ABD ve Rusya Türkiye için o günü bekliyor

ABD ve Rusya Türkiye için o günü bekliyor
16 Nisan'da yapılacak olan referandumun sonucu Türkiye'nin iç politikaları kadar dış politikası için de oldukça önemli.

ABD-Rusya hattında yaşananlar, Avrupa, İran, İsrail ve Ortadoğu'daki gelişmeler... Tün dünya dengelerini etkileyen gelişmeler yaşanırken ABD ve Rusya, Türkiye'yi o soruyu sormak için Türkiye'yi bekliyor...

Kimyasal silah kullanan Şam yönetimine ABD tarafından -'Esad'ın gidip-kalması umurumuzda değil mealindeki açıklamasının tazeliği sürerken-yapılan füze saldırısı, Rusya ve İran tarafından 'kırmızı çizgi' ilan edildi ve.. Ertesi gün Reuters'ın bu haberi Moskova tarafından, 'yok öyle bir şey' diyerek yalanlandı...

Haritadan silinen üsten geri kalanların fotoğrafları ile 24 saat sonra faaliyete geçtiğini gösteren resimlerin neredeyse eş zamanlı küresel medyaya sürülmesinden, Moskova ve Washington'un ruh halini anlayabilirsiniz.

Ahval ve şerait;

Bir, O füzeler sadece Suriye'yi vurmadı, o üsteki Rus ve Cumhuriyet Muhafızları'nı da vurdu ama yine de menzil kısa kalır; Kuzey Kore ve Tahran'ı da vurdu!

İki... “Yerleşik Batı aklına göre", ABD ve İngiltere'nin Ortadoğu'da olması gerekirken (!), Almanya ve Fransa da itilerek, Rusya-Suriye-İran-Irak'ın tüm bölgeyi baskılayan güce sahip olması, bunun komplikasyonları hâlâ devam eden Obama yönetimi eliyle yapılmış olması sorun oluşturuyor. 

Üç, Batı ittifakının, ABD ve AB/Kıta Avrupası'nın hem kendi aralarında hem de “içlerinde" kırılmalar yaşanıyor.. Ama Rusya'ya “karşı" olmakta mutabakat kurulması. 

Dört, ABD'nin Rusya'ya bakışı küresel dengeler ve özellikle Çin/Pasifik, Avrupa'nın bakışı ise ekonomik/enerjik bağımlılıklar üzerinden yükseltiliyor.

Beş, Ukrayna ve ABD-Avrupa arasındaki ticaret anlaşması (TTIP) oydu. Gelinen noktada Rusya'ya karşı askeri, politik, ekonomik zorlamalar işe yaramadı hatta Ukrayna, Kırım ve Suriye'de tersi oldu.

Altı, Trump'ın Rusya “sempatisi"nin tüm dünyadaki yankısına Washington iç dengelerindeki savrulmayı da eklediğinizde Kremlin-sever bir Başkan profili parlatıldı. Başkan, önceki Başkan ve bağlılarının planına karşıydı.

Yedi, İsrail'e 'eskisinden çok' yaklaşmak ve İran'ı dışlamak zaten odur. Suriye'de ABD füzelerinin vurduğu odur. Rusya-İran bağını, Tahran-Bağdat bağını koparmak için damadını, Genelkurmay Başkanı ile birlikte Irak'a göndermek, Barzani yönetimine bayraklar açtırmak, İran'dan uzaklaş yoksa “parçalarım" demektir.. Nihayet, İran'da yaklaşan seçimler hep odur.

Obama yönetimi tarafından yaratılan Ortadoğu'daki “kasıtlı-kaos", ABD müttefiki ülkeleri de kırdı, döktü.

Sekiz, artık Trump'ın planını görebiliyoruz. Berlin merkezli ve birleşik bir Avrupa'yı bozdu. İngiltere'nin ayrılması, Paris ve Berlin'in uzağa konulmasıdır.

