla yargılandı. Buna benzer başka eylemlere katılan insanlar terör örgütü kurmak, terör örgütüne üye olmak, şeriat devleti kurmak suçuyla yargılandı.” Alagöz, 28 Şubat post-modern darbesinde en çok dindar insanların mağdur edildiğini vurgulayarak, bu darbe ile dindarların ötekileştirilmesinin amaçlandığını dile getirdi. Bu süreçte dindar kitlelerin hep yasa dışı çete kurmakla itham edildiğini kaydeden Alagöz, “İnsanların yapmadıkları eylemler onlara izafe edildi. Faili meçhul cinayetler onlara yıkılmak suretiyle toplumdan ötekileştirildiler. Dolayısıyla insanlar bu kitlelere sahip çıkamadı. Mahkemeler deliller olmaksızın, işkence, kötü muamele sonucu alınan ifadelerle insanlara uzun süreli cezalar verdi” ifadelerini kullandı.
 
 1-349.jpg

ÖNCELİKLE DGM’LERDE VERİLEN KARARLARIN YENİDEN TARTIŞMAYA AÇILMASI GEREKİYOR

“Birileri için 28 Şubat halen bitmedi” diyen Alagöz, şöyle devam etti: “Halen 28 Şubat mağduru olup cezaevinde olan insanlar var. Bu kişilere Cumhurbaşkanı sahip çıktığı zaman toplumda ses bulabiliyor. Yakup Köse, Salih Mirzabeyoğlu ve Mehmet Ali Tekin gibi kişilerin dosyalarını bizzat Cumhurbaşkanımız zikrettiği zaman yeniden incelendi. İncelendiğinde aleyhlerine delil olmadığı ortaya çıktığı için yeniden yargılanma yolu ortaya çıktı ve yargılanıp tahliye oldular. Ama onlar gibi olan içeride pek çok kişi var. Cezaevlerinde şu ana kadar benim bizzat tespit ettiğim 400’e yakın insan var. Tespitlerim dışında o dönemde yargılanıp mahkûm edilen ve halen ceza evinde olan kişilerin sayısının yaklaşık 550-600 olduğunu düşünüyorum. Bu kişilerin dosyalarının yeniden açılıp, suç işleyip işlemediklerinin ve delillerin yeniden araştırılması gerekiyor. 28 Şubat’ı baz alırsak 20 yıldır, tutuklu olanlar var. O dönemde Türkiye’de Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) vardı. DGM’lerde askeri üye vardı. Öncelikle kapatılan DGM’lerde verilen kararların yeniden açılması gerekiyor.” 

ANAYASA MAHKEMESİ’NE BİREYSEL BAŞVURU YAPAMIYORLAR

Alagöz, Anayasa Mahkemisi’ne bireysel başvurunun 23 Eylül 2012 ile sınırlandırıldığına dikkati çekerek, halen hapiste olan 28 Şubat mağdurlarının, haklarında verilen kararların 2012’den önce kesinleştiği için Anayasa Mahkemesi’ne başvuramadıklarını ifade etti. Alagöz, hapisteki 28 Şubat mağdurlarının davalarında yeniden yargılama yolunun açılması, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının geriye dönük bu insanları kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini veya TBMM’nin bu konuda yasal düzenleme yapması gerektiğini ifade etti. 

“28 ŞUBAT SÜRECİ FETÖ’NÜN ÖNÜNÜ AÇTI”

FETÖ’nün 28 Şubat sürecini fırsata çevirdiğini kaydeden Alagöz, “O dönemde FETÖ üyesi savcı ve hakimler, bulunduğu mahkemelerde yargılanan dindar insanlara daha ağır cezalar verdi. Onların lehine olan delilleri de kapattılar. 28 Şubat süreci FETÖ’nün önünü açtı. Dindarlar okullardan, kamudan, yargıdan uzaklaştırılırken FETÖ üyeleri bu görevlere yerleşti. FETÖ buradan nemalandı ve kendilerinden olmayan insanları da dışladı.” şeklinde konuştu.
 
 2-311.jpg

SiViL EYLEME KATILDILAR... iDAMLA YARGILANDILAR...

Özgür-Der Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Mehmet Alagöz, cezaevlerinde hâlâ 28 Şubat mağduru 550-600 kişi bulunduğunu belirterek, “Bu kişilerin dosyalarının yeniden açılıp, suç işleyip işlemediklerinin ve delillerin yeniden araştırılması gerekiyor” dedi.

Post-modern darbenin etkilerinin yargı alanında halen sürdüğüne dikkati çeken Alagöz, şunları kaydetti: “28 Şubat’ta verilen kararların artık tartışılması gerekiyor. Tamamen sivil olan, hiçbir taşkınlığın yaşanmadığı Anadolu’nun dört bir tarafında yapılan ‘el ele eylemlerini’ organize ettikleri gerekçesiyle insanlar hakkında anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçlamasıyla davalar açıldı. Bu davalar uzun yıllar sürdü ve insanlar kendilerini aklamak için yıllarca mücadele verdi. Sivil bir eyleme katılan bazı insanlar idamla yargılandı. Buna benzer başka eylemlere katılan insanlar terör örgütü kurmak, terör örgütüne üye olmak, şeriat devleti kurmak suçuyla yargılandı.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.