Dokuz, Trump NATO'yu keskin halde tutmaya devam edecek ama 'keseceği yeri' Rusya'ya bakarak değil, Pekin-Moskova hattına göre kestirecek.

On, İran'ın oyundan atılması, Irak'ın, ardından Suriye'nin, sonunda Rusya'nın “nefesinin kesilmesi" anlamına gelecek.

Onbir, Rusya için hayat zorlaşacak!

Oniki, Rusya'da aniden başlayan ve St. Petersburg/Putin zamanlamalarına odaklanan seri terör saldırılarının hangi örgütten geldiğinin önemi yok. Ama ait oldukları coğrafyalar, Moskova'nın Suriye'deki varlığına yönelik bir “ayar veriyor" ve “içerisini" işaret ediyor! Bu işaret faillerin arkasını da tarif ediyor.

Takiben, Mısır cunta lideri Sisi'nin Amerika ziyaretinin hemen ardından Tanta ve İskenderiye şehirlerinde düzenlenen terör ataklarının üst paragrafın cevabı olup-olmadığını da düşünmeliyiz. Şüphesiz, İsrail-Mısır ilişkilerini de ilave ederek.

Onüç, Ortadoğu'da Obama öncesine dönüş planı mıdır bu, yoksa yeni bir Trump planı mı var bilinmez ama Suriye, “içerisindeki dış unsurlar" boğulana kadar sıkılacak.

Boğazdaki ellere İsrail eklenebilir, Irak bile dahil olabilir. Bölgedeki YPG/PYD öyle.

Ondört... Rusya'nın meşhur ve sıkıcı “sıcak sulara inme hayali" gerçekleşmiş olacak ama o sular kaynama noktasında tutulacak. İşte Mısır'ın bir önemi de bu. 

Baltıklardan başlayıp, Ortadoğu'dan geçip Çin'e çıkan bu hattın en yakın dalgası Ortadoğu'da, yüksek dalgası ise Uzak Doğu'da olacak. Trump'ın, 'Kuzey Kore belasını arıyor' tweeti açık değil mi.

Onbeş... Fakat bu zincirin en büyük baklalarından biri eksik. ABD ve Rusya bu halkaya henüz o soruyu sormuyor. Bekliyor. Pazar'a kadar da bekleyecekler.

16 NİSAN'IN SONUCU ANKARA'NIN ELİNİ GÜÇLENDİRECEK

16 Nisan, yukarıda ancak kaba hatlarını saydığımız ve her biri “ulusal güvenlik sorunu"olan maddeler karşısında Ankara'nın eline güç verecek.

Soracakları o soruyu Türk halkının Ankara'ya verdiği gücü tartarak kuracaklar.

" SİZ HANGİ TARAFTASINIZ..."

Ankara'ya yöneltilecek soru, “hangi taraftasın" olarak sadeleştirilebilir ama bu şekilde formüle edilmeyecek. Çünkü Türkiye bu tür sorulara “siz hangi taraftasınız" yanıtını verir.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, “ABD ve Rusya arasında tercih yapmayız. İlişkilerimizi dengeli şekilde götürürüz. ABD ile Rusya şu an Suriye'de YPG'yi kaptırmamak için uğraşıyor" sözleri böyle anlaşılmalı.

TÜRKİYE'Yİ İZLİYORLAR

Rusya da ABD de Türkiye'ye bakıyor ve Ortadoğu'daki yeni duruma nasıl pozisyon alacağını izliyor. Türkiye'siz olmuyor.

Ama şunlarla yüzleşeceğiz; ABD Türkiye'den, Rusya'nın denizlerdeki alanının daraltılmasına katkı isteyecek. Karadeniz, Akdeniz, Kızıldeniz hatta Basra!

Rusya da, Türkiye ile arasındaki ticari, ekonomik bağların yakınında hep makas tutacak.

16 Nisan sandığı işte bu kadar ağır dış sorumluluklar da barındırıyor.

Bilgileri Yeni Şafak yazarı Nedret Ersanel köşesinden paylaştı...

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